Türk Milleti'ne suikast girişimi
Türkiye Barolar Birliği'nde düzenlenen "Başkanlık Sistemi ve Millî Egemenliğimiz" paneline katılanlar salondan "Ya İstiklal Ya Ölüm" duygularıyla çıkmış olmalılar.
Zira, üç dönem İstanbul Barosu Başkanlığı da yapan Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Usul Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ümit Kocasakal'a göre "Başkanlık" demek "Türk Milletine suikast girişimi" demekti.
"Üniter devletin yok edilerek, eyaletlerin altyapısının oluşturulduğunu" savunan Kocasakal, "Anayasa'nın 6'ncı maddesinde Türk Milleti'ne ait olan egemenlik gasp ediliyor. "Seni Başkan yaptırmayacağız" sığlığından çok daha derin; Türk Milletine suikast girişimi. İsteyen istediği gibi anlasın; buna "evet" diyenin vatanseverliğinden şüphe ederim... Terörist başını neredeyse hayır kurumu başkanı haline getiren, milliyetçiliği ayaklar altına alan biriyle bu yola çıkılmaz. Çocuklarınızın yüzüne bakamayacağınız, millet ve tarih önünde hesabını veremeyeceğiniz bir şeyin altına imza atmayın..." dedi.
***
Gaziantep Milletvekili Prof. Dr. Ümit Özdağ da, tıpkı Kocasakal gibi Başkanlık sisteminin Türkiye'yi federal devlete dönüştüreceğini savundu ve "bu yetkiler kimin eline verilirse verilsin milletin intihar girişimidir" dedi.
Özdağ'ın "iç çatışma" uyarısı dikkat çekiciydi:
"Toplumun bir bölümünün Erdoğan'ı taparcasına sevdiği, bir bölümünün de ölürcesine nefret ettiği bir ortamda, "Gezi" ve "15 Temmuz" tecrübeleri üzerine, dışarıdan bu kitleleri sokağa itmek isteyen olabilir. İç çatışma çıkar ve kolaylıkla silahlı çatışmaya dönebilir."
***
Bir başka konuşmacı Prof. Dr. Birgül Ayman Güler'e göre de sadece Başbakanlık değil "Hükümet" de işlevsel bakımdan ortadan kaldırılıyor.
"Hükümeti devirmeye teşebbüs" gibi bir "darbe" suçu bulunan ülkede "demokrasi"ye sahiden de "hükümeti ortadan kaldırarak" erişilmek isteniyorsa; gelmiş geçmiş bütün ironilerin efendisi diye tarihe geçer herhalde.
***
"AKP, HDP'yle görüşüyor..."
İddia bana değil Ümit Özdağ'a ait. Bu görüşmenin yer, tarih ve fotoğraflarını da açıklayacağını söylüyor.
Yeniçağ'a geçmiş olsun ziyaretine gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da, referanduma gidilmesi halinde HDP'nin "evet" deme ihtimalinin bulunduğunu söylemişti.
Kılıçdaroğlu'nun kanaati, HDP'de milletvekili tutuklamalarının "Başkanlığa karşı" kanattakileri hedef almasının tesadüf olmadığı yönündeydi.
Özdağ ve Kılıçdaroğlu'nun iddiaları doğru çıkarsa...
HDP/PKK'nın tabanı referandumda gizli veya açık evet oyu verirse...
"Başkanlığa hayır" diyen milliyetçileri, "CHP-HDP" çizgisinde olmakla suçlayıp, terörize etmeye çalışanlar merak ediyorum çıkıp özür dileyecek mi? "Kandırıldık" veya "kandırdık" diyecek mi?
Atı alan Üsküdar'ı geçtikten sonra deseler; başlarını duvarlara vursalar ne olacak peki?
***
Engin Paşa sen yerden göğe kadar haklıymışsın
Bugüne nasıl gelindi?
"Terör, PKK, 40 Yıllık İhanet" kitabından bahsetmiştim dün. O kitapta Engin Alan anlatıyor:
"...2002 yaz aylarından itibaren TSK Komuta kademesinde şöyle bir fikir oluşmaya başlıyor:
"PKK terörü Kolluk Kuvvetleri ile mücadeleyi yürütebilecek bir seviyeye indirilmiştir. Bu nedenle Kara Kuvvetleri birlikleri, terörle mücadeleden çekilsin, asli görevlerine dönsünler. PKK ile mücadele Jandarma Asayiş Komutanlığı tarafından yürütülsün."
Bu konuda terörle mücadeleden sorumlu Kolordu Komutanları olarak bana, 7. Kolordu (Diyarbakır) ve Jandarma Asayiş Komutanlığı'na (Van) görüşlerimizi sordular. Ben aşağıdaki gerekçelerle de bu düşünceye karşı çıktım:
1. PKK bitmemiş, ancak beli kırılmış, bitme noktasına getirilmiştir.
2. Üzerindeki baskı kalkarsa, yeniden toparlanma imkanına kavuşur. Bu nedenle en az bir yıl daha, bölgedeki kuvvet yapısı, teşkilat, tertibat ve hareket prensipleri aynen devam ettirilmelidir.
3. Jandarma Asayiş Komutanlığı bu kadar geniş bir coğrafyada, bu kadar birliği kontrol ve emir-komutada zorluklar yaşayacaktır.
4. Terörle mücadeleyi devir alacak Jandarma Bölge Komutanlıkları, mevcut karargah yapıları, imkan ve kabiliyetleri, komuta-kontrol sistemleri, destek silahları (top, tank, havan vb.) açısından yetersiz kalacaklardır.
(...) Benden hemen sonra 8. Kolordu Komutanlığının sorumluluk sahasında İç Güvenlik Harekatı sonlandırıldı ve Jandarma'ya devredildi.
Arkasından 7. Kolordu Komutanlığının bazı birlikleri de İç Güvenlik görevinden ayrıldı.
Aradan bir süre geçti, 3. Ordu Komutanı rahmetli Org. İsmail Koçman telefonla aradı. Kendisi benim bu çekilme fikrine karşı olduğumu bire bir biliyordu. Zira o zaman 9. Kolordu Komutanı idi.
Şöyle dedi: "Engin Paşa, sen yerden göğe kadar haklıymışsın."
Şimdi durum ne? Hepsi, bütün bölgedeki kara birlikleri, hatta batıdan da takviye alarak terörle mücadele ediyorlar...