Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ahmet B. ERCİLASUN
Ahmet B. ERCİLASUN

Türk milleti ve devlet

Türk milleti devlete bağlıdır. Milletin can güvenliğini ve bütünlüğünü sağlayabildiği müddetçe millet devlete bağlıdır. Ülkenin bağımsızlığını koruyabildiği müddetçe millet devlete bağlıdır. Önemli makamları işgal eden kimseler düşmanla iş birliği etmediği müddetçe millet devlete bağlıdır. Makam sahipleri devletin kuruluş ilkelerine sadık kaldığı müddetçe millet devlete bağlıdır. Yukarıdaki ölçülere sahip bir devlete bağlılık Türk milletinin karakteridir ve gerektiği takdirde böyle bir devlet için malını da canını da feda edebilir. Etmiştir de.
Ancak... Türk’ün, bugüne dek çok fazla dile getirilmeyen bir özelliği daha var. Devlet, yukarıda sayılan niteliklerini kaybettiği zaman millet, mutlaka yeni bir oluşumla yeni devletini yaratır. Tarih bunun sayısız örnekleriyle doludur.
840 yılında, Türk’ün ilk başkenti Ötüken’den büyük bir göç yaşandı. Millet perişan bir vaziyette dört bir yana dağıldı. Tarım havzasında kurulan hanlıklar bütün milleti toparlayamadılar ve Ötüken’deki şevketli günleri geri getiremediler. Bunun üzerine millet Kâşgar’da yeni bir oluşumun temelini attı; Karahanlı hanedanıyla eski günler geri geldi.
11. yüzyılın ortalarında Karahanlılar da güçsüz düştüler ve devlet olmanın gereğini yerine getiremediler. 1037-1040 yıllarında Selçuklu ailesi önderliğinde Horasan’da yeni bir devletin temeli atıldı.
13. yüzyılın ortalarında Anadolu Selçukluları İlhanlılara yenildi ve onlara tâbi olmak zorunda kaldı. Beylikler dönemi bu ortamda doğdu ve Anadolu’nun her tarafında yeni bir oluşum için adımlar atıldı. Sonunda millet Osmanlı Beğliği’nin etrafında toplandı.
Osmanlı, Oğuz Türklerini dünyanın hâkimi hâline getirdi ve 600 yıl Türk’ün varlığını korudu. Ancak Birinci Dünya Harbi’nin sonunda o da devlet olmanın gereklerini yerine getiremedi. Millet, Anadolu’nun her tarafında teşkilatlandı; Atatürk’ün önderliğinde efsanevi bir mücadele verdi ve Cumhuriyet’i kurdu.
Tarih bir ibret vesikasıdır. Bu millet aynı millettir. Bağımsızlığın korunamadığını görürse... Can güvenliğinin ve ülke bütünlüğünün sağlanamadığını anlarsa... Devletin kuruluş ilkelerinden sapıldığını tespit ederse... Makam sahiplerinin iç ve dış düşmanla iş birliği yaptığını fark ederse... Yine, mutlaka yeni bir oluşum içine girer; basiretsizleri, beceriksizleri, sapkınları ve iş birlikçileri def ederek devlet olmanın gereklerini yerine getiren yeni bir yönetime vücut verir.
Hiç kimse “olmaz” demesin ve ümitsizliğe kapılmasın! Düşmanlar ve iş birlikçileri de boşuna umutlanmasın! Meydanlarda, cadde ve sokaklarda, ekranlarda her gün oynanan orta oyunu elbette fark edilecektir. Milletin büyük çoğunluğu yerine silahlı eşkıyanın görüşlerini temsil edenleri ekranlara taşıyanlar elbette bu vebalin altında kalacaklardır. Aslında onların vebal ve günahı, eşkıya ve yandaşlarının millet tarafından daha iyi tespit edilmesine de yaramaktadır. Ancak eşkıyaya yataklık etmenin bağışlanacağını da sanmasınlar!  Ben burada meselelere beş on ayın, üç beş yılın penceresinden bakmıyorum. Bütün bir tarihin penceresinden bakıyorum. Bu sebeple güncel ve moda terimleri kullanmamı kimse beklemesin! Siz güncelle uğraşadururken millet, tarihin derinliklerinden süzülüp gelen karakterinin gereğini yapar; yeniden doğar.

***


Önemli bir not
Bu not güncel bir olayla ilgili görünüyorsa da insan karakterini ilgilendirdiği için, insanlık yaşadığı sürece önemli olacaktır.
Engin Alan Paşa’nın koltukta oturduğu resme iyi bakınız. Hayır, herkesin konuştuğu gibi Alan Paşa’ya değil, ayaktakilere iyi bakınız. Alan Paşa, onlarınki gibi bir duruşu, onlarınki gibi bir ayağa kalkışı reddetmiştir.

Yazarın Diğer Yazıları