Semih Kılıçsoy…
Geçen yılki performansı herkesi mutlu etti.
Türk futbolu yeni yıldız adayı kazanıyor denildi.
Hatta Avrupa kulüplerinin radarına girdiği de ileri sürüldü.
Hey maşallah.
Nazar değmez inşallah!
Milli takıma alınmadı kıyamet koptu.
Alındı, bu kez süre bulamadı diye veryansın edildi.
Bu sezon Gio az süre vermeye başladı.
Allah Allah bu işte bir yanlışlık var tepkisi geldi.
Haksız da değiller.
En sonunda Hollandalı hoca cevap vermek durumunda kaldı.
Mecbur bırakıldı.
“Semih’e oynamama nedenini söyledim..” diye kestirip attı.
Hani oyuncu biliyor, artık gerisi onda diyerek topu taca atar gibi.
Şöyle bekledim. Ne kulüpten, ne de kulübü takip eden meslektaşlardan bir şey çıkmadı.
Bir yerde gözüme çarptı. Öte yandan diye geçiştirilmiş.
Yine iş başa düştü diyerek Ümraniye’nin yolunu tuttum.
İşte Semih Kılıçsoy gerçeği.
Genç oyuncu NEFES sorunu yaşıyor. Düzensiz nefes alıp verme. Vücut hareketlerine göre nefesini ayarlayamama sıkıntısı içinde. Bin sporcudan birinde görülebilen bir durum söz konusu.
Sağlık ekibinin idman ve maçlarda yaptığı nefes testlerinde Semih hep en son sırada.
Aslında öyle korkulacak durumu da yok. Sadece ona göre çalışmalı…
Özel egzersizler yapmalı.
Kontrol altında tutulmalı.
Sıkıntı, Semih’in bunları yeterince yapmaması.
Böyle olunca da, diyelim bir depar attı. Uçtu gitti. Sonrasında nefesi açılana kadar durması kaçınılmaz. Üst üste iki koşu yapınca bocalıyor.
Önce sağlık ekibi, ardından Samet Aybaba ve son olarak da Gio durum hakkında ayrıntılı konuşma ve görüşme yaptılar.
Önüne çalışma programı koydular. Yanına bir de sağlık uzmanı verdiler.
İlerleme var. Fakat istenilen seviye ve hızda değil. Bu yüzden az süre buluyor.
Şimdilik 20 en fazla 25-30 dakikalık nefesi yetecek düzeyde.
Tam kapasite için bir hayli yetersiz.
Ne zaman ki, 90 dakika genç oyuncuyu sahada görürüz.
İşte o zaman Semih tamamdır.
Kendisine buradan bir kaç uyarıda bulunalım.
Sadece Beşiktaş değil. Ülke futbolunun beklentileri büyük.
Hani öyle; yaşım daha 20 diye aldırış etmez ise yanılır. Olmadan biter.
Unutulur gider.
Örnekleri çok..
20 yaşında ne oyuncular var. Nerelerde, nasıl oynuyorlar ortada.
Uzağa da gitme sevgili Semih! Arda Güler orada.
Birkaç merdiven in çık ile de olacak iş değil.
Tedavisi mümkün bir durum.
Amma çok ciddi çalışma istiyor.
Belki idman temposunda sıkıcı yorucu gelebilir.
Hedefe ulaşmak için üstüne gideceksin.
Hiç çekinme. Tembellik yapma. Hele canını sıkıp moralini bozma.
Üstüne git çöz.
Bak sana ne dedi Gio, “Nefes problemini aş. Forman ilk 11’de seni bekliyor..”
Semih sadece bir örnek. Alt yapılarda öğretim var. Az çok yürüyor.
Eğitim derseniz yerlerde.
İki topa vuran. A takım idmanına çıkan, hele bir de oynayan..
Tamam ben oldum dercesine işi bırakıyor.
Parasına, havasına, civasına bakıyor.
Civa yazdım ya. Ne alaka ise aklıma diş geldi. Yakın geçmişte çürük dişlerimize, bu elementten dolgular yapılıyordu.
Ah gençler ahhh
Geziyor tozuyor. Olur olmaz çevre ile takılıyor. Hatta tatile gidiyor.
İdman bitimi ilk içeri girenler işte bu gençler oluyor.
Biz de yazarken ahkam kesip atıp tutuyoruz ya.
Acaba diyorum aynı durumda olsak farklı mı davranırdık.
Z kuşağı gibi mi olurduk.
Sahi gençlik Z ise biz hangi harfi temsil ediyor olabiliriz!..
Kafam karıştı, aklım şaştı yine.
İstenilen duruma ulaşmak için ekstra çalışmaktan kaytarır mıydık.
Realist oldum. Yaşı 40’ı yeni aşmış genç delikanlı olarak: asla diyorum..
‘Asla vaz geçemem senden asla..’
Bu şarkı beni benden alıyor hep..
Semih’in en kısa sürede 90 dakika oynaması şerefine gelsin öyleyse..