Destanda XIII. yüzyılda Hazar denizi kıyısında kurulan Altınordu Hanlığı'nın XV. yüzyılda Timurlular tarafından yıkılışı anlatılmakta. Destanın adı, Altınordu Hanı ve bu destanın kahramanı Edige Mirza Bahadır'a atfen verilmiştir. Edige Mirza Bahadır'ın devletini ayakta tutabilmek için yaptığı büyük mücadeleler, ölümünden sonra XV. yüzyılda destan haline getirilmiştir. 1820 yılından itibaren yazıya geçirilen Edige destanının Kazak-Kırgız, Kırım, Nogay, Türkmen, Kara Kalpak, Başkurt olmak üzere altı rivayeti tespit edilmiştir. Çeşitli Türk gruplar arasında Alp Er Tunga ve Oğuz Kağan gibi ilk Türk destanlarının izlerini taşıyan Türk kahramanlık dünya görüşünü temsil eden burada bahsi geçenler kadar yaygınlaşmamış ortak edebiyat geleneği içinde yer almamış pek çok başka destan örneği bulunmaktadır. "İdigey ile Moradım Destanı" özelde Başkurt, genelde Türk kültürel belleğinin dış dünyaya yansıyan anlam alanlarından biridir. Hem mitolojik dönemden itibaren zihinsel akış halindeki kültürel kodları hem de tarihî dönemin bilinen belge ve bilgilerini bugünün insanına bir hatırlama figürü olarak sunan önemli eserlerdendir. İdigey Destanı, birden fazla Türk boyu arasında bilinen ve anlatılan destanlardan biridir. Başkurtlar dışında Kırım ve Kazan Tatarları, Altay, Kazak, Özbek, Türkmen, Nogay ve Kara Kalpaklar arasında yaşamaktadır. Genel olarak destanın ana konusu ve olay örgüsü 14-15. yüzyıllarda Altınordu Devleti içinde yaşanan mücadelelere dayanmaktadır. Araştırıcılar özellikle Kazak-Nogay destan sahasındaki destanlarda tarihsel gerçekliklerin diğer destan sahalarına göre daha ağır bastığı ve bunun en güzel örneklerinden birinin "Edige Destanı" olduğunu belirtirler. İdigey ile Moradım Destanı'nın başkahramanı ve karşı kahramanı, adları, mevki ve konumları, mücadeleleri yönünden bazı tarihsel verilerle örtüşmektedir. İdigey/Edige/Edgü Mirza ile Altınordu hükümdarı Toktamış veya bu şahsiyetlerin Timur Han ile yaşadıkları çeşitli siyasi ilişkiler, tarihi verilerle de doğrulanmaktadır. Fakat destanda adı geçen kahramanlar veya olaylarla, tarihte yaşamış şahsiyet veya yaşanmış olaylarla ilişki kurulsa bile, destanın o tarihi dönemi aşan bütüncül ve kurgusal bir özelliğe sahip olduğunu da öncelikle vurgulamak gerekmektedir.
Ötüken Neşriyat Tel:(0212) 251 03 50
***
İngilizlerin Türkiye'den kaçırdığı keçiler
Osmanlı'nın en önemli iktisadi kaynaklarından biri olan tiftik yünü ve kumaşı pazarını ele geçirebilmek için İngilizlerin başlattığı ve asırlarca süren mücadelesi Yedikıta Tarih ve Kültür Dergisi Ağustos sayısının kapak konusu oldu. Dergide Osmanlı ile İngiltere arasında süren "Tiftik Savaşları"na yer verdi. Yrd. Doç. Dr. Ekrem Saltık'ın kaleme aldığı "Angara'dan Angora'ya Tiftik Savaşları" başlığıyla sunulan makalede, tiftik keçisinin Hazar'dan İç Anadolu Bölgesi'ne nasıl geldiği ve tiftik yünü ve kumaşının dünya pazarında nasıl söz sahibi olduğu ayrıntılarıyla anlatıldı.
Tiftik yünü ve kumaşının Osmanlı'nın kuruluşundan sona ermesine kadar çok önemli iktisadi kazanç kaynağı olduğunun belirtildiği yazıda, İngilizlerin bu pazarı ele geçirmek için yoğun mücadele verdiği kaydedildi. İngilizlerin 1830'lu yıllarda ilk defa tiftik keçisini gemiyle kaçırmayı başardığı ve Güney Afrika, Yeni Zelanda gibi ülkelerde geniş çiftlikler kurdukları ifade edildi. Makaleye göre, 19. yüzyıl sonlarına gelindiğinde ise tiftik yünü ve pazarı tamamen İngilizlerin kontrolüne geçmiş, Osmanlı en önemli ihracat kalemini yitirmişti. Dergide ayrıca; Tuna Ser'in "Yedi Hadise İle Batının Kirli Tarihi", Veysel Sekmen'in "Orta Doğuya Huzur Onlarla Geldi", Emrah Çelik'in "İbn-i Cübeyr'in Sıra Dışı Hac Seyahati", Yunus Vardar'ın "İşini Sevmeden Olmaz", Prof. Dr. Hamit Pehlivanlı'nın "Ölüm İlanlarının Dili" başlıklı makalelerine de yer verildi. Yedikıta Tarih ve Kültür Dergisi Ağustos sayısında okuyuculara "Hereke Dokuma Fabrikası Albümü" ekini hediye ediyor.
Yedikıta Dergisi Tel:(0212) 65788 00
***
İstikbalin kurtuluşu için sanayi hamlesi
Tarihe ışık tutan çalışmalarıyla milletimizin değerlerini vatanseverler ve gençlerle buluşturan araştırmacı Yılmaz Gürbüz, yeni kitabı "Erciyes Tutkusu" ile okurlarını Cumhuriyet döneminin ilk yıllarındaki sanayileşme seferberliğinin heyecanlı günlerine götürüyor ve 30'lu yıllarda Kayseri'ye bir yolculuğa çıkarıyor. Atatürk döneminde Kayseri'de açılan Sümerbank Bez Fabrikası ile Uçak Fabrikası'nın öyküsü... Verilen sanayileşme mücadelesi akıcı bir dille aktarılıyor. "Erciyes Tutkusu" sadece bir şehri değil tüm Türkiye'yi, sadece bir dönemi değil Cumhuriyet tarihini anlatıyor. Roman günümüz Türkiye'siyle çarpıcı bağlantılar kurarken, "Nereden geldik?" ve "Nereye gidiyoruz?" sorularının cevaplarını da veriyor. Eserini tam 6 yıl önce yazdığını ancak milliyetçi yayınevlerine yayınlatma imkanı bulamadığı için geç yayınlandığını belirten Yılmaz Gürbüz, ustası olduğu roman türü ile o günleri anlatırken yakın tarihimize farklı pencereden bakıp önemli tespitlerde bulunuyor: 6 yıl önce kaleme aldığım bu kitabımda FETÖ belası ve dinci tehlike ortaya çıkmadan endişeler dile getiriliyordu. Bu roman Atatürk düşmanlarına bir cevap değil, tokattır. Nankör ve hainler, Atatürk'ün yalnız istikbalimizi değil, sanayi hamlesiyle istikbalimizi de kurtardığını Kayseri fabrikalarının kuruluş dönemindeki fedakarlıkları ve verilen mücadeleyi göreceklerdir.
İleri Yayınları Tel:(0212) 481 92 57
***
Okunacak öyküler
Bir usta kalem, bir usta gazeteci ve bugün hâlâ mesleğini icra etmekte olan pek çok gazetecinin de ustası bir isim Erdoğan Tokmakçıoğlu. Gazeteciliği kadar öykü yazarlığı konusunda da kendisini Türkiye'ye kabul ettirmiş olan Erdoğan Tokmakçıoğlu'nun yeni kitabı "Hayatım Roman" bir solukta okunacak bir çalışma. Birbirinden güzel 22 öykünün bulunduğu kitabın editörü Biray Üstüner adeta anlatacak söz bulamayıp arka kapak yazısında okurlara şöyle bir çağrıda bulunuyor: Erdoğan Tokmakçıoğlu her şeyden önce ustalığı ödüllerle kanıtlı bir öykü yazarı. Dili doğru ve güzel kullanan işlek kalemi, şaşırtıcı temaları, ilginç karakterlerle, "şifreli lakırtılar"la, acımasız ama haklı eleştirilerle ve tadında mizahla işliyor; yarım kalan yaşamlar, onun kendine has üslubuyla soluk almaya devam ediyor. Kitabın editörü diyor ki; Yormayın beni kitabı okuyun, eminim arka kapak için daha iyi yazılar yazacaksınız..." Bu gerçekten de uyulmasından pişman olmayacağınız bir tavsiye. İşte bu güzel kitapta yer alan öykülerden bazılarının isimleri: *Hayatım Roman *Konyak Sabahat * Kendi kendine Konuşan Adam *Esmahan Halam * Tahta Yumurta *Çöp Adam *Bekri Mustafa'yı Kim Öldürdü?
Bilgi Yayınevi Tel:(0312) 434 49 98
***
Güncel Türkçülük
Yükselen bir fikir hareketi olan Türkçülüğü güncel haliyle incelemenin faydasına her zaman inandığını belirten Mithat Akar, "21. Yüzyılda Türkçülük" kitabını yazmaktaki amacını şöyle özetliyor:
Türkçülüğün öğretisini temel ilkelerine bağlı kalmak kaydı ile güncellemek ve dönemin koşullarına uygun olarak Türkçülük fikrini, tarihsel temelleri ve güncel anlamı ile bir çekim merkezi haline getirmek amacıyla yazıldı. Türkçülük 2000'li yıllarda yeniden yükselen bir fikir akımı haline gelmesi, sadece ulusunun menfaatlerini düşünen Türk milliyetçilerini, Türkçüleri değil; bu kuvvetlerle birlikte Türkçülüğü kendi denetimine almak kaygısı güden Batı merkezli odakları da harekete geçirdi. "21. Yüzyılda Türkçülük", bu temel nedenlerden yola çıkılarak Türkçülüğün güncellenmesi ve farkındalığı için yazıldı
Atayurt Yayınevi Tel(0312) 354 44 32
***
HAFTANIN KİTABI
Hakkı yenen kahramanlar
Yeni kitabı, "Gizemli Örgütler / Teşkilât-ı Mahsusa / İttihat ve Terakki"de yakın tarihimizin en merak edilen sayfalarını aralayan Nergishan Tekin şu değerlendirmeyi yapıyor: Tarih boyu gizli örgütler olagelmiştir. İstihbarat ağı öremeyen bir ülke kaybeder. Teşkilât-ı Mahsusa gizli bir örgüt müdür yoksa gizli teşkilât mıdır? Teşkilâtı Mahsusa'ya gizemli ve esrarengiz bir örgüt diyebiliriz. İttihat ve Terakki Partisi'yle var olmuş ve bu partinin talihsiz sonu Teşkilât-ı Mahsûsa'nın da sonu olmuştur. Birçok araştırmacı, Teşkilât-ı Mahsusa'yı "Devlet"in bir gizli servisinden ziyade İttihat ve Terakki'nin gizli servisi olarak görme yanılgısına düşmüşlerdir. Teşkilat-ı Mahsusa (Özel Teşkilât), adı gibi tamamen kendisine mahsus bir teşkilâttır. Bu günden o güne baktığımızda, bir partiyle var olup bir partiyle tarihe intikal eden yapıyı, bugün, "kanun dışına çıkmış anlamda bir "örgüt" sayabileceğimiz gibi, "Devlete verdiği büyük hizmetten dolayı "teşkilât" manasını da yükleyebiliriz. Osmanlı İmparatorluğunun zevale doğru gittiği bir zamanda, "Türk", "İslâm" veya "Osmanlı" topraklarını elde tutmak, elden çıkmışları tekrar almak için, Teşkilât'ın bir avuç kahramanının büyük fedakârlıklarını da bilmemiz gerekir.
İlgi Kültür Sanat Yayınları Tel:(0212) 526 39 76
KÜTÜPHANEMDEN:
Sayfalar dolusu yazıya bedel anlamlı sözler
Bir kaç kelimeye çok derin ve güçlü anlamlar yükleyerek insanların zihinlerine nakşolan güzel sözler her zaman için büyük alaka görmüştür. Bazen ciltler dolusu kitaplardan öğrenilemeyecek bir tecrübe, tek cümlelik bir özlü sözle elde edilebilir. Günümüzde sosyal medya bu tür sözlerin en yaygın paylaşım alanı haline gelmiş durumda. Kopyala-yapıştır da olsa günümüz insanı bu güzel sözleri dostlarıyla sosyal medyada paylaşmaktan zevk alıyor. Geçmişte bu tür sözlerden zevk alanların kimisi bunları evlerine işyerlerine levha yaptırıp asarken kimisi ezberlemeyi, kimisi de bir deftere not edip toplamayı tercih etmekteydi. Kimisi ise bunları kendisi için toplamakla yetinmeyip, başkalarının da istifadesine sunmak için Muzaffer Coşkun gibi kitap haline getirmiştir. Muzaffer Coşkun'un, "Yıldız Cümleler ve Unutulmaz İbretli Sözler" adlı kitabı 1984 yılında Gonca Yayınevi tarafından basılmış. Farklı konularda binlerce güzel sözün derlendiği kitabın girişinde Muzaffer Coşkun, yıllar süren bu zahmetli çalışmasının gayesini şöyle açıklıyor:
"Bu kitap konferans vereceklere, vaiz ve imam hatiplere sermaye olarak düşünülmüş, edebiyat ve Türkçe dersi öğretmenlerine kompozisyon derslerinde müracaat edebilecekleri bir kaynak olarak hazırlanmıştır. Her yaştaki okuyuculara da el kitabı, doğruyu bulmada yardımcı ve irşad edici bir kitap olması amaçlanmıştır"
Kitabı yayına hazırlayan Mahmut Özakkaş da yazdığı takrizde şunları söylüyor:
"Söz ola kese savaşı
Söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı
Yağ ile bal ede bir söz"
diyen Yunus'umuzun bu güzel sözünü nasıl ki Yüce Peygamberimizin, 'Her hikmetli sözde mutlak bir tesir gücü vardır' hadisinden almışsa, her güzel ve ibretli söz de aslında vahyin güneşinden yansıyan bir nur özelliğine sahip ve bu kıymeti haizdir"
Son bölümdeki küçük bir sözlük de genç okuyucular için oldukça yarar sağlıyor. Günümüz teknolojisi her ne kadar internet üzerinden bilgiye ulaştırmayı kolaylaştırmış olsa da, henüz her şeyin internette bulunmadığı gerçeğinden yola çıkarak "Yıldız Cümleler ve Unutulmaz İbretli Sözler" kitabından edinmenizde yarar var.