Güçlü, Türkiye'nin jeopolitik konumu itibariyle oldukça zengin bir faunaya sahip olduğunu belirtti.
Türkiye'de aynı anda hem kayak yapıldığını hemde denize girildiğini söyleyen Güçlü, bu iklim çeşitliliğinin hayvanlar üzerinde de farklılığa neden olduğunu kaydetti.
Böcekleri araştıran alana "sistematik bilim" denildiğini söyleyen Güçlü, "Sistemde yeri olmayan hiçbir canlının bilimsel değeri olmaz. Yani elinize aldığınız böceğin ne olduğunu bileceksiniz ki onunla ilgili çalışma yapabilesiniz" ifadesini kullandı.
Sistematik bilimin zor bir alan olduğunu dile getiren Güçlü, şöyle konuştu:
"Çünkü böcek dediğimiz hayvan çok küçük bir canlı. Bu canlıların tespit edilmesinin iki aşaması var. Birinci aşama böceklerin yakalanması, ikinci aşama ise böceklerin preparasyonu. Daha sonra ise çeşitli metotlar kullanılarak bu canlıların teşhisleri yapılır. Büyük hayvan türlerinin bile birbirinden ayırt edilmesinin zorlukları varken 1 milimetre çapında böceklerin birbirinden gözlerinin çapının büyüklüğü baz alınarak ayrılması çok daha zor bir iş. Onun için çoğu bilim insanı bu işle ilgilenmiyor."
Tanımlayamadıkları böcek türlerini buldukları zaman yeni bir tür olup olmadığını anlamak için belli testler yaptıklarını aktaran Güçlü, "Türkiye'de böcek türlerini tespit amacıyla inceleme yaptığımız iki müze var. Bu müzelerden biri Ege Üniversitesi'nde diğeri ise Atatürk Üniversitesi'nde. Dünyada ise geçerli sayılan belli başlı bir kaç müze var. Bunlar Rusya'da, İngiltere'de, ABD'de, Almanya'da, Macaristan'da ve Polonya'da bulunuyor. Bu müzelere gidip incelediğimiz böcek türü var mı diye bakıyoruz. Eğer bulamazsak yeni bir böcek türü olduğunu anlıyoruz" diye konuştu.
"Böceğe bulduğumuz yörenin ismini vermeye çalışıyoruz"
Tür isimlerini koyarken belli kurallara dikkat ettiklerini anlatan Güçlü, bulduğu böcek türlerine henüz isim vermediğini vurguladı.
Böceğe koyulması düşünülen ismin önemli olduğuna değinen Güçlü, şöyle devam etti:
"Yaptığım araştırmalar sonucunda bulduğum 11 böceğin yeni tür olduğunu kesinleştirdim. Genelde böceğe bulduğumuz yörenin ismini vermeye çalışıyoruz. Mesela bulduğumuz bir böceğe Erzurum'da bulduğumuz için Schizoprymnus erzurumus olarak isimlendirmiştik. Bunun dışında farklı isimlerde verilebiliyor. Türü bulan kişi sevdiği kişilerin ismini yaşatmak için böceğe ismini verebiliyorlar. veya sevmediği kişilerinde ismini verebiliyorlar. Ama etik olanı böceğin bulunduğu yörenin ismini kullanmak olduğunu düşünüyorum. Kişi ismi verildiğinde tartışmaya açık oluyor."
"Böceğin türünü tanımlamak bilimsel açıdan çok önemli"
Sürekli araştırma yaptığı için 20 böcek türü bulduğunu belirten Güçlü, bunların 11'inin yeni böcek türü olduğunun kesinleştiğini aktardı.
Yeni böcek türleri bulmanın önemli olduğunu hatırlatan Güçlü, "Bilmediğimiz canlıların bizim için hiçbir değeri yok. Tesadüfen bulduğumuz böceklerden bazıları tarımsal açıdan, insan sağlığı açısından faydalı veya zararlı olabiliyor. Böcek türlerini tanımladıkça böcek ile ilgili fikir yürütmemiz, çalışma yapmamız kolay oluyor, böceğin türünü tanımlamak bilimsel açıdan çok önemli" dedi.