Türk askeri Musul'dan çekilmeyecek!..
Şu hale bakın!...
"IŞİD'e karşı peşmergeyi eğitmek için Musul'daki Başika kampına asker takviyesi yapıldı" diye Ankara resmi açıklama yapıyor. Sonrada, stratejik müttefikin (!) ABD'nin Başkanı Barak Obama'nın IŞİD'le Mücadele Küresel Koalisyonu Özel Temsilcisi Brett McGurk, "Türkiye'nin Irak topraklarına Irak hükümetinin rızası olmadan asker konuşlandırmasını desteklemediklerini" belirtiyor.
Sanki bu ABD, Irak'a, Suriye'ye girerken herhangi bir yerden yaldızlı davet veya müsaade aldı...
Bir de!.. Bir taraftan iç kamuoyuna Rusya'ya karşı gövde gösterisi yapıyor pozunu veren diğer taraftan da Türklerin tarihi Musul hassasiyetini okşayan evlere şenlik AKP iktidarı. Ahmet Hoca, Irak Başbakanı az bir şey bağırıp tehdit edince geri vitesine takmakta hiç tereddüt etmedi. TSK'ya verdiği "intikale devam" talimatına rağmen muhatabına mektup yazıp "bir daha olamayacak" dedi..
Tam bu arada kıçı kırık bir Rus askerinin İstanbul Boğazı'ndan geçerken savaş gemisinden füze gösterisine de ancak kem küm edebildiler.
İçerdekilere aslan kesilirken dışarıdakilere süt kuzusu gibiler. Bu da işin cabası ya!..
Biz bu sütunlarda stratejik çukurluğun dehasını anlata anlata bitiremedik. Ne yapalım? Bu da bizim gazetecilik çilemizmiş demek!..
Gerçektende kafanızın allak bullak olduğunu, "ne oluyor" u anlamakta çok zorluk çektiğinizi tahmin etmek oldukça kolay...
Esed, Suriye, Kürt koridoru, IŞİD, ABD, Rusya krizi, Irak-Musul, İngiltere, Almanya derken işler Arap saçına mı döndü?..
Gelin, yine biraz yakın zamanı hatırlayalım;
Ortada Suriye'den herhangi bir füze tehdidi yokken bir sabah Patriotlarla uyanmıştık. "Dost ve müttefik" NATO ülkeleri sizlere ve bizlere anlatılanlara göre, "dostluk gereği, Suriye tehdidine karşı ülkemiz topraklarına Türkleri korumak için" Patriotları yerleştiriyorlardı. Çok maraza çıkmıştı o zamanlar. " İran ve Rusya'yı gözetleyen Kürecik (Malatya) radar sistemini korumak için Patriotlar yerleştirildi" diye aşırı itiraz edenler vardı.
O günden bu güne, AKP'nin şeffaflık anlayışı gereği (!) Patriotların nedenini anlamadan geldik. Bakıverdik ki, IŞİD ile mücadelede koalisyon güçlerinin yoğun bombardımanları falan derken Rusya dalıverdi sahaya. Yine bir sabah erkenden dost ve müttefiklerimiz Patriotlarını toplayıp kendi ülkelerine dönüverdiler. Suriye'den Türkiye'ye gerçekten tehdidin en yüksek olduğu dönemde ne olmuştu dost ve müttefiklerimize?.. Aslında sorunun cevabı çok basitti;
"Organize işler bunlar"!..
Suriye'de Kürt koridorunu tamamlamak isteyen ABD ve Batılı ortakları Türkiye'yi Rusya'nın önüne atıp kenara çekilivermişlerdi. Yeni Yalta'da hazır olduğu için "müttefik ABD" iyi polisi oynayacak, kötü polis Rusya'da PYD ile işbirliği yapıp Kürt koridorunu tamamlayacaktı hem de Türkmenleri katlederek. Batı'nın gözüyle "el altından işler yürüten" ve "sık sık kontrol dışına çıkan", "Moskova ve İran ile 'yeni Türkiye' hayalleri kuran" dünya liderleri (!) için gerçek yerlerine geri dönmeleri ve iyice sıkıştırılmaları bakımından da bir taşla iki kuş misaliydi...
Derken tahmin edildiği gibi oldu. Gün geldi Ankara'nın sabrı taştı. Rus krizi ve -tırnak içinde- Musul harekatı...
"Değerli yalnızlıktan", "değerli terk edilmişliğe" geçen dünya liderlerini kutsamak ihtiyaç olan yeni destanlar için beklenen fırsat yakalanmıştı!..
Havuz medyası ile birlikte basıldı gaza!.. Bir manga da kaç askerin olduğunu bilmeyenler, binlerden başladı 2 Tümene kadar çıktılar Başika'da yapılan takviyeye. Musul'un fethi destanları için kimse " durun" " biraz akıllı olun" bile demedi. Arkası önü hesap edilmeden omurilikten sallamalar birbiri ile yarış etti. Değerli terk edilmişlerin içinde bulundukları stratejik çukurluğa rağmen ateş çemberi içinde Türk Milleti ve Devletinin bekası için fırsatını buldukça doğru hamleler yapan Ankara'nın yine eli kolu kırıldı. Sessiz sedasız işler yolundaki giderken dünya çapında diplomatik kriz çıktı.
Hatırlayın!.. 2003'deki krizi. Barzani'nin homurdanmaları yüzünde körfez savaşı sırasında Türkiye'nin konuşlandırdığı 2 tank taburundan biri AKP iktidarının da desteğiyle geri çekilmişti. O günlerden kalan, Bamerni'de bulunan 1 tank taburuna ek olarak Başika'ya da 1 tank taburu gidecekti.Konjoktürün en elverişli olduğu zamandı. Bu hamle siyasi değil milli bir hamleydi. Amerika'nın Almanya'nın askerleri oralara yerleşirken -sessizce- kimsenin sesi çıkmıyordu. Türkiye'nin kendi ve Türkmenlerin güvenliği için tedbirleri birazcık arttırıvermesi hem de riskin en üst seviyeye yükseldiği anda herkesi rahatsız ediverdi...
Peki son durum ne?..
İntikal yarım kaldı. Başika'ya yerleşecek 1 tank taburunun ancak yarısı yerine ulaşabildi. Diğer yarısı sınırda bekliyor.
Bu arada Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun "Barzani bu hafta Ankara'ya gelecek" açıklaması da kafanızı karıştırmış olabilir. Diplomasi kulislerinde "Suriye konusunda PYD koordinasyonu görüşülecek", "Neçirvan Barzani de beraberinde gelirse doğal gaz ve ekonomik ilişkilerde gündeme gelebilir" diye konuşuluyor.
"Başbakan" Ahmet Davutoğlu'nun Irak Başbakanı İbadi'ye yazdığı mektuptaki "hassasiyet giderilinceye kadar Başika'ya kuvvet intikali olmayacak" ifadesinden sonra " giden askerlerin durumu ne olacak" sorusunun da yanıtını merak ediyorsunuzdur.
Ankara'nın verdiği cevap aynen şöyle; "geri çekilme yok"...
Kafanızdaki karmaşıklıkları açabilmek adına dünkü fotoğrafın son karesini çekeyim;
Ankara onarmaya çalışıyor, değerli terk edilmişler ve yandaşları batırıyor!..