45 yaşından büyük hastalar için IVF önerilmemekte. Doktorunuz, tıbbi geçmişiniz ve FSH düzeylerinize bağlı olarak sizin için uygun bir doğurganlık tedavisi önermekte. İşte birkaç soruda Tüp bebekle ilgili bilinmesi gerekenler.
YUMURTA TOPLAMA AŞAMASI ACI VERİCİ Mİ
Anestezi yumurta alımı için kullanıldığından, hastalar işlem sırasında hiçbir şey hissetmezler. Yumurta alımı küçük, uzun ince bir iğne ile donatılmış bir vajinal ultrason probunun vajinanın duvarından ve her yumurta içine geçtiği küçük bir ameliyattır. İğne her yumurta folikülünü delmekte ve yumuşak bir emme ile yumurtayı nazikçe çıkarmaktadır. Anestezi, yumurta alımı tamamlandıktan sonra hızla azalır. Hastalar yumurtalıklarda uygun ilaçlarla tedavi edilebilen küçük bir kramp hissediyor olabilirler.
3 AY GEBE KALAMADIĞIMDA DOKTORA BAŞVURMALI MIYIM?
Çoğu hasta, bir yıl hamileliğe teşvik ettikten sonra doğurganlık değerlendirmesine başlayacaktır. Sağlıklı bir çift için ortalama doğurganlık (aylık gebelik oranı) yaklaşık yüzde 20’dir. Sonuç olarak, çiftlerin yaklaşık yüzde 90’ı bir yıl denedikten sonra hamile kalacaktır. Geri kalan yüzde 10 doğurganlık tedavisi için değerlendirilmelidir. 30 yaşın üzerindeki kadınlar, 6 aylık hamilelik denemesinden sonra tıbbi yardım almalıdır. 40 yaş üstündeki kadınlar, doğum yaptırmayı sürdürmeye karar verir vermez doğurganlık uzmanıyla görüşmeyi düşünebilir.
TEDAVİDE KULLANILAN İLAÇLAR KANSERE YOL AÇAR MI
Genel nüfusa kıyasla, hiç çocuğu olmamış kadınlarda, yumurtalık kanseri riski biraz daha fazla (yaklaşık 1.6 kat daha fazla) görünmektedir. Bu kadınların çoğunun aynı zamanda doğurganlık ilaçları da kullandığı düşünülürse, doğurganlık ilaçları ile bu kanser arasında bir bağlantı olabileceği hipotezi ileri sürülmüştür. Bu endişenin ilk ortaya çıktığı 1992’den beri birçok çalışma yapılmıştır. Hiçbiri doğurganlık ilaçları ile yüksek yumurtalık riski veya IVF tedavisi ile yumurtalık kanseri riski arasında bir ilişki bulamamıştır. Devam eden bir Ulusal Sağlık Enstitüsü’nden alınan ön sonuçlar benzer şekilde doğurganlık ilaçları ile yumurtalık, uterin veya göğüs kanseri arasında bir ilişki olmadığını önermektedir. Bu dernek, doğurganlık tedavisinin kullanılmasından değil, bu kadın nüfusunun hiç doğum yapmadığından kaynaklanabilir. Ulusal Sağlık Enstitüleri’nden ve diğer araştırmalardan elde edilen bulgular hamilelik veya doğum öncesi süreçteki bazı bileşenlerin doğrudan doğruya yumurtalık kanserlerine karşı koruma sağlayabileceğini düşündürmektedir.