Tükürüğünüze dikkat edin

Tükürüğünüze dikkat edin

İşte çok az bilinen tükürük bezi hastalıkları

Genellikle şişene kadar fark edilmeyen tükürük bezlerinde viral enfeksiyonlardan çeşitli tümörlere varana kadar birçok farklı sağlık sorunu oluşabiliyor. İşte dikkat edilmesi gerekenler…

Tükürük bezlerinin varlığı önemlidir çünkü sindirim için gerekli olan, aynı zamanda koruma sağlayan ve temiz tutan tükürüğü üretirler. Tükürük bezleri, sağlıklı bir bağışıklık sisteminin önemli bir parçası. Tükürük bezleri ağız boşluğunda bulunan salgı üreten bezlerdir. Tükürük bezleri arasında daha küçük ve daha büyük olanlar vardır. Büyük bezler kulak memesinin altında, çenenin altında ve dilin altındadır.

Tükürük bezleri ağız boşluğunda çeşitli sindirim enzimleri salgılayarak sindirim sürecini başlatır. Enzimler arasında örneğin amilaz karbonhidratları, lipaz yağları, müsin ise ağız boşluğunu nemlendirir. Birinci çift kulak çevresinde (parotis), ikinci çift çene altında (submandibular bez) ve üçüncü çift dil altında (dil altı bezi) olmak üzere toplam 3 çift büyük tükürük bezi vardır. Bu bezlerin en büyüğü parotis bezidir. Tüm bunlara ek olarak farenks duvarında dağınık halde görülebilen küçük tükürük bezleri de var.

Tükürük bezleri genellikle şişenene kadar fark edilmeden görevlerini yaparlar. Ancak, herhangi bir sağlık sorunu durumunda gergin ve ağrılı hale gelirler. Daha sonra muhtemelen bakteriyel veya viral enfeksiyon, litiyazis veya tümörlerin yeri olurlar.

İşte en yaygın tükürük bezi hastalıkları

JUVENİL REKÜRREN PAROTİT

Juvenil rekürren parotit, çocukları ve ergenleri etkileyen özel bir parotit şeklidir. Bunlar bir veya her iki parotis bezinin tekrarlanan bakteriyel enfeksiyonlarıdır. Risk, uzun vadede parankimin tahrip olmasıdır.

Bu durum nadirdir ve nedeni henüz bilinmemektedir. Belirtiler genellikle yaşla birlikte kaybolur. Bu nedenle her seferinde antibiyotik tedavisi gerekmez.

MUKOSEL
Kazara ısırma gibi alt dudak travması, tükürük bezlerinden birine zarar verebilir ve tükürüğün tahliyesini engelleyebilir. Engellenen tükürük akışı daha sonra bir mukoid kist oluşturabilir. Durum tehlikeli değildir, ancak rahatsızlık verebilir.

İYİ HUYLU TÜMÖR
Farklı tükürük bezlerini etkileyen tümörler, bezin genişliğine bağlı olarak değişir. Genel olarak, daha büyük bezler iyi huylu tümörlerden daha sık etkilenir. Tükürük bezlerinin en büyüğü olan parotidi etkileyen tümörlerin yüzde 80'i iyi huyludur. İzole, hareketli, ağrısız ve yavaş büyüyen nodül şeklindedirler.Tükürük bezlerinin en sık görülen benign tümörü pleomorfik adenomdur. Kötü huylu bir tümöre ilerleyebilir, ancak ortaya çıkmasından 15 ila 20 yıl sonra dönüşüm gerçekleşir. İyi huylu bir tümör genellikle ağrısızdır ve sadece bir tükürük bezini etkiler. Kötü huylu veya iyi huylu tümörler genellikle ameliyatla çıkarılabilir.

TÜKÜRÜK BEZİ KANSERLERİ
Tükürük bezlerinin kötü huylu tümörleri, genellikle bitişik dokuya yapışkan ve sert bir kütle şeklinde kendini gösterir. Uzun bir süre boyunca şişmiş lenf düğümleri genellikle kanserli bir hastalığı düşündürür.

İyi huylu bir tümör genellikle fasiyal siniri istila etmezken, kötü huylu bir tümör bu siniri etkiler. Sinir uyarıları kesintiye uğrar ve bu durum yüz felcine neden olur. Farklı tükürük bezi tümörleri de vardır, ancak çok daha nadirdir. Tedavi, hücrelerin hastalık tarafından istila edilmesine bağlı olarak değişir.

AĞIZ KURULUĞU

Tükürük bezlerinin bu anormalliği, yetişkinlerde daha yaygın. Bunlar dışında bazı durumlar da ağız kuruluğuna yol açabilir. HIV veya kemoterapi, radyoterapi veya radyoaktif iyot tedavileri (örneğin tiroid kanseri tedavisi için) gibi bir enfeksiyon tükürük akışını azaltabilir.

GLANDÜLER ENFEKSİYONLAR
Genellikle tükürük parankiminin (salgı dokusunu oluşturan hücreler) iltihaplanmasına neden olurlar. En sık görülen belirtiler bezin şişmesiyle ilgili olan ağrı ve aşırı duyarlılıktır. Enfeksiyon en sık parotis bezini etkiler ve genellikle ağız kuruluğu olan, kronik bir hastalığı olan veya ağıza radyasyon tedavisi veya tiroid kanseri için radyoaktif iyot tedavisi görmüş kişilerde görülür. Anoreksiyalı insanlar da bu enfeksiyona duyarlıdır.

İlgili Haberler