TSK silah bıraktı artık sıra PKK’da
Sadece ‘bir hamle’ sonrasına göre hesap yapanlar yalnız ‘kendilerini yakmak’ ile kalmıyor, ‘doğruların’ da bir şekilde gözden düşürülmesine; itibarsızlaştırılmasına vesile oluyor.
Aklıselim sahibi insanlar tarafından, askere yönelik ‘tedip’ hareketinden çıkarılması gereken en önemli sonuç budur.
‘Darbecilik’, ‘despotluk’, ‘kendi toplumunu tanıyamama’ kusurları, arada bir de olsa dile getirilen gerçeklerin üzerine tozlu bir şal gibi çekiliyor.
Onların ‘milli birlikten’, ‘Misak-ı Milli’den’, ‘etnik bölücülük tehlikesinden’, ‘ABD-AB emperyalizminden’ söz etmeleri bir anda anlamını yitiriyor ve herkes “darbe” teşebbüsleri üzerine yoğunlaşıyor.
Filmi bir kaç kare daha geri sardığınızda görüyorsunuz ki, ‘erken hamleler’ de aslında genel senaryonun bir parçası ve tamamen ‘bugünü hazırlamak’ için başka mahfillerde pişirilip, ‘zamansız öten’ horozların önüne atılmış yemler.
Bir ‘mıntıka temizliği’ öncesi bahçemizde çekirdekler çıtlatılmış, ‘Cola’ şişeleri patlatılmış, bölük çamlığında zafer partileri düzenlenmiş. Sonrası malum zaten.
Belli ki, ‘tedip’ operasyonuna tabi tutulanlar küresel efendiye boyun eğmedikleri sürece ‘melaike’ olsalar yine kendilerine birer kulp takılacaktı.
Başından beri ayan beyan ortada olduğu gibi ipin ucu Coni’nin elinde.
***
Bakınız nasıl itirafa başladılar, 28 Şubat postmodern darbesinin ABD’de pişirildiğini.
Bunu, bugün bile ABD ile ‘koyun koyuna’ olanların söylemesi çelişki değil mi?
Hayır, zira Türkiye’deki bir takım operasyonları ‘Neoconlar’ (!)tezgahlamış. ABD’de etkin olan ‘Yahudilerin’ işiymiş (!) bütün olup bitenler.
Oldu, gözlerim doldu. 70 yıldır ‘her taşın altından’ kafa gösteren Yahudiler, bizde bir iktidar değişti diye ‘sırra kadem bastı’ öyle mi?
‘Yeni senaryoya’ uygun kamuflajlar çekildi.
‘Can alıcı hamleye’ doğru adım adım ilerleyen küresel güçler, elbette bölgede en büyük engel olarak TSK’yı görmekteydi ve öncelikle onun ‘devre dışı bırakılması’ gerekiyordu.
1 Mart Tezkeresi’nin ardından önce Mehmetçik’in başına ‘çuval’ geçirildi, sonrası çorap söküğü gibi geldi.
Bir takım ‘çürük elmalardan’ yola çıkılarak yoğun bir ‘psikolojik operasyon’ başlatıldı.
‘Sap’, ‘saman’ hepsi birbirine karıştı.
‘Vatan’, ‘millet’, ‘bayrak’, ‘devlet’ diyen de hayatının önemli bir bölümünü ‘başka devletlerin çıkarları’ için harcayanlar da ‘aynı torbanın’ içine dolduruldu.
Akla hayale gelmedik propagandalarla TSK bir anda ‘düşman ordusundan’ daha tehlikeli bir kurummuş gibi gösterilmeye başlandı.
***
Öteden beri ‘tel boyunda nöbete’ yanaşmayan ama ‘omuzlarında apolet düşleri’ kuranlara bir kapı aralandı.
Kurulan bu ‘rıza pazarında’ herkesin ‘satacağı’, ‘gözden çıkaracağı’ bir şeyler vardı. Kimi ‘geçmişten gelen’ kinini kustu, kimi ‘geleceğe dair’ beklentiyi satın aldı. Toz duman ortasında kalan millet, elbette ‘gerçeğe’ uzak, olan bitene yabancıydı.
Sadece ‘kulağına üflenenlere’, gün boyu televizyon ekranlarından sürdürülen ‘kara propagandaya’ inandı.
Biz yine kendi gözlemlerimizden, ‘yakın geçmişte’ kurgulanan oyunla ‘yakın geleceğin’ nasıl inşa edileceğine dair görüşlerimizi bir kenara bırakalım.
‘Onlara’, yani oyundan ‘aslan payı’ almaya yeltenenlere kulak kabartalım.
Zira bu saatten sonra ‘vatan’, ‘millet’, ‘bayrak’, ‘devlet’ diyen herkes bir şekilde ‘düşman saflarında’ gözüktüğü için, söylediklerinin de bir kıymeti harbiyesi yoktur.
O halde birinci ağızdan, ‘askeri tedipten sonraki’ sürecin gidişine bakalım.
Memlekette yürütülen ‘Kürtçülük’ faaliyetlerinin ele başlarından Şerafettin Elçi daha dün basına yansıyan beyanatlarında aynen şöyle diyor:
- “ABD artık Kürt sorununun içinde. Her zamankinden fazla önemsediği Barzani’nin görüşlerine değer veriyor.”
***
‘Mıntıka temizliği’ tamam gibi Şef.
Sonrası ‘masa başına’ kalıyor zaten.
Daha bir kaç gün önce hükümetin başı PKK’ya boşuna mı “Silah bırakın” diye seslendi? Herhalde bu “Biz zaten silah bıraktık, askerin topu kodeste” anlamına da geliyor.
Elçi haklı, ABD artık tamamen işin içinde.
Peki, ‘ne zaman dışına çıkmış’, orasını herkes merak ediyordur herhalde.