Trump'ın imzasının sonuçları!
ABD'nin tepesinde her türden dengeyi kaybetmiş bir başkan var. Trump, her fırsatta İslam ile terörü özdeşleştiren, İsrail'den daha fazla İsrail'ci olan bir başkandır. Bu tür bir adımı atması sürpriz olmamıştır.
Trump, seçmenini konsolide etmek, Yahudi lobisinin kayıtsız şartsız desteğini arkasına almak, İran'a güçlü bir mesaj vermek ve içeride siyasal konumunu güçlendirmek için bu adıma atmış olabilir.
İslam ülkelerinin neredeyse tamamının etkisiz eleman konumunda olması Trump'ın Kudüs'ü İsrail'e ciro etmesini kolaylaştırmıştır. İslam ülkeleri kendilerini etkisiz eleman haline getirecek biçimde birbirlerine karşı mevzilenmiş durumdadır.
Orta Doğu coğrafyasında Sünni İslam ile Şii İslam karşı karşıyadır. Suudi Arabistan içeride muhaliflerine dışarıda İran'a karşı konumlanmıştır. Bir çok Arap ülkesi Katar gibi küçücük bir İslam ülkesine ambargo uygulamaktadır. Yemen'de İran ile Suudi Arabistan derya deniz Müslüman kanı dökmektedir. Mısır ve Suudi Arabistan diğer İslam ülkelerinden daha çok İsrail'e yakın durmaktadır. Türkiye ise ABD tarafından Zarrab davasıyla adeta rehin alınmıştır. Lübnan ve Ürdün'ün durumu ortadadır. Irak kendi haline yanmakta Suriye ise kan sızmaktadır.
İmzanın muhtemel sonuçları!
Tek tanrılı üç dinin de kutsal saydığı Kudüs'ü, ABD Başkanı İsrail'e hediye edebilir mi? Bu konuda Trump, ABD adına yapabileceğinin azamisini yaptı ve Kudüs'ü İsrail'e atabileceği en büyük imzayla hediye etti!
Atılan adımın barışa, sükûnete, istikrara ve insanlığa hizmet etmeyeceği açıktır. Kudüs'ün bir dine, bir devlete ya da bir millete ait olması söz konusu bile edilemez. Böyle bir karar eşyanın tabiatına aykırı olup sürdürülebilir değildir.
Trump'ın imzası daha fazla çatışmaya, bombaya, yıkıma, ölüme ve şiddete hizmet edecektir. Bu imza sayesinde daha fazla insan ölecek, daha çok bomba patlayacak ve daha fazla kan dökülecek ve daha çok yıkım gerçekleşecektir.
Kudüs kararı sonrası başlaması muhtemel terör eylemlerini bahane edecek olan İsrail, Filistinliler üzerindeki baskıyı artıracaktır. ABD ise kendi sebep olduğu terör olaylarını gerekçe göstererek İsrail'i şiddetle desteklemeye devam edecektir.
Trump'ın kararının bir olumlu sonucu El Fetih ve Hamas'ı birbirine yaklaştırmasında görülebilir. Bu durum Filistin'in bölünmüşlüğünün azaltılmasına katkı sağlayabilir.
İslam İşbirliği Teşkilatı'nın rolü!
İslam İşbirliği Teşkilatı 1969'da Kudüs'te bulunan Mescid-i Aksa'nın kundaklanması üzerine kurulmuştu.
Bu teşkilat bu defa Kudüs'ün mülkiyetinin ABD tarafından İsrail'e ciro edilmesi üzerine toplanacaktır. 13 Aralık'ta(yarın) İslam Konferansı, Kudüs konusunda İstanbul'da sesini yükseltecektir. Müslüman dünyasında oluşan basıncı düşürmek için bir araya gelecek olan İslam ülkeleri söylemi yüce eylemi cüce olacak bir toplantı yapacaklardır.
Bu ses ne ABD'ye geri adam attırır ne de İsrail'i caydırabilir.
Trump'ın emrivakisine karşı Cumhurbaşkanı Erdoğan en üst tonda tepki göstermiştir. Mısır ve Suudi Arabistan'ın da kararı yanlış bulduklarını Trump'a aktardıkları gibi ABD'nin Orta Doğu'daki tüm müttefiklerini kaybetmenin ötesinde çok vahim gelişmelere neden olacak bir adım attığını ifade etmişlerdir.
İstanbul toplantısında bunun ötesinde bir ses çıkacağı beklenmemelidir.
Bu zirveye İslam dünyasından kimler, hangi seviyede katılacaktır? Bu zirveye katılanların öncelikle ABD ile sonra İsrail ile ilişkilerini gözden geçirmeleri gerekmektedir. Hâlbuki Türkiye bile ABD'nin bu kararı üzerine İsrail ile diplomatik ilişkileri gözden geçirme mesajı vermiştir.
Durum sanıldığının ötesinde zor ve karmaşıktır. Buna karşın İstanbul'daki toplantıdan İsrail'le ilişkileri kesme, büyükelçileri geri çekme ya da temsil düzeyini maslahatgüzar seviyesine düşürme gibi bir karar çıkar mı? Böyle bir kararı kim alır, kim destekler, kim arkasında durur? Göreceğiz!