TRT, Taraf gazetesinin stratejik ortağı mı?
Taraf gazetesini anlatmamıza gerek yok! Niçin çıktığı ya da çıkarıldığı belli!
Finansörleri malum!
Misyonu ya da görevi yayınlarıyla ortada!
İstisnasız her gün “Ben TSK’ya operasyon için kuruldum ve varım” diye haykırıyor!
Doğruya doğru, görevini iyi yapıyor!
Fevkalade düşük tirajına rağmen hayli gürültü çıkartıyor!
Kuşkusuz bu etkide sızdırdıklarının payı büyüktür!
Taraf gazetesini anladım da emin olun TRT’yi anlamış değilim!
TRT kamu kurumu!
72 milyonun vergileriyle
yaşıyor.
Kanunu gereği uyması olmazsa olmaz olan kuralları var.
Hal bu iken TRT, son dönemde zerre abartmıyorum Taraf gazetesinin görseli gibi bir görüntü veriyor!
Bütün haberlerinde TSK’ya karşı sanki tavır içinde!
Her bültende mahkûm eder tarzda Ergenekon haberleri!
Ortada kesinleşen bir hüküm yok ama devletin ekranı sunumları ile insanları karalıyor!
Sadece o mu?
Adı Türk olan ve kamuya ait olan televizyon kanalında neredeyse her gün Türklüğü aşağılayan tartışma programları!
Programları yapanlar
yandaş!
Seçilip çağrılan konuklar Türklük düşmanı!
TRT kadrosuna yeni dahil edilenler ise, ya etnik ya da dinsel kimlikli!
Acayip bir kadrolaşma var!
Parasal boyut daha bir karmaşık!
Astronomik bütçelerle programlar ve diziler yaptırılıyor.
Televizyonculuğu iyi bildiğim için söylüyorum, maliyeti 50 milyarı asla aşmayacak olan Esra Ceyhan türü programlar için aylık 500 milyar ödeniyor.
Büyük paralarla gezi ve belgesel programlarını TRT adına çeken pek çok şirket ya da ajans, Ayşe Böhürler misali AKP ile irtibatlı!
Çeşni olsun diye bir iki döneği aralarına aldılar ama onlar da şimdi şakşakçı!
Kurumun başında olan isim yani İbrahim Şahin ise acayip bir adam!
TRT öncesinde bir günlük bile yayıncılık geçmişi yok, lakin kendini bu işin müçtehidi ya da müceddidi gibi görüyor!
Kadın eli sıkmıyor ama milyonlara yön verecek sosyal ve siyasal yayınlar yapıyor!
Israrla takip ettim, bir iki istisna dışında milli kültürümüze hizmet olacak bir yayını da yok!
İşi gücü kavram çarpıtması yani politika!
Olmuyor İbrahim Şahin olmuyor, kraldan çok kralcılığı bırak, gün gelir hukuk önünde bunların hesabı bir bir sorulur ve emin ol o gün geldiğinde, bugün hizmet ettiğin efendilerin yüzüne bile bakmayacak!
Sakın ben balığa değil Halığa hizmet ediyorum diye de kandırma kendini, eğer öyle yaparsan onun adı, kendine yani kafana göre Halık yaratmak olur!
MÜTHİŞ TEZGAH...
Fırat-Dicle suyu son taviz!
Hani eşiğinde bekletildiğimiz ve içeriye hiçbir zaman alınmayacağımız Avrupa Birliği var ya, Çevre başlığı bağlamında Türkiye’den Fırat ve Dicle sularından AB’nin söz sahibi olmasını istiyor ve bunu şart olarak ileri sürüyor. Bitmedi; kendinin dışında bu konuda İsrail ile de işbirliğine gitmemizi dayatıyor. Ha bu yapılmaz, yani Fırat-Dicle sularımızda AB’ye söz hakkı verilmezse müzakere o nokta da donacakmış... Anladınız mı AB’nin Türkiye’yi niçin kapının eşiğinde beklettiğini!. Yahu AB hadi kendi için talepte bulundu, bunu kabul etmesek de anlarım da, İsrail’in bu konu ile ne alakası var ve onun için böyle bir talebi nasıl dillendiriyor? Öyle ya İsrail, AB üyesi falan değil. Ayrıca Fırat ve Dicle Türkiye’den sonra Suriye ve Irak’a gidiyor. Tezgahı ve Siyonizm ile Haçlı ittifakını gördünüz mü?
SÖZ OLA...
Bu teklife susan AKP’li vekiller tarih yazacak!
Adı: Ayşenur Bahçekapılı. AKP Grup Başkanvekili, yani açık anlatımla Tayyip Erdoğan’ın TBMM’deki vekilharcı... Hanımefendi Anayasamızdan Türklük kavramının çıkarılmasını dillendirdiler... Sakın sakın ha, birileri çıkıp bu görüş Bahçekapılı’ya aittir ve sadece onu bağlar demesin, AKP gibi ezici çoğunlukla iktidar olan güçlü bir lider partisinde böyle şeyler ulu-orta söylenemez. Söylenirse Tayyip Bey anında “Söz ola kestire başı” der ve söz edeni anında refüze eder ki en yakın arkadaşı İhsan Arslan’a öyle yapmıştı. Sorarım size İhsan Bey örneğinden sonra yeni grup başkanvekili hanımefendi kendi başına hiç böyle bir şey yapar mı? Başbakan da iki gündur sustuğuna ve Bahçekapılı’ya “Söz ola kestire başı” demediğine göre belli ki bu beyan bizatihi Başbakan’ın talimatı ile hazmettirmek adına edilmiştir.. Hal budur ve bu hale rağmen bazıları benim de dostlarım olan ve de Türklüğü ile övünen AKP’li onlarca milletvekilinin suskun kalması ise tarihe geçecek gaflet ve dalalet örneğidir!
UNUTKANLIK...
Herkese hiddetli, PKK’ya şefkatli!
PKK, Bayramın birinci gününden itibaren neredeyse bütün Türkiye’de isyan provaları yapar, karakollara saldırırken Başbakanımız ne hikmetse susuyor. Adamlar PKK’nın kurulduğu evde milletvekilleri eşliğinde ayin ya da tören yapıyor, Tayyip Bey bir laf olsun etmiyor. O Tayyip Bey ki, siyasetçiler sürekli konuşmasın diyen bir köşe yazarını bile millet ve devlet düşmanlığı ile itham ederken, yürüyen memurundan işçisine herkese bağırıp çağırırken, harç parasını protesto eden üniversite öğrencisini paylarken PKK eşkıyasına ne hikmetse susuyor.. Soruyorum, istisnasız herkese hiddetlenen Başbakanımızda var olan bu PKK şefkati niçindir?... AKP’nin 7 yıllık iktidarında emin olun Başbakan’dan PKK ya da Barzani hakkında bir kez olsun hah şöyle diyebileceğim tek bir eleştirisini ya da gürlemesini hiç mi hiç işitmedim!.. Hiç düşündünüz mü, iş PKK’ya geldi mi Tayyip Bey Kasımpaşalılığını birden niye unutuyor?