TRT, seviye, “biz”, “siz” ve çok daha fazlası...

YİNE kayırmacılıktan, yayınlarındaki siyasi-ahlaki üslup sorununa yığınla tartışmanın odağı halindeki TRT bu durumuna dair bir açıklama yayınlamış.

Açıklamasında hiçbir açıklama yapmayacağını açıklıyor TRT; “bu tür seviyesiz tartışma ve polemiklere hiçbir şekilde cevap vermeyecek” lermiş...

Oh ne ala memleket valla!

Ekranından Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucularına hakaret, iftira yağsın... Cumhuriyetin fikri temellerini dinamitle... Milletin “kutsal” larını tartışmaya aç... İtibarsızlaştır... Ama bütün bunları yapmak için vergilerini harcadığın vatandaşa, millete hesap vermeye tenezzül dahi etme!

Hoş, sair mevzuda, toplumun zekasıyla alay eder tonda konuşmaktansa hiç konuşmamak iyidir ama bir de sükut ikrardan gelmez mi?

TRT yönetimi, aslen “patronu” durumundaki toplumu muhatap almayıp açıklamaya, cevaba, düzeltmeye, aydınlatmaya ihtiyaç duymuyorsa, bu saatten sonra yazılıp-çizilenlere itiraz hakkı olabilir mi?

Siz millete, kendi pencerenizden neyin ne olduğunu anlattınız mı, doğru bilgilendirdiniz mi ki “mesnetsiz itham” deyip kapatmaya çalışıyorsunuz konuyu?

Madem ortada bir “itham” var;

Yapın savunmanızı, sunun kanıtlarınızı toplum versin mesnetsiz olup olmadığının hükmünü?

Hem Atatürk ve silah arkadaşlarını hedef alan yapımlar yahut uçkur davası yayınlarına dair tepkinin özü “itham” mı yoksa “durum tespiti” mi önce onu bir netleştirmeli!

Bunca eleştiriyi hakikaten de “bazı çevreler, seviyesiz bir üslupla kurumunuz ve yöneticilerinizi hedef alan mesnetsiz ithamları” ndan ibaret sayıyorsanız;

Ali Rıza Demircan’ın Öteki Gündem’de genç bir hanımın karşısındaki tarzını, tavrını bir kere daha izleyin bakalım gerçek “seviyesiz” i kim bu meselenin?

Bir yerde haklısınız;

“TRT hiçbir zaman bu seviyesiz tartışmaların tarafı olmayacaktır” diyorsunuz ya... Doğru. Tarafı değil TRT bu seviyesiz tartışmaların bizzat kaynağı halini aldı!

Açıklamamanın sonunda şöyle bir not var:

“Bizler için en büyük şeref mili ve manevi değerlerimizi gözeten, ilkeli ve doğru yayıncılık anlayışından taviz vermeden insanımıza ve ülkemize hizmet etmektir!”

“Sizler” kimsiniz onu bir anlasak önce her şey netleşecek belki de. Sahi “bizler” dediğiniz “sizler” kimsiniz?

Kendinizi hangi kimlikle tanımlıyorsunuz mesela...

Hayır, “sizin milli ve manevi değerleriniz” ile “bizim milli ve manevi değerlerimiz” aynı mı mesela, öğrenmek açısından!

Doğru da söylüyor olabilirsiniz; siz kendi değerlerinizden tavizsiz hizmet peşindesinizdir belki sahi;

De...

Ya o değerler “bizim değerlerimiz” değilse...

Ki gördüğümüz kadarıyla öyle...

Başka dünyaların, kültürlerin, ülkülerin insanlarıyız. Bu nedenle ki sizin “şerefli hizmet” saydığınızı biz kendimize hakaret algılıyoruz!

Tanışalım:

Biz Türk Milletinin mensuplarıyız...

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıyız...

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın değiştirilmez hükümlerini kırmızı çizgimiz sayarız...

En önemlisi;

Atatürk’ün evlatlarıyız!

Peki “siz” kimsiniz?

“Bizim paramız” ı “bizim olmayan” bir ideal uğruna harcayabileceğinizi, hadi harcadınız, bunun hesabını vermeden yırtabileceğinizi mi sanıyorsunuz?

Eskidendi o;

Geçmiş olsun!

Yazarın Diğer Yazıları