Trafik cezaları gelir kaynağı mı?
Öncelikle şunun altını bir çizelim:
Trafik cezalarının amacı caydırıcılıktır.
Mesela hız sınırı, bunu ihlal edenden para kazanmak için değil, vatandaşın canını ve malını koruma amaçlı getirilmiştir.
Para cezasını bildiğiniz için hız sınırını aşmazsınız ve böylece bu ceza kaza riskinizi ortadan kaldırır. Hız yapmayınca kaza yapmaz, kaza yapmayınca da hem mal kaybı hem can kaybı olmaz.
Gel gelelim Türkiye'de trafik cezaları artık vergi toplayamayan Hazine için adete bir gelir haline dönüştü.
Yollar tam da bu amaca yönelik ceza tuzaklarıyla dolu.
İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyükşehirlerde park büyük sorun. Yılların getirdiği çarpık yapılaşmanın bir sonucu olarak bu şehirlerde park yeri bulmak altın bulmak gibi.
Bir gün içerisinde bir araca 5-6 park ihlal cezası gelebiliyor. İyi de park vardı da, vatandaş bu parka girmedi mi?
İstanbul'a bukonuda nefes aldıran İSPARK'ların önünde bile bazen 1 saat kuyruk bekliyorsun.
Bir sokak arasına park ediyorsun eğer aracının çekilmemiş ise bu kez de ceza ödüyorsunuz.
Neredeyse caddeler kameralarla donatılmış.
Kırmızı ışıkta geçmiyorsunuz ama ön tekerinizin 3 santimi kırmızı çizgideyse hemen ceza geliyor.
Şehirlerarası hız kameraları
Yaz tatilinin başladığı şu günlerde bir başka sorun yollardaki hız kameraları.
Trafik denetleme ekipleri o kadar çok noktada denetim yapıyor ki ister istemez dikkat etmek zorundasınız. Ancak asıl sorun küçük beldelerdeki hız sınırı.
Yan yana dizilmiş onlarca belde ve 50 km hızla sınırlandırılmış trafik.
110 km hız sınırı olan bölünmüş yolda gidiyorsunuz. Bir anda bir tabelada yerleşim yeri nedeniyle hız sınırı uyarısını görüyorsunuz. Hızınızı 50 km düşürmenizi istiyor. Sağa bakıyorsunuz, sola bakıyorsunuz ileride tepede 1 ya da 2 ev. Hızınız düşürüp geçiyorsunuz. Daha 1 km bile gitmeden bir hız uyarısı daha. Yine aynı gerekçe: Yerleşim yeri. Yol boyunca dizilmiş evler ve hız sınırı.
Olur da birinde hızınızı kesmediniz ve eğer orada kamera varsa cezayı ödüyorsun.
Bazı beldeler bu işi ticarete dökmüş.
Cezalar artık caydırıcı amacını aşmış gelir kapısına dönmüş durumda.
Sahil beldelerinde ise bu hız kameralarının sayısı adeta patlamış durumda.
Korona nedeniyle vergi geliri iyice düşen Hazine tek umudunu dolaylı vergiler ve cezalara bağlamış görünüyor.
Alkol, sigara, cep telefonu gibi en çok kullanılan ürünlerden alınan dolaylı vergi artık can yakmaya başladı.
Bunun sonu nereye varır derseniz bana göre bazı ürünlerde KDV veya özel tüketim vergisine kadar gider.
Dün itibariyle 400 ürüne daha ek gümrük vergisi getirildi.
Tekstil, döküm ve kaynak makineleri, takım tezgâhları, presler, tarım ve hasat makineleri, pompalar, gemi vinçleri, römorklar, kord bezi, sitrik asit, camlar, ateş tuğlaları, emniyet kemerleri, yapışkanlar, termostat, tartı alet ve cihazları, peruklar, kar küreyiciler, fırınlar, davlumbazlar, demir çelikten eşya, kablolar, kıymetli süs eşyası ile bazı muhtelif ürünleri kapsayan 400'ün üzerinde ürün için yüzde 20'ye varan oranda gümrük vergisi getirildi.
Son iki ayda ek vergi konulan ürün sayısı 2 bine ulaştı.
Tüm bunlar şunu gösteriyor: Koronanın faturasını yine vatandaş ceza ve ek vergilerle ödeyecek.