Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed, salı günü Twitter hesabından, “1916 yılında Türk Fahri Paşa’nın Medinetü’l Münevvere halkının hakkına girdiğini ve onların mallarını çaldığını, onları kaçırdığını, Şam’dan İstanbul’a ‘Seferberlik’ ilan ederek, Medine’deki el yazması eserleri çaldığını biliyor muydunuz?” paylaşımını yaptı. Türk tarihine “Medine Müdafaası Kahramanı”, “Çöl Kaplanı” sıfatlarıyla geçen Osmanlı paşası Fahreddin Türkkan’ın hırsızlıkla suçlanması, Türkiye tarafından sert tepkiyle karşılandı.
İngilizlerin yağmalamasına izin verilmeyen tarihi eserler, o günün zor şartları altında Hicaz Demiryolu ile İstanbul’a getirildi. Yaklaşık 100 yıldır korunan 745 kalem eser, Topkapı Sarayı Kutsal Emanetler Dairesi’nde ve hazine bölümünde sergileniyor.
‘İTİBARSIZLAŞTIRMAYA ÇALIŞTILAR’
Habertürk’ten İrem Koca'nın haberine göre Fahreddin Paşa’nın torunu Zeki Türkkan, “Ben bu mesajı ciddiye almadım. İnsan kendini bildikten sonra karşı tarafın söylediği asılsız sözlere kulak asmıyor. Türkiye’nin Ortadoğu politikasında aktif olması Arap çevrelerini rahatsız etmiş gibi görünüyor. Fahreddin Paşa üzerinden Cumhurbaşkanı’nı itibarsızlaştırmaya çalıştılar. Kendi toplumlarına yönelik bir açıklama olduğunu düşünüyorum. Bütün Arap kamuoyunu etkilediğine inanmıyorum” dedi. Zeki Türkkan, dedesi Fahreddin Paşa’yla ilgili şu anekdotları anlattı:
“Daha 5-6 yaşındayken 93 Harbi çıkıyor. Rusçuk’tan tehcirle, muhacir olarak İstanbul’a geliyorlar. Zaten bir travma yaşıyorlar orada. Savaş görmüş bir çocuk. Rusçuk’tan çıkarlarken asker şehri bombalıyor, bu halde şehri terk ederken asker olacağına yemin ediyor. Sonra Halep’e gönderiliyorlar. Kendisi İstanbul’a Harbiye’ye okumaya geliyor. Beyoğlu’nda fotoğrafçılık öğreniyor. İlk makinesini alıyor. En uzun görev süresi Erzincan’da. 12-13 yıl orada kalıyor. Rus sınırına, Batum’a kadar gidiyor. Rus sınırının belirlenmesinde imzası olan biri. Önce Balkan, sonra Trablusgarp Harbi’nde savaşıyor. Medine’ye gittiğinde ‘Ne gerek vardı, çekilseydi’ diyorlar ama Fahreddin Paşa ‘Peygamber’in mezarı bize emanet edilmiştir’ diyerek mücadeleye devam ediyor. İngilizler, ‘Padişah bizim etkimiz altındadır’ diyerek caydırmaya çalışıyor. Çöl Kaplanı ismini de kendisine İngiliz ajanı Lawrence takıyor. ‘Medine düşerse tüm İslam toplumunun direnci kırılır’ diye düşünüyor. Malta’ya sürülüyor. Bir süre sonra anlaşmaya varıldığında ancak Rusya üzerinden Türkiye’ye dönebiliyor.”