Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sadi SOMUNCUOĞLU
Sadi SOMUNCUOĞLU

Toplumdan yükselen imdat çağrıları

Kişiler gibi toplumlar da hastalanabilir. Kişilerin doktorları olduğu gibi, toplumların da doktorları vardır. Zamanında doğru teşhis konarak tedavi yapılırsa mesele kalmaz. Ya yapılmazsa? Allah korusun!..
Biz toplumumuzun sağlık durumunu, birkaç göstergeye bakarak tespit etmeye çalışalım.

Dış ticaret açığında rekor artış
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2010 Aralık ve Aralık-Ocak dönemine ait dış ticaret verilerini açıkladı. Buna göre Türkiye’nin 2010 yılında ihracatı 113,9 milyar dolar, ithalatı 185,9 milyar dolara ulaştı. İthalatın ihracattan fazla yükselmesi nedeniyle dış ticaret açığındaki artış, yüzde 84,5’i buldu. Dış ticaret dengesindeki açık, 71,6 milyar dolar olarak hesaplandı. Verilere göre, 2009’da 102 milyar 143 milyon dolar olan ihracat, yüzde 11,5 artarak 113 milyar 930 milyon dolara yükseldi. İthalattaki artış ise yüzde 31,6’yı buldu.
İthalat tutarı, 140 milyar 928 milyon dolardan 185 milyar 493 milyon dolara yükseldi.
Dış ticaret açığı söz konusu dönemde
38 milyar 786 milyon dolardan 71 milyar 563 milyon dolara ulaştı. İhracatın ithalatı karşılama oranı da yüzde 72,5’ten yüzde 61,4’e geriledi.
Yılın son ayında da ihracat 11 milyar 872 milyon dolar, ithalat 20 milyar 554 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti. Aralık ayındaki dış ticaret açığı 8 milyar 681 milyon dolar olarak hesaplandı.
İthalatın yüzde 70’i ham ve yarı mamul madde. Yani 130 milyar dolar. İhracatımızın tamamından 16 milyar dolar daha fazla. Demek ki, ithal ettiğimiz ham maddeleri işleyip ihraç ettiğimiz gibi bir kısmını da, iç ihtiyacımızda kullanıyoruz. Her yıl aleyhimize gelişen oranda, yerli kaynaklarımızı değerlendiremiyoruz. Bu gidiş işsizliğin artacağını, borç batağının büyüyeceğini, ekonominin iflasa sürüklendiğini gösteriyor.

Bankalara borç 170 milyar TL
Merkez Bankası’nın verilerinden yararlanarak yapılan hesaplamaya göre, bankaların tüketici kredisi alacakları 7-14 Ocak haftasında 798.3 milyon TL artışla 125 milyar 939 milyon TL’ye ulaştı. Tüketicilerin kredi kartı borçları ise 355.6 milyon TL artışla 42 milyar 979.1 milyon TL’ye çıktı. Böylece, tüketicilerin bankalara olan toplam borcu anılan dönemde 1 milyar 154 milyon TL artışla 168 milyar 918 milyon TL’ye yükseldi. Aynı dönemde, konut kredileri 266.7 milyon TL artışla 57 milyar 819.5 milyon TL’ye, taşıt kredileri ise 8 milyon TL artışla 5 milyar 358.4 milyon TL’ye çıktı.
İntiharlar artıyor
6 yılda 16 bin 38 kişi intihar etti (2002-2007) Bakan Nimet Çubukçu’nun bir soru önergesine verdiği cevaba göre;
2002-2007 yılları arasında toplam 16 bin 38 intihar vakası yaşandı. Bunlardan 9 bin 977’sini erkek intiharları oluştururken, yine aynı dönemde 6 bin 61 kadın intiharı yaşandı. 2002 yılında sayı 2 bin 301 iken, 2006 yılında 2 bin 829’a çıkmıştır. TÜİK’e göre 2007 yılında 2 bin 793 kişi intihar etti. Bu intihar ve cinayet vakalarında daha çok genç nüfus risk altında. İntiharların sırasıyla; Doğu Anadolu, Güneydoğu, Akdeniz ve Ege bölgeleri ile İç Anadolu Bölgesinin kuzey batısı ve Marmara Bölgesinin güneyinde çok görüldüğü tespit edilmiştir.

Boşanma olayları artıyor
2008 yılında 99 bin 663 çift boşanırken, bu sayı 2009’da 14 bin 499 artarak 114 bin 162’ye yükseldi. 2008 yılında 641 bin 973 çift evlenirken, 2009’da bu sayı 50 bin 231 azalarak 591 bin 742 oldu. Boşanmaların en yüksek olduğu bölge binde 2.27 ile Ege bölgesi olarak belirlendi. Boşanmaların yüzde 40’ı ilk beş yılda yaşandı. Türkiye’de evlenenlerin sayısı azalırken, boşanmayı tercih eden çiftlerin sayısı da artıyor.
Sonuç:
İflaslar, kapanan işyerleri, karşılıksız çek ve senetler, artan işsizlik gibi ekonomiyi ve toplum yapısını sarsacak boyuttaki olumsuzlukları biliyoruz. Ahlakın, aile yapısının ve toplum dokusunun nasıl hızla bozulduğu da malum.
Bütün bu ürpertici sarsıntılara karşı, küçük bir yönetici kesimin, haram-helal demeden, varlığını inanılmayacak boyutlarda katlayarak artırdığı da bir gerçek. Toplumun gözü önünde, lüks ve sefahate boğulacak bir hayat tarzını sorumsuzca ve görgüsüzce yaşamaktan çekinmediği de...
Bu acı ve katı gerçekleri propaganda ile bir süre örtmek mümkün. Ama bu, teşhisi ve tedaviyi geciktirmekten başka neye yarar? Gelin vakit geçmeden imdat çağrılarına kulak verin!..

Yazarın Diğer Yazıları