Adı lidere çıkmış bazı siyasetçilere şaşırıyorum.
Mesela "Evet"çilerin başında gelen Devlet Bahçeli...
Nasıl bir liderdir ki, ucuz polemiklerle işi gargaraya getirerek partilileri kandırmak istiyor ve "Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile devlete düzen, ülkeye huzur gelecek" diyor.
Oysa aynı Bahçeli 9 Mayıs 2015'te "Başkanlık ihanet sürecidir, Türkiye'yi bölünmeye götürür!" demişti.
Bu sözlerin hangisi doğru, hangisi yalan acaba? Çelişki müthiş!
Bahçeli Bey, kendisine rakip olarak gördüğü için korktuğu Meral Akşener'e çatarak:
"Partinizle gelin, boy ölçüsünü görelim!" diye kükredi!
Oysa, kongreden kaçarak muhalifleri engelleyen Bahçeli değil miydi?
Boyunun ölçüsünü merak ediyorsa Kurultay'da onların karşısına yiğitçe çıkmalıydı. Bu cesareti gösteremeyip, koltuğuna âdeta tutkalla yapışan Bahçeli'nin şimdi böyle konuşmasına "İşkembeden atmak" denilmez mi?
Meral Akşener ona terbiyesini bozmadan, kadın zarafetiyle cevap verdi:
"Haydi, Kurultay'ı toplayın ve lütfen boy ölçümüzü alın. Biz delegenin iradesine razıyız ve saygılıyız. Ya siz saygılı mısınız?"
Rahmi Turan Sözcü
***
Bahçeli bu sorularına cevap aldı mı?
--------
Açıkçası ben de şaşkınlıkla izliyorum MHP Genel Merkezi'nin tavrını. Parti tabanından bunca tepki gelirken nasıl oluyor da giderek şiddetlenen biçimde "inadına evet, Tayyip Erdoğan için evet" diyebiliyor Bahçeli?
Bir okurum internette gördüğü bir haberi göndermiş. Haklı olarak soruyor... "Bahçeli çok değil, Erdoğan'ı başkan yapmak istemelerinden bir yıl kadar önce çok önemli sorular sormuştu. Bunları halkın önünde Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yöneltmişti. Acaba o sorulara tatmin edici cevaplar mı aldı da şimdi tavrını değiştirdi?"
Sorulara baktım.
Gerçekten çok ağır sorular.
Can Ataklı Korkusuz
***
Kim ne içti?
-------
Ahmet Hakan, "Güya Devlet Bey, AK Parti'nin yenileceğini bilerek referandum ateşini yakmış. Ve böylece... AK Parti'ye müthiş bir tuzak kurmuş. Fehmi Koru kafasıdır bu... Ne içmek lazım bu kafaya erişmek için? Bu işlerden çakanlar bilgi verebilirler mi?" diye yazınca Fehmi Koru'dan şu cevap geldi: Üzüldüm.. ve yazdığımı doğru yansıtmayan bu satırları yazmaya oturmadan önce ne içildiğini merak ettim. Meraklı bir adamım ben; bilmediğim, aklımın almadığı, boşlukta kalan her şey beni rahatsız eder. Ahmet Hakan da meraklansa ve şu sorunun cevabını öğrenip aktarsaydı keşke: 2002'de hangi dürtülerle seçim istemişti Devlet Bahçeli, bugün hangi dürtülerle sistem değişikliğinin önünü açtı?
***
Binali Bey siyasetçi olmuş..
--------
İktidarın yeni partneri Devlet Bey, önceki gün, idam cezasının getirilmesinde ısrarcı oldukları anlamına gelen bir çıkış yaptı..
İktidar partisini zamana oynamakla suçladı..
(...)
Gazeteciler Başbakan'a Devlet Bey'in talebini sormuşlar..
Demiş ki; Bizde bir laf var, 'Önce şapladığını boya' derler. Önce ortada bir iş var. Şu anda referandum süreci var. Referandum bir geçsin de sonra tekrar bir araya gelir, değerlendiririz.
***
Topu taca atmış..
Derim ki; Başbakan siyasetçi olmuş..
Mehmet Tezkan Milliyet
***
Sakın bize o lafı etmeyin
-----
... Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, 16 Nisan'da yapılacak referandumda niye "Evet" diyeceğini şöyle açıklamış: "Yargının bağımsızlığını/tarafsızlığını güçlendirdiği, hukuk devletini tahkim ettiği için Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine 'Evet' diyorum."
Hay Allah, ben bu cümleyi bir yerden hatırlıyorum...
Haa tamam...
Bize 12 Eylül 2010'da yapılan referandumda da aynı şey söylenmemiş miydi...
Hâkimler ve Savcılar Kurulu değişecekti... Yargı bağımsızlaşacaktı... Adalet gelecekti... İyi de o değişikliklerden sonra neler geldiğini hep birlikte gördük... Silivri mezalimi iyice arttı... Kumpaslar birbirini izledi... Hâkim Savcılar kurulları, mahkemeler FETÖ'cülerle doldu... İş 15 Temmuz darbesine kadar gitti...
O referandumla adaletin başına çökenler şimdi adalet karşısında...
Yani, 16 Nisan referandumunda, "Geçmişin referansı yarının teminatı" falan diyorsanız... Demeyin...
Ertuğrul Özkök Hürriyet