Nodüllerin iyi huylu ya da kötü huylu olup olmadığını ayırt edebilmek için seçilmiş nodüllerden biyopsi yapılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Çakır, biyopsinin kötü huylu nodüllerin yayılmasına neden olmadığını, aksine erken teşhis için elzem olduğunu ifade etti. Biyopsi sonucuna göre, tedavi yaklaşımı belirlenir.
Acıbadem Kent Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Çakır, Azerbaycan Endokrinologlar Cemiyeti'nin davetlisi olarak Bakü’de, 25 Mayıs Dünya Tiroid Günü'nde "Tiroid Nodülüne Yaklaşım" konulu bir sunum gerçekleştirdi. Sunum, 24-26 Mayıs 2024 tarihleri arasında düzenlenen 1. Azerbaycan Ulusal Endokrinoloji Kongresi kapsamında yapıldı.
Prof. Dr. Çakır, tiroid hastalıklarının dünya genelinde endokrinolojide en yaygın görülen problemlerden biri olduğuna dikkat çekti. Avrupa Tiroid Birliği'nin son kılavuzuna göre, erişkinlerde tiroid nodüllerinin görülme oranının yüzde 60 olduğunu belirtti. Konferansta, tiroid nodüllerinin kötü huylu olması, etraf dokulara bası yapması, tiroid hormon fazlalığına yol açması veya estetik sorunlar oluşturması durumunda tedavi edilmesi gerektiğini; diğer durumlarda ise düzenli ultrasonografik takiplerin yeterli olduğunu ifade etti.
Prof. Dr. Çakır, nodüllerin değerlendirilmesi için hastaların bir endokrinoloji uzmanı tarafından görülmesi gerektiğini vurguladı. Nodülün ultrasonografi ile değerlendirilmesinden sonra, uluslararası ve yerel kriterlere göre biyopsi yapılıp yapılmayacağına karar verildiğini açıkladı. Biyopsinin erken teşhis için önemli olduğunu ve bu sayede uygun tedavi yaklaşımının belirlenebileceğini belirtti.
Ayrıca, Prof. Dr. Çakır, tiroid hormon eksikliği veya fazlalığı yaşayan hastaların da ultrasonografi ile değerlendirilip takip edilmesi gerektiğini belirtti. Yıllardır ilacını kendi başına kullanan hastaların da güncel bilgiler ışığında tedavi edilmeleri için bir endokrinoloji uzmanına başvurmalarını önerdi.