Erdoğan’ın yurtdışına giden hekimleri hedef göstererek “Giderlerse gitsinler” sözleri büyük tepki uyandırmıştı. Bu sözlerin ardından Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS) kontenjanları da açıklandı. Geçen yıl 6 bin civarındaki kontenjanın bu yıl 12 bini geçtiği öğrenildi. En çarpıcı artış oranı ise, kontenjanı 137’den 761’e çıkarılan radyoloji bölümünde yaşandı.
Onu, kontenjanı 98’den 544’e yükselen nörolojiyle 101’den 450’ye çıkarılan kulak burun boğaz (KBB) hastalıkları takip etti. Uzmanlık kadroları yüzde yüz artsa da bazı üniversite hastanelerine hiç kadro açılmadı. Şehir hastanelerindeyse oldukça önemli kadrolar açıldı.
Türk Tabipler Birliği (TTB), kontenjan tablosunun yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle 25 Nisan’da Danıştay’a başvuru dilekçesi verdi.
Verilen dilekçede şu ifadeler yer aldı:
“Kuralsız ve çarpıcı biçimde kontenjanların artırılması, nitelikli bir uzmanlık eğitimi verilmesine engel olarak toplum sağlığına zarar verebilecek, kişilerin yaşam hakkını ihlal edecektir. Söz konusu hizmetin sağlık hizmeti olduğu ve bu hizmetin özelliği dolayısıyla vazgeçilmezliği ve ertelenemezliği gözetildiğinde davaya konu işlem, telafisi imkânsız zararları beraberinde getirecektir. Ayrıca üniversitelerin kurumsal ve bilimsel özerkliğini ortadan kaldıran bu işlem, araştırma faaliyetlerine ayrılan az zamanı da yok ederek bu faaliyetlerin tümüyle durmasına yol açacak, bağımsız üniversiteleri ve akademik ortamı geri dönüşsüz bir biçimde tahrip edecektir.”
''NİTELİKSİZLEŞME''
Kontenjanlara ilişkin değerlendirmelerini aktaran TTB Merkez Konseyi Üyesi Dr. Meltem Günbeyi, tıp ve tıpta uzmanlık eğitimlerinde uzun süredir yaşanan niteliksizleşmeye dikkat çekerek “Bizim TTB olarak savunduğumuz, hasta olmama üzerine kurguladığımız sağlık sistemini şu an iktidar tam tersine, hasta olma üzerine, fazla talep üretip ve bu talepten kar etmek üzerine bir sistem kurdu. Şehir hastanelerinin belli sayıda hastayı karşılaması gerek. Şirketlere bunun garantisini veriyor. Bunu karşılayacak yeterli bir hekim kitlesi yok. Kamuda, ellerinde hekim tutamıyorlar. Hekimler istifa ediyor. Özlük haklarımızda kayıplar olduğu için çok ciddi bir özele kaçış var. Bunun sonucunda uzman sayısını artırarak tampon yapmaya çalışıyorlar” diye konuştu.
''KRİZİN ÜSTÜNÜ ÖRTMEK İÇİN ATILMIŞ BİR ADIM''
AKP iktidarının ‘kuyruk dönemini bitirdik’ söylemlerinin tam tersine, hastanelerde ‘sanal kuyruklar’ oluştuğunu belirten Günbeyi, “İnsanlar aylarca ameliyat, muayene günü alamıyorlar. Biraz da bu tepkiyi azaltmak, sağlıkta yaşanan krizin üstünü örtmek için atılmış bir adım. Ancak umurlarında olan da halkın iyi bir sağlık hizmeti alması değil. Umurlarında olan sarmal kuyruklar oluşmaması, daha fazla sağlık talebi olması, daha fazla işlem yapılması ve böylece daha fazla gelir aktarımı olduğu için, daha fazla insanın daha ucuz iş gücüyle çalıştırılmasıdır” dedi.
LABARATUVARLAR EKSİK, AMELİYATLAR KISITLI...
Günbeyi, bunun sadece hekimleri değil, tüm toplumu ilgilendiren bir karar olduğunun altını çizerek “Tıp lisans eğitiminde yaşanılan şeyi uzmanlıkta da yaratmaya çalışıyorlar. Tıpta hasta odasında hoca hastayı anlatırken, odada 15 öğrenci olduğu için siz hastayı, hastalığı öğrenemiyorsunuz. Tıp eğitiminin vazgeçilmezi olan ‘hastaya dokunma’yı yapamıyorsunuz. Laboratuvarlar çok eksik. Benzerini tıpta uzmanlık eğitiminde yaşayacağız. Kısıtlı sayıda ameliyat yaparak, kısıtlı sayıda hasta takip ederek, gittikçe azalan eğitimci sayısıyla eğitim görecekler. Sağlık hizmetlerinde ciddi bir nitelik düşüşü yaşanacak. Toplumun bilmesi gereken aldıkları gerçek bir sağlık hizmeti değil” ifadelerini kullandı.