TFF'de hareketli günlen yaşanıyor. Milli Takım Teknik Direktörü Stefan Kuntz'un görevden alınması, yerine Vincenzo Montella'nın getirilmesi... Ve ortaya çıkan yabancı bir firmaya yaptırılan anket...
Milliyet gazetesinin usta yazarı Cemal Ersen, yaşananlarla ilgili çarpıcı ifadeler kullandı ve can alıcı soruları yöneltti.
Ersen'in yazısından öne çıkan bölümler şöyle:
- Yıllardır Futbol Federasyonu’nu takip ederim, bu kadar fazla “akıl hocasına” sahip TFF Başkanı görmedim. Çok seslilik iyidir ama, ekstrası karmaşa yaratır. Bu tip görevlerde liyakat ve ehliyet, “profesyonel çalışan” tanımlamasından önce gelir. İşi ve prensiplerini RİVA’yı ilk kez görenlerin öğrenmesi ise epey vakit alır.
Neyse; Büyükekşi hızlı hareket etti ve Vincenzo Montella’yı A Milli Takımı’nda görevlendirdi. Şaşırdık mı? Hayır. İtalyan hoca ile ilgili kararın çok önceden verildiğini ve alt yapısının hazır olduğunu biliyoruz. Ermenistan maçı ve Kuntz’un soyunma odası muhabbetleri, ayrılık gerekçesi olarak sunuldu.
- Kuntz iyi hocadır, kötüdür tartışmasına girmem. Ancak, Alman çalıştırıcının milli takımda yer alan bazı futbolcularla ilgili tespitleri asla göz ardı edilmemeliydi. Çünkü Kuntz, bizzat yaşadıklarından ve tanıklık ettiklerinden söz etti. Yani içerideki tehlikeden. “Sorun teknik direktörde” deyip faturayı kesmek, yarın daha vahim problemler yaşanmasının yolunu açabilir.
- TFF Başkanı Büyükekşi, olup bitenlerle ilgili takım kaptanı Hakan Çalhanoğlu ile konuştuğunu söyledi. Bu da yanlış. Çünkü Hakan olaylarda taraf, yani Kuntz’un şikâyet ettiği isimlerden biri. Elbette hocasını övecek cümleler kurmayacaktı. Dolayısıyla objektif bir kanaate varmak, sadece onu dinlemekle olamazdı. Kuntz gittikten sonra kötü alışkanlıklar sürerse, kim verecek hesabını?
- Gelelim Montella’ya... Kendisi ya iyi bir gözlemci ya da Türk Milli Takımın içindeki sıkıntıları yakından takip eden bir meraklı!
İmza töreninde kurduğu şu cümle şaşırttı beni; “Milli forma hediye değil, prestijdir.” Vay canına, demek ki ay-yıldızı angarya görenleri hemen fark etmiş Montella!
İtalyan teknik direktörün takımla tek antrenmana çıkmadan bunu nasıl ve ne zaman gözlemlediğini bilmiyorum. Ancak içeriden bazı bilgiler aldığı kesin. Kaynakları kaptan Hakan Çalhanoğlu ve milli takımlar sorumlusu Hamit Altıntop ise, aman derim. TFF Başkanı’nın Kuntz için söylediği gibi, o da yarın “kendi ayağına ateş etmek” durumunda kalırsa şaşırmam. Oysa en doğrusu, selefi Stephan Kuntz ile yarım saat oturup bir Türk kahvesi içmek ve gerçekleri öğrenmekti.
- Futbol Federasyonu, o anketi internet sitesine koyduğunda pek çok insan “Süper Lig’e play-off mu geliyor?” diye düşünmüştü. İlk tepkilerin ardından TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi, ankete futbolun paydaşları ile görüş alış-verişi dışında anlam yüklenmemesi gerektiğini söylemişti.
- Geldiğimiz noktada Büyükekşi bizzat ligin yayın gelirlerini artırmak için play-off uygulamasından söz etti. Her fikir tartışılır. Ancak anketin yaptırıldığı yabancı firmanın Hollanda ve Belçika liglerinin dizayn edilmesinde rol oynaması ilginç geldi bana.
- Niçin İtalya, Fransa, İspanya, Almanya veya İngiltere’yi örnek almıyoruz da Hollanda ve Belçika özelinde bir model arıyoruz? Yayın pastasını büyütmek için illaki maç sayısını artırmak mı gerekiyor? Büyükekşi’nin altını çizdiği gibi önceliğimiz hızla irtifa kaybeden Türk futbolunun marka değerini yükseltmek değil mi? Yerleşmiş bir futbol kültürü, üst düzey kalite ve uluslararası alanda başarıdır sınıf atlamanın ölçütü.
Anket ne der bilmiyorum. Ancak işin hamallığını çeken teknik direktör ve futbolcuların, play-off fikrine sıcak bakacaklarını sanmıyorum.
- Bu arada anket fikrinin kime ait olduğunu ve söz konusu firmaya hangi kanallar üzerinden ne kadar ücret ödendiğini de merak ediyorum doğrusu!