Tesis var uygulama yok
Ülkemi ve vatandaşlarımı tanıyamıyorum artık. 30 yıl önce memleketten çıkarken sanki zaman o an dondu kaldı. Sonra mı bir şey oldu, halkımın memleket, bayrak ve vatan sevgisi de yok oldu. Bir hastalık falan mı geçirdiler. Yurt dışında benim yaşımdaki tüm vatandaşlar bana telefon edip aynı soruyu soruyor.
Türkiye’de sekiz yıldır iktidar olan AKP’nin, yaptıkları için söylediği tek şey, yol yaptıkları. İyi de o yolları kullanan vatandaşların cebinde benzin alacak, köprülerden geçecek, özel yollara ödeyecek para var mı? Yok, siz de ben de biliyorum ki yok. İş alanları açtık diyor. Nerede açtılar bu iş alanlarını, dünya ekonomi uzmanlarının küçültün dedikleri kamu sektörü, yani devlet memurluğu. Açılan yeni fabrika yok. Gazoz, makarna ve sucuk fabrikalarımız var ya. Değil mi?
Uygar ülkeler ise ulaştırma ve nakliye için demiryolu taşımacılığına ağırlık veriyor. Tren, nakliyede büyük yer alıyor. Marşandiz trenlerinin ardındaki vagon sayısı 500-600, inanamadınız değil mi. Üşenmedim geçen gün saydım. Bu arada bizim iktidar, halkın kullanamayacağı ne varsa inşa ediyor. Yarasın ne diyelim!..
Neyse bu yakınmalar için kusura bakmayın. Gelelim güncel konularımıza. Japon depremi sırasında uzman olarak konuşan bilim adamları tüylerimi diken diken ediyor. Bakın aynı Japonlarınkine benzer bir uyarı sistemi kurmuş bizimkiler de büyük deprem sonrası. Ama diyor uzmanlar, bu uyarı sistemini bağlayacak yetkili bir sistem bulamıyoruz.
Yetkili sistemle kastettikleri ise şu; deprem geliyor deyince, gaz ve elektrik hatlarını kesecek, yardım kuruluşlarını alarma geçirecek bir karşıt sistem. Yani uyarıyı alıp da harekete geçecek, halkın güvenliğini gerçekleştirecek sistem, sözü edilen. Yangın çıkmasın diye, insanları elektrik çarpmasın diye, etrafı seller sular basmasın diye. Bu uyarı sekiz yıldır varmış ama dediğim gibi karşıt sistem yokmuş.
Sevgili okurlarım, burada önemli bir nokta ortaya çıkıyor. Uygarlık. Uygarlık başka bir şey. Yani elinizde en modern cihaz ve aygıtlar olabilir ama bu aygıtların doğru kullanılmasını sağlayacak kültürünüz yoksa kimse size uygar diyemez. Örneğin Başbakan ve AKP’lilerin kankası Arap dünyasında para bol olduğu için, her şeyin en son modeline sahipler. Ama Başbakan’ın Arap kardeşleri bu kadar para ve zenginliğe rağmen uygar dünya insanı sayılmıyorlar.
İşte imrendiğiniz Atatürk Türkiye’sini nasıl Batı uygarlığından söküp alıp yerleştirmek istedikleri kültür bu. Neden bizim Arapların kardeşi olan Ampul takımından hiçbiri Kahire, Bağdat veya Cidde Üniversitesi’ne çocuklarını yollamıyor da Amerikalarda okusun diye para döküyorlar. Sizleri yani yönettikleri halkı, işte bu kültüre götürüp ne kadar uygarlıktan uzaklaştırırlarsa bizleri, o kadar kolay gütmeyi hesaplıyorlar.
Bugün Türkiye Cumhuriyeti savcılarına ihbar ediyorum. Bundan tam tamına 40 yıl kadar önce öldürülen bir kişi ve cinayetin açıkça zanlıları belliyken kimse bu kişiler hakkında neden takibat yapmaz anlamak mümkün değil. Son günlerde Cengiz Çandar, namus ve dürüstlük üzerine yazılar yazabiliyor. O zaman kalksın da bir savcıya, Mustafa Kuseyri’nin nasıl öldürüldüğünü veya öldüğünü bir açıklasın da anlayalım.
Hasan Cemal yazdığı kitabı, “Kimse kızmasın kendimi yazdım” da bu cinayeti anlatıyor. O yıllarda bu cinayet milliyetçi ve ülkücü gençlerin üzerine yıkılmıştı. Ve hatta bu amaçla bir de heykel diktiler.
Şimdi herkesin geçmişini didik didik eden savcılar ne hikmetse bu cinayetleri ve katilleri duymak istemiyorlar. Ama duyun işte, size ihbar ediyorum. Bu cinayeti kimin işlediğini ve zanlılarını bulmak sanırım teorik olarak hazırlanan darbe senaryolarından daha önemli değil mi. İşte siz cinayet ve işte size zanlılar. Hodri meydan.