İktidarının 20.yılında ''''kadını erkek, erkeği kadın'''' yapma dışında tüm yetkileri eline alan Erdoğan; Meclis gurup konuşmasında ''''Bakıyorsunuz, sözde siyasi parti genel başkanı olarak çıkıp konuşanlara, durmadan hep iftira. Neymiş, millet açmış. Bundan bahsediyorlar. Aç olarak dolaşanları, buyurun siz de doyuruverin'''' dedi. Ekonomide uçtuk, kaçtık nutuklarıyla fakirleşen halkın açız çığlıklarına kulak kapayıp, dile getiren muhalefeti iftirayla suçladı.
Gerçek şu ki bugün makro verilere göre Türk ekonomisi 2002 yılı mesabesinde. Meral Akşener de ''''kalkın o koltuklardan devredin iktidarı herkesi doyuralım'''' dedi. Neyse ki toplumun yoksullaştığını görmezden gelmenin, görse de inkarın faydasız olduğu mevsime ramak kaldı. Hasar ve zararı devasa boyutlara varan, yok etmeye geldiği yolsuzlukların yoksullaştırdığı toplumun en zayıf kesimlerinin desteklediği iktidarın gidişi de açız haykırışları duyulmayan, aklıyla alay edilenlerin reyleriyle olacak. Ancak demokratik hukuk devletini ihya zaman alacak.
***
Düşünsenize; yıllardır asker-yargı vesayetini yok etmekle övünen 20 yıllık iktidar, ''''bir kamera bir tripod''''un vesayetinde, hatta esaretinde. Her biri iktidar devirecek skandal devasa yolsuzluk, usulsüzlükle onlarca ağır suç iddia ve ithamına karşı gıkını çıkaramıyor. ''''Bir şey görmedim, duymadım, bilmiyorum, konuşmam” ifadelerinin toplamı olan Omerta, adlı mafya yasası bizde tersine işliyor. ''''Mafya'''' konuşuyor, yer, mekan, zaman, fail bildirimli suç ihbarları yapıyor. Devleti yönetenlerle, suç takip ve tahkikiyle yetkili kamu görevlileri susuyor. Konuşmayı deneyen, hak edilmemiş şöhret ve para sahibi yandaş dolma kalemlerden birkaçı da efelenmelerini takip eden 3-5 saat içerisinde çöp oluyor.
***
Tersine dünyada siyasetteki kirlenmişlik, değerlerin içini boşaltsa da modern dünyada hala, demokrasinin üç unsuru vardır. Hukuk devleti, güçlü sivil toplum ve özgür medya. Bir hukuk devletinde sivil toplum ve medya, ihbarcının kimliği ve kişiliğini değil, ihbarın içeriğini önemser. Yargıda mer''i mevzuata göre gereğini yapar. Onlarca, örgütlü organize suç ihbarını görmeyip, dün beraber oldukları öncekiler gibi ihbarcıyı itibarsızlaştırma gayretleri de nafile bir çaba. Yolsuzluğun neden olduğu yoksulluk toplumun geniş bir kesimini zorladığından, insanlar slogancı siyasetin resmi açıklamalarına da inanmıyor.
Halkımız sanki artık olup biteni reddeden iktidarı zihninde sorgulamaya başlıyor. O yüzden videolar milyonlarca kez izleniyor, merakla bekleniyor. Adalet talebi eskiden beri yetersiz bakiye olan ahali, haklı olarak C.Savcılarının harekete geçmesini bekliyor. Ancak ham hamasetli nutuklara aldanıp destekledikleri 2017 anayasa değişikliğiyle yargının bağımsızlığını tümden yitirdiğini bilmiyor ya da unutuyor, savcılardan kahramanlık bekliyor. Hasbelkader çıkanın da (ör; Viranşehir C.Savcısı) ardında duramıyor.
Bir ülkenin hukuk devleti olmasının teminatı “bağımsız yargı”, bunun olmazsa olmazı da Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun bağımsızlığıdır. Anayasa’daki “mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı” esaslarına göre kurulacağı ve çalışacağı amir hükmünü işletecek olan HSK bağımsız olmazsa diğer bütün hükümler çöp olur. Sonucunda bugün yaşadığımız gibi Omerta yasasına rağmen mafya konuşur, meşru yasaları uygulamakla görevli yargı susar. Elbette ki yargıda büyük çoğunluk bu durumdan rahatsız ama bu sistemin vaz''ettiği halin icabı çaresizdir.
***
Ortaya dökülen onca pisliğin temizlenmesi elbette ki yargı eliyle olmalıdır. Lakin mevcut sistemde bu imkansız olmasa da çok zordur. Toplumun ''''siyasette ahlak, yönetimde adalet'''' talebini yükseltmesi gerekir. Elinden hiçbir şey gelmiyorsa bile hiç değilse dönen dolaplarla, yolsuzlukları en yakınından başlayarak anlatıp, duymayana duyurmakla işe başlayabilir. Yolsuzluğa, usulsüzlüğe tepkinin yaygınlaşması muhalefeti cesaretlendirir, yargının harekete geçmesini kolaylaştırır.