Terörün asıl karargahı nerede?..
Cumhurbaşkanından Genelkurmay''a, İçişleri''nden Millî Savunma''ya kadar devletin bütün yetkilileri ve kurumları ısrarla teröre büyük darbe vurulduğunu, PKK''nın tükendiğini, yurt içindeki terörist sayısının 150''nin altına düştüğüne dikkat çekiyor...
Gazetelere sürekli Amanoslar''dan Hakkari''ye, Kuzey Irak''tan Suriye sınırına kadar PKK''ya yönelik operasyonlarda alınan sonuçlar yansıyor...
Bazen 9, bazen 15, bazen daha fazla teröristin etkisiz hale getirildiğini, yüzlerce silah ve mühimmat ele geçirildiğini ve hücrelerin, sığınakların dağıtıldığını anlatan haberler giderek artıyor...
Bölücü, gerici terörün, taciz ateşlerinden intihar eylemlerine kadar yükseldiği dönemler geride kalmışken, PKK-IŞİD-El Kaide ve benzerlerinin son yıllarda eylem açısından güçlük çektiğinin işaretleri de görülüyor...
Evet; Trakya''dan Karadeniz''e, Doğudan Akdeniz Bölgesi''ne kadar bir dönem tüm Türkiye''yi tehdit eden bölücü, gerici terörün etkisiz hale getirilmesi elbette ki ülkenin yararına ama, sinsi çelişkiler de büyüyor...
Çünkü terörle mücadelede önemli sonuçlar alındığı açıklanırken, ürkütücü bir çarpıklık Türkiye üzerindeki dış tehdidi büyütüyor ve akıllara şu soru geliyor;
"Devlet terörle mücadele ederken, şiddeti kışkırtanların sinsi tehdidi neye işaret ediyor? Sınırlarda hangi devlet, hangi hesabın peşinde?.."
TÜRKİYE KİMİNLE SAVAŞIYOR?..
Türkiye sadece Abdullah Öcalan yönetimindeki Apocular''ın Suriye''nin Bekaa Vadisi''nde kamp kurarak 1984''ten itibaren terörü doğu kentlerinde dayatmasının acısını yaşamadı...
Şiddet aynı zamanda Suriye''nin yanı sıra, Kürt devleti çabalarının hiçbir zaman bitmediği Kuzey Irak sınırında da ürkütücü bir tehdit olarak varlığını sürdürdü...
İşte bu iki ülkeden 1984''ten bu yana, bölücü, dinci terörün militan, silah ve mühimmat ihraç ederek yol açtığı kaosun emperyalist gerekçeleri de var...
Yani, operasyonlarda binlerce şehit verilirken ve devlet milyarlarca liralık zarara uğrarken, terör sadece kendi örgütlenmesi, iradesi ve gücüyle değil, emperyalizmin Türkiye''yi her zaman kaosta tutma stratejisinden de güç almaya devam ediyor...
Velhasıl emperyalist güçler yeraltı kaynaklarını paylaşmak için Irak, Libya ve son olarak Suriye''de iç savaşı kışkırtırken, Orta Doğu-Avrupa hattında çok stratejik bir noktada bulunan Türkiye''yi de karıştırmaktan geri durmuyor...
1980''lerde, devletin askerî ve siyasi yetkililerinin "bir avuç şaki" diye tanımladığı bir PKK yok artık ortada...
Bir zamanlar 40 binden fazla teröristle ülkeyi kan gölüne çevirmeye çalışan PKK''nın son yıllarda ürkütücü boyutta silaha, mühimmata kavuşması yetmemiş olacak ki, son dönemde helikopter ve tank gibi araçlarla birlikte ABD''nin gözetiminde militanlarını eğittiği iddiası da gazete manşetlerine düşmeye devam ediyor...
Evet; terörle mücadele sürerken, dış tehdidin büyüdüğünü gösteren çelişki de işte burada ortaya çıkıyor...
ERDOĞAN, AMERİKA, PERVASIZLIK...
Önceki günkü gazetelerde Kuzey Irak''taki "Pençe-Kilit" operasyonu sahasında 6 PKK''lının etkisiz hale getirildiği haberinin hemen yanında, şiddeti körüklemeye çalışanların Türkiye üzerindeki tehdidinin tehlikeli işareti de vardı...
İşte "terörle mücadele devam ederken, dış düşmanlar durmuyor" dedirten o haberde şöyle yazıyordu;
"ABD''nin PKK/PYD''ye desteği artarak devam ediyor. Teröristlere silah taşıyan 80 TIR Suriye''nin Kamışlı bölgesinde görüntülendi. Silah, mühimmat, araç gereç taşıyan TIR''lar Suriye''nin kuzeydoğusuna giriş yaptı. ABD son 8 ayda Suriye''ye 1250 TIR silah gönderdi."
Evet; siyaset-rantiye-medya laçkalığının devleti-milleti-ekonomiyi kemirdiği bir dönemde, "bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu" deyimi sadece günlük yaşamdan yansıyan çarpıklıkları anlatmıyor, terörle mücadeledeki iç ve dış çelişkilere de dikkat çekiyor...
ABD yönetimi belli ki AKP lideri Erdoğan''ın "Suriye''de terörü en çok ABD destekliyor" şeklindeki sert tepkilerini de pek umursamıyor...
O zaman sormak lazım; böylesi bir uluslararası aymazlık, ihanet ve çelişki içerisinde terörle mücadele biter mi?..
Bir başka önemli soru daha öne çıkıyor;
"Terörün ana karargahı Irak''ta mı, Suriye''de mi, Avrupa''da mı, Washington''da mı besleniyor?.."
Bu soruların ortadan kalktığı bir süreç gelişmezse; belli ki Türkiye sadece içerideki düşmanlarla değil, dışarıdakilerle de epey mücadele etmek zorunda kalacak...