Terör örgütü PKK’yı meşrulaştıran kim?
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 26.11.2014’te MÜSİAD fuarındaki konuşmasında şunları söyledi:
“DEAŞ (IŞİD) terörüne son derece haklı biçimde karşı çıkanlar, PKK terörüne sempatiyle bakıyorlar. DEAŞ’a saldıranlar ki saldırmanız lazım, peki PKK’yı meşrulaştırmak için bu gayretiniz niye? Şu anda Avrupa ülkelerinde bu gayretleri görüyoruz, bu çalışmaları görüyoruz.” (Milliyet, 26.11.2014).
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, PKK’yı meşrulaştırma çalışmalarından dolayı Avrupa ülkelerini eleştirdiğini görünce siz de şaşırdınız mı?
Öyle ya! PKK’nın lideri kim? Abdullah Öcalan.
PKK ile görüşmeler yapan kim?
Bu sorunun cevabını Erdoğan’ın kendisi versin. Afganistan’dan dönüş uçağında, Öcalan’ın konumundan bahsederken gazetecilere şöyle diyor: “İstihbarat Müsteşarımız gidiyor, zaten kendisiyle görüşülmesi gereken konuları görüşüyorlar.” (Hürriyet, 19 Ekim 2014).
Demek ki PKK ile kim görüşüyormuş? MİT Müsteşarı.
MİT Müsteşarı nereye bağlı? Başbakanlığa.
Peki, Başbakanlığa bağlı MİT’in, Erdoğan’ın başbakanlığı döneminden itibaren PKK’nın lideri ile görüşmeler yapması ne anlama geliyor? PKK’yı meşrulaştırmak anlamına gelip gelmediğine okuyucular karar versin?
Sorulara devam edelim:
PYD nedir? Bu sorunun cevabını da yine aynı uçakta Erdoğan’ın kendisinden alalım: “PYD şu anda bizim için PKK ile eştir, o da bir terör örgütüdür.” (Hürriyet, 19 Ekim 2014).
Demek ki PYD ne imiş? PKK ile eş bir terör örgütü.
Peki, PKK ile eş olan Suriye’deki bu terör örgütüne silah ve asker yardımı götürmek üzere Barzani peşmergeleri Türkiye topraklarından kimin izniyle geçti? Hükümetin izniyle.
PKK’ya eş terör örgütü PYD’ye, PKK sempatizanlarının zafer işaretleri ve “Biji Obama!” nidaları arasında peşmergenin silah götürmesine izin vermenin, PKK’yı meşrulaştırmak anlamına gelip gelmediğine yine okuyucular karar versin.
Evet yıllardan beri, en az Oslo görüşmelerinden beri Başbakanlık ve MİT yetkilileri PKK liderleriyle ve Öcalan ile görüşüyorlar. Bu görüşmeler hükümetin bilgisi ve görevlendirmesi ile oluyor. Yine istihbarat görevlileri Öcalan’ın mektubunun Kandil’deki PKK liderlerine götürülmesi için aracılık ediyor. PKK’nın siyasi temsilcisi gibi hareket eden, konuşmalarında Öcalan’dan lider gibi söz eden HDP milletvekilleriyle bakanlar görüşüyor ve bu görüşmeler hem Öcalan’a, hem Kandil’e aynı partinin milletvekilleri tarafından iletiliyor. Daha fazlasını saymaya gerek var mı? Bunların hepsi de kamuoyunun gözü önünde oluyor. Her akşam ulusal televizyonlardan bunları bütün millet seyrediyor. Bütün bu gitmeler gelmeler, bu görüşmeler ne anlama geliyor? Rastgele insanların görüşmelerinden bahsetmiyoruz. Resmî kimlikleri olan bakanlardan, istihbarat görevlilerinden bahsediyoruz. Bu yüksek dereceli resmî şahsiyetlerin PKK liderleriyle görüşmeleri, PKK’yı meşrulaştırmak ve hatta resmîleştirmek anlamına gelmiyorsa ne anlama geliyor?
Otuz yıldır ülkeyi kan deryasına çeviren, binlerce insanı katleden, ülkedeki silah ve uyuşturucu kaçakçılığının baş sorumlusu olan, tüccar ve esnafı haraca kesen, son zamanlarda sokaklarda kimlik muayenesi yapan terör örgütü PKK’yı meşrulaştırmak elbette... (Boşluğa konacak uygun kelimeyi okuyucular bulsun. Veya en iyisi PKK’yı meşrulaştırma gayretleri dolayısıyla Avrupa’yı eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan bulsun.)