Ankara'daki saldırıyı gerçekleştiren teröristin, Balıkesir Üniversitesi Turizm Otelcilik 2. sınıf öğrencisi Seher Çağla Demir olduğunun belirlenmesi, gözleri üniversitelerdeki terör oluşumlarına çevirdi.
Terör Kıskacında Üniversiteler kitabının yazarı Gazeteci Batuhan Çolak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Üniversitelerde terör örgütleriyle ilişkili öğrencilerin emniyet tarafından tespit edilmesi ve savcılığa bildirilmesi gerektiğini söyledi. Çolak, gerekli işlemler yapılmadığı için bu yapıların üniversitelerde rahat şekilde örgütlendiğinin altını çizdi.
GENÇLER TERÖR ÖRGÜTLERİNİN KISKACINDA
"Terör Kıskacında Üniversiteler" kitabını kaleme alan araştırmacı yazar Batuhan Çolak da üniversitelerde öğrencilerinin terör örgütleri için her zaman sürükleyici rol oynadığını belirtti.
Üniversite gençliğinin terör örgütlerinde yönetici olabilme, eylem yapabilme, yönetme ve yönlendirme potansiyelleri bulunduğunu ifade eden Çolak, bu nedenle gençlerin terör örgütlerinin kıskacında olduğunu dile getirdi.
Gençlerin siyasi anlamda dünya görüşleri tam oturmadığı için kandırılma potansiyellerinin yüksek olduğunu bildiren Çolak, ailesinden uzak ya da sosyalleşememiş kişilerin, hemşehricilik, sosyal topluluklar ve dernekler üzerinden terör örgütlerinin yanına çekildiğine işaret etti.
Sürecin bir anda tamamlanmadığına dikkati çeken Çolak, öğrencilerin önce dergi, broşür ve gazete dağıtmak gibi masumane eylemler yaptığını daha sonra örgüt propagandasına başladığını ve en sonunda da örgütün militanı haline dönüştürüldüğünü anlattı.
REKTÖRLER YÖNLENDİRİLMELİ
KCK'nın 2005'te ilan edildiğini ve alt yapılanmasında üniversitelerin etkin şekilde konumlandırıldığını söyleyen Çolak, bu tarihten sonra özellikle büyükşehirlerdeki üniversitelerde oluşturulan yapıların örgüte çok fazla insanı dahil ettiğinin altını çizdi.
Çolak, bazı siyasi yapılar üzerinden de terör örgütlerinin meşrulaştırıldığını dile getirerek, üniversiteler içindeki yapılanmaların incelenmesi gerektiğini vurguladı. YÖK’ün bu konuda çalışma yapmadığını savunan Çolak, terör konusunda soruşturmalar açılması ve rektörlerin yönlendirilmesi gerektiğini kaydetti.
Bu işi yürüten devlet kurumlarının, görevlerini yerine getirmesi gerektiğine işaret eden Çolak, "PKK kuruluş itibarıyla üniversiteli bir örgüt. Yani üniversitelerden gelen bir örgüt. Aslında üniversitelere bu kadar yoğun ilgi göstermelerinin nedeni kuruluşların da gizli. Öcalan’ın da ilk faaliyetleri üniversitelerde olmuştur. Bu yüzden üniversiteli bir örgüt yeniden üniversiteleri ele geçirmeye çalışıyor" diye konuştu.
Üniversitelerde terör örgütleriyle ilişkili öğrencilerin emniyet tarafından tespit edilmesi ve savcılığa bildirilmesi gerektiğini anlatan Çolak, gerekli işlemler yapılmadığı için bu yapıların üniversitelerde rahat şekilde örgütlendiğinin altını çizdi. Çolak, üniversite yönetimlerinin bu öğrencilerin tespitinde daha aktif olması, YÖK’ün de bu konuda faaliyet yürüten rektörlükleri teşvik etmesi gerektiğini ifade etti.
ÜNİVERSİTE SINAVLARININ İNCELENMESİ GEREKİYOR
Üniversite yönetimlerinin öğrencilerle yakından ilgilenmesi gerektiğinin altını çizen Çolak, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Öğrenciler, terör örgütüyle ilişkili öğrencileri şikayet etse de bazen üniversite yönetimleri bir şey yapmıyor. Burada irade boşluğu var. Hukuki olarak her şey yazılmış, çizilmiş ama arka planında irade oluşmadığı için ne yazık ki harekete geçilmiyor. Bu biraz da düşünce özgürlüğü ve üniversite özerkliği bağlamında görülüyor. Ama terörün olduğu yerde özgürlükten söz edilemez. Örgütler sadece üniversitede okuyan öğrencilerle ilgilenmiyor, bizatihi üniversiteye öğrenci yerleştiriyor. 2013’te Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da, KCK’nın üniversitelere adam yetiştirmek için heyet oluşturduğuna ilişkin soruşturma vardı, gözaltına almalar oldu. Yasa dışı yollarla üniversitelere adam soktular. Başkalarının yerine sınavlara girildi ve teknoloji kullanılarak terör örgütü üyeleri üniversitelere sokuldu. Özellikle büyük üniversitelere girdiler. Hala yerleşiyorlar. Bu açıdan Doğu ve Güneydoğu’daki üniversite sınavlarının da incelenmesi gerekiyor."
TERÖR ÖRGÜTLERİNİN İLGİ ALANINA GİRİYORLAR
Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erken İbiş ise terör örgütlerinin çoğunlukla gençleri eylemci olarak kullanmaya çalıştığını belirterek, üniversite ve öğrencilerin bu nedenle terör örgütlerinin ilgi alanına girdiğini söyledi.
Terör örgütleri tarafından maddi yetersizlik veya kişilik gelişim süreçleri gibi konuların gençlere ulaşmada araç olarak kullanıldığının altını çizen İbiş, "Tıpkı sigara, içki ve uyuşturucuya alışma süreçleri gibi kendini ispatlama, bir gruba dahil olma, önemsenme, rol verilme gibi yaklaşımlar bu süreçlerde önem kazanıyor" diye konuştu.
Bu tür terör oluşumlarının öğrencileri kıskacına almaması için özellikle danışman hocalara büyük rol düştüğüne işaret eden İbiş, öğrencilerin maddi konularda suistimale uğramalarının önlenmesi gerektiğinin altını çizdi.
Öğrencilere burs, barınma, yemek gibi destekler verilmesinin önemli olduğunu belirten İbiş, ayrıca rol model olan hocaların öğrencilerle yakından ilgilenmesi gerektiğini söyledi.
Üniversite öğrencilerinin çok büyük çoğunluğunun terör gruplarının etkisinde olmadığına dikkati çeken İbiş, öğrencilerin sağduyulu, yurtsever, demokrat, çağdaş nitelikli ve cumhuriyet kazanımları yönünde bilinçli olduğuna ifade etti.
Üniversitelerde şiddetsiz, nefretsiz, hakaretsiz, iftirasız fikir ve ifade özgürlüğünün esas olması gerektiğini dile getiren İbiş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Üniversitelerde ifadeler ve eylemler terörü teşvik edici, terörü destekleyici ya da ülkenin bütünlüğünü tehdit edici, Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığını tehlikeye düşürecek nitelik ve içerikte olmamalıdır. Üniversitede terör propagandası yapıldığının görülmesi halinde üniversite yönetimleri tarafından öncelikle uyarı, bilgilendirme yani diyalog yolu ile ikna, başarılamadığı takdirde gerekli yasal işlemler yapılmalıdır. Öğrencileri kazanmak, örgütlerin elinden kurtarmak önemli. Bu nedenle hemen cezaya da gitmemek lazım. Hatalarını fark etmeleri için şans vermek önemli. Bu konuda öğrencilerin çoğunluğu kullanılıyor, öğrenciler bilinçli şekilde terör tarafı olmadıkları halde bazı etkilenmelerle ve bazı odakların yönlendirmeleriyle bu süreçlere dahil olabiliyor. Önemli olan bu öğrencilerin, bu gençlerin öncelikle terör kıskacından kurtarılabilmesidir."
PROF. DR. BATTAL: "ÜNİVERSİTE YÖNETİMLERİ ÖĞRENCİLERLE İLGİLENMELİ"
YÖK'te ocak ayında gerçekleştirilen "Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri Rektörler Toplantısı"na katılan Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Peyami Battal da birçok üniversitede terör örgütü mensuplarının faaliyet sürdürdüğünü, bu kişilerin öğrencilerle sadece okul içinde değil dışında da iletişime girdiğini belirtti.
Örgüt elemanlarının gençlerle ideolojiyi, ırkçılığı, uyuşturucuyu ve sosyal ilişkileri kullanarak bağlantıya geçtiğini ifade eden Battal, üniversite öğrencilerini bu örgütlerden korumak için çalıştıklarına işaret etti. Ailesinden ayrılarak üniversiteye gelen öğrencilerin, belki de ilk kez yalnız kaldığına dikkati çeken Battal, şunları kaydetti:
"Bu nedenle üniversite ve fakülte yöneticileri ve akademisyenlerin el birliğiyle bu öğrencilerle yakından ilgilenmesi, sorunlarının çözümü için çalışması gerekiyor. Öğrenciler özellikle ilk yıllarında birçok sorunla baş başa kalabiliyorlar, siz bunların sorunlarıyla ilgilenmezseniz, üniversitelere sızmış örgüt mensupları bu öğrencileri kıskaçlarına almaya çalışıyor. Birçok üniversitede bizatihi örgütler tarafından kontrol edilen mutlaka 30-40 öğrenci var. Bunlara parasal destek veriyor, yakın temasta bulunuyorlar. Bu 30-40 öğrenicinin hinterlandının genişlemesiyle tehlike başlıyor. Bu örgüt üyelerinin masum öğrencilere yaklaşmaması için onlarla birebir ilgilenmek çok önemli. Biz de üniversitemizde bunu yapmaya çalıyoruz. Gerekirse öğrencinin kitap masrafını, yurt masrafını karşılayarak onların başkalarına ihtiyaç duymalarının önünü kesiyoruz."