Terör konusunda yalanlar yanlışlar ve durum tespiti
CHP’nin terör sorununu çözme konusundaki yöntem arayışları vesilesiyle bu konudaki yalan ve yanlışların tekrar ortaya konulması ve yeni bir durum tespiti gerekmektedir.
1. Terör konusundaki birinci yalan 30 yıldır terörün bitirilemediği yalanıdır. Bilerek veya bilmeyerek bu yalan durmadan tekrarlanmaktadır. Genelkurmay Basın-Yayın, Halkla İlişkiler ve Tanıtım Dairesi Başkanı Kurmay Albay Fahir Altan’ın 01 Haziran 2000 yılındaki açıklamasına göre 1994 yılında 3300 olan terör olayı sayısı 2000 yılının ilk beş ayında 18’e indirilmiştir. 1994 yılında teröristlerin % 65’i yurt içinde iken bu oran 1999 yılında % 26’ya ve 2000 yılının ilk beş ayında % 11’e indirilmiştir. Bu rakamlar, 2000 yılına gelindiğinde terörün neredeyse yok olma derecesine geldiğini açıkça göstermektedir.
2000-2010 yılları arasındaki şehit sayıları daha da çarpıcıdır. 2000 yılındaki 22 şehit sayısı, 2002 yılında 6’ya kadar düşmüştür. Ancak sayı 2003’ten itibaren tekrar artmaya başlamış ve 2009’da 135’e, 2010’un ilk altı ayında 134’e yükselmiştir.
Bu sayı ve oranlar, AKP iktidarından önce terörün bitme noktasına geldiğini, AKP iktidarında ise sürekli arttığını açıkça göstermektedir. Her şey yalan söyleyebilir; ancak matematik yalan söylemez.
2. Terör olaylarını başlatan ve devam ettiren PKK’nın, onun silahlı ve silahsız uzantılarının belli bir amacı vardır. Nihai amaç büyük Kürdistan’ı kurmaktır. Ara merhaleler bölgesel özerklik, federasyon ve bağımsızlıktır. Kürtçenin önce öğretim dili, sonra resmî dil hâline getirilmesi de ara merhalelerdendir. Bölgesel özerklik ve federasyon aşamalarında Türkiye’nin bir Türk-Kürt devleti olduğunun tescil edilmesi talebi de vardır. Belki beş yıl önceye kadar bu hedeflerin mevcudiyetini kabul etmek zordu. Hatta terörün hedeflerinden bahsedenler paranoyak olmakla suçlanıyordu. Fakat artık hiçbir şey saklanmıyor. PKK ve onların uzantıları çeşitli konuşma ve kararlarında hedeflerini açık açık belirtiyorlar. Terörün spor olsun diye yapılmadığını, Türkiye’den toprak koparmak istediğini artık sağır sultan bile duymuştur.
3. Merkez medya ve yandaş medya denilen basın yayın organları Türk halkının millî hassasiyetlerini yansıtmamaktadır. Terörün yukarıda sayılan amaçlarına Türk halkının büyük çoğunluğu karşıdır. Bu toprakların yüz binlerce şehit kanıyla sulanarak vatan olduğunun bilincindedir. Gerekirse yine kanını döker ve vatanın bölünmesine izin vermez. Durum böyle olduğu hâlde medya tamamen farklı telden çalmakta; Türk halkının büyük çoğunluğunun düşünce ve duygularını yansıtmamaktadır. Tartışma programlarına çağrılan “âkil adamlar”da büyük çoğunlukla, halkın hassasiyetlerine uzak kimselerdir.
4. Türkiye Cumhuriyeti, üniter bir Türk Devleti olarak kurulmuştur. Devleti kuranlar aynı zamanda CHP kurucularıdır. CHP, kurucularına ve kuruluş felsefesine ihanet edemez. Ederse, kendisine oy veren çekirdek kadroyu kaybeder.
5. AKP yöneticileri de ülkeyi hangi noktaya kadar değiştirebileceklerini iyi hesap etmelidirler. Türkiye’nin bütünlüğü konusunda hassas olan AKP seçmeni, yanlış ve tehlikeli adımları asla affetmez. Habur açılımında bu durum açıkça görülmüştür. Yeni güvenlik politikaları da seçmen kitlesinin hassasiyetinin bir sonucudur.
6. MHP, terörün hedefleri konusunda hassasiyetini korumaya devam etmektedir. Ancak şiddetle eleştirdiği “teröristle müzakere” olgusuna rağmen zaman zaman müzakerecilerin değirmenine su taşımaktadır. Mücadelede kürsü nutuklarıyla yetinilmesi de MHP’nin tesirini azaltmaktadır.
7. BDP hakkında hiçbir şey söylemeye gerek yoktur.