Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

Terör gaflet kaldırmaz!

PKK ve ona destek verenler Türkiye Cumhuriyeti'nin düşmanlarıdır. Düşmandan ya da hainden merhamet dilenmez. Aksine düşmandan her türlü pusu, kahpelik, kalleşlik, hainlik ve alçaklık beklenir. PKK da bir hain örgüt olarak bu tür kalleşlikleri harfiyen uyguluyor.

Düşmandan daha uyanık, ferasetli, basiretli ve öngörülü olunmadığı takdirde bunun bedeli ağır biçimde ödenmek zorunda kalınır. PKK'nın pusu ve saldırılarında bu kadar şehit verilmesinin nedeni PKK'nın kalleşçe kurduğu düzenek ve organizasyon konusunda her makamda ve her yetkili yerde bulunanların gösterdikleri zaaftır.

Bakınız Genelkurmay Dağlıca saldırısıyla ilgili yaptığı açıklamada ne diyor: "Dağlıca-Yüksekova yolunun ulaşıma açılması maksadıyla yürütülen operasyonda üç adet El Yapımı Patlayıcı bulunarak imha edilmiştir. Yola döşenen diğer El Yapımı Patlayıcıların patlatılması ile Kahraman silah arkadaşlarımızdan şehit ve yaralananlar olmuştur."

Bu açıklamanın açıklaması şudur: Dağlıca-Yüksekova arasında üç adeti bulunarak imha edilen ancak iki veya daha fazlası tespit edilemeden teröristler tarafından patlatılan el yapımı patlayıcıları PKK yollara döşemiş, tonlarca patlayıcıyı buraya kadar taşımış. Kimsenin ruhu duymamış. PKK yollara patlayıcıları tuzaklarken kimsenin haberi olmamış.

Yollara onlarca düzenekler kurulmuş ve yol kapatılmış. Örgüt bu eylemler için belki de onlarca insan kullanmış. Bunu kimse fark etmemiş ve bütün bu yaşananlardan istihbaratın dahi haberi olmamış. Sonra da yolu açmak için askerin gelmesi beklenmiş ve pusuya yatmış kalleş katiller patlayıcıları patlatmıştır.

İşin diğer boyutları da şöyledir: MİT yetkilisi Oslo'da PKK'lılara "biliyoruz. Metropolleri de...patlayıcılarla doldurdunuz" diyor. Başbakan Davutoğlu; PKK'nın "Son iki yıl içinde Türkiye'de kendi yıkıcı yıpratıcı saldırılarını artırabilmek için ciddi bir yığınak yaptığını" söylüyor. Zamanın Başbakan Yardımcısı Arınç, PKK çözüm sürecini "yeniden güçlenmek, silahlanmak, serhildan için fırsat kollamak, devrimci halk ayaklanması için uygun ortamı bulmak amacıyla sinsi bir biçimde kullandı" diyor.

Son olarak da Cumhurbaşkanı Erdoğan; "Çözüm Süreci'ni bunlar...silah stoklama süreci olarak değerlendirdiler. Çok ciddi bir silah stoklaması yaptılar" dedi.

Bunlar olurken siz ne yaptınız? Diye sorarlar!

Cumhurbaşkanı Erdoğan çözüm süreci uğruna "baldıran zehri" içeceğini, sürecin altına gövdesine koyacağını ve siyasi hayatını bile riske atabileceğini söylemiştir. Cumhurbaşkanı bunları söylerken PKK ise bu süreçte silah stokluyor, korucu katlediyor ve dağa çocuk kaçırıyordu. Bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söylüyor: "Hala biliyorsunuz kaçırılmış olan yüzlerce, binlerce çocuk var".

Sormak lazım bu çözüm süreci mi yoksa serbestçe dağa çocuk kaçırma süreci midir?

Süreçte olanları fark edemeyenler ya da fark edip de gereğini yapmayanlar acı bir bedel ödemek zorunda kalmaktadır. İktidar yetkililerinin çapsızlığı ve beceriksizliğinin bedelini gerçekte kendileri değil Türk Milleti ödemektedir.

Oslo'da terörist mihraklarla, İmralı'da terörist başıyla, Dolmabahçe'de HDP heyetiyle yapılan görüşmeler ve başlatılan süreç AKP'nin gerçeklerden ne kadar kopuk olduğunu göstermektedir.

'TSK'nın PKK'yı yenemediği' propagandası altında AKP'nin başlattığı sürecin geldiği ve Türkiye'yi getirdiği yer burasıdır. AKP'nin HDP ile süreç boyunca yaptığı görüşme ve işbirlikleri bu örgüt konusunda ne kadar cahil olduğunu göstermektedir. Nitekim HDP'li Selahattin Demirtaş, 5 Eylül'de Berlin'de şunları söylüyor: "Halk karşısında bütün ordular çaresizdir. İşte Tayyip Erdoğan'ın sarayının ordusu ve polisi de. Yenildiler, yine yenilecekler".

Hiç kimse hık/mık, kem/küm etmesin HDP, PKK ya da KCK'nın amacı Sevr'i güncellemektir. Adam açıkça amacının Türk ordusunu yenmek olduğunu söylüyor. Diğer taraf ayrıntıdır.

AKP'nin ve devlet yetkililerinin süreçte gösterdiği gaflettir. Gafletin, zaafın ve dalaletin Anadolu coğrafyasındaki adı da ölümdür.

Yazarın Diğer Yazıları