Terör bir bütündür
Terör örgütünün döktüğü kanda, silahlı militanlarından daha çok kendilerine sivil, siyasi, idari, medyatik, finansal ve fikri destek sağlayıcılar pay sahibidir. Teröristleri makulleştiren, masumlaştıran ya da motive edenler dökülen kandan doğrudan sorumludur.
Dağdaki terör örgütü mensuplarını kast ederek "bana da yapılsa dağa çıkardım", "dağdaki PKK'lıya ağlamayan insan değildir", "terör yok Kürt sorunu var", "terörün nedeni inkar ya da asimilasyondur" anlamına gelen sözleri edenler katil ve alçak teröriste ahlaki meşruiyet kazandıranlardır.
Elinde silah, pusu kuran PKK'lı militanla, teröristlere canlı kalkan olanların arasında hiç bir fark yoktur. Yola mayın döşeyen teröristlerle, medyada terör örgütüne arka çıkanların yaptıkları da aynı şeydir. HDP'yi besleyenle Kandil'i besleyen damarın aynı olduğunu da son meydana gelen olaylar göstermektedir.
Teröristlerce ulaşıma kapatılan Diyarbakır-Bingöl kara yolunu ulaşıma açmak için harekete geçen güvenlik güçlerine karşı olay yerine araçlarla gelen sivil milisler 'canlı kalkan' olmuşlardır. Canlı kalkan olan sözde sivillerin arasına saklanan PKK'lı teröristlerin ateş açması sonrası Lice'de dört polisimiz şehit olmuştur!
Şehit polislerin katili kim? Canlı kalkanlar mı, onların arasından polise ateş açanlar mı, diye sormak gerekir.
"Çözüm süreci" sayesinde it iziyle kurt izi birbirine karışmıştır. Silahlı terörist unsurlarla bölücü sivil siyasiler büyük bir koordinasyon ve entegrasyon gerçekleştirmişlerdir.
Güvenlik güçlerine yönelik terör olaylarını sivil milisler, HDP'nin profesyonel provokatörleri, KCK'nın organize elemanları, DBP'nin özerklik komiteleri ve HDP'li belediye personeli birlikte gerçekleştirmektedir.
Dahası PKK terörünün Türkiye'de siyasi, ekonomik, kültürel, etnik, medyatik, demografik, sanatsal, pedagojik, mafyatik, bürokratik ve narkotik uzantıları var. Bunlardan bir kısmı teröristi yönlendiriyor, eğitiyor, teçhiz ediyor, koruyor, umut, moral ve güven veriyor. Bir kısmı da şartları terörize ederek, onlara katkı sağlıyor. Teröre siyasi destek vermekten, teröristin kanlı eylemlerini 'demokrasi, insan hakları' ve "Kürt Sorunu" temeline indirgeyerek, meşru ve masum göstermeye kadar uzanan bir çok tavır, terörü beslemektedir.
Bu kapsamın içine, terörist eylemler sonrasında kafa karıştırıcı açıklama yapan, bir takım siyasiler ve bazı medya kuruluşlarının, açıktan gerçekleri terörize ederek, katkı sağlamaları da vardır. Başta HDP olmak üzere bazı siyasi örgütler ve mahalli idareler, terör örgütünün militan devşiren milis şubeleri gibi hizmet veriyor.
PKK'ya finansman sağlamak için hırsızlık, usulsüzlük, talan, soygun ve yolsuzluk yapanlar var. Yalnızca bir örnek olarak Diyarbakır Kırklar Dağı konutları yapımında PKK'ya finansman sağlanmayla ilgili olarak içinde belediye başkanlarının da bulunduğu onlarca şüphelinin gözaltına alınması verilebilir.
Türkiye'deki kurumsal teröre karşı mücadelenin de kurumsal bazda yürütülmesi gerekir. Kurumsal teröre karşı yapılacak mücadele de sürekli, kurumsal ve bütünsel olmalıdır. Palyatif ve perakendeci bir mücadeleyle terörü marjinalize etmek mümkün değildir.
Bilmek gerekir ki, siyasi alanda terör örgütüne moral vermek, medyada umut ve alan açmak, örgüte silah vermekten daha tehlikelidir.
Sorun; askerî hareketlerle dağdaki teröristi etkisiz kılmaktan ibaret değildir. Bu yapılmalıdır ve yapılacaktır. Ancak esas tehlikeli olan Kandil değildir, Kandil'in deposuna yakıt sağlayanlardır. Onlara destek olan medyadır, aydındır, gazetecidir, iş adamıdır, sanatçıdır, siyasetçidir. Yalnız dağdakilerle değil, dağa giden yollarla da mücadele edilmelidir.
Terörle mücadeleyi kırsaldan kente, silahtan sivile, aydından milise, Kandil'den televizyona kadar bütün alanlara indirgemek gerekir. Terör örgütü adına cinayet işleyen de pusu kuran da soygun yapan da para sağlayan, destek veren ya da meşru gören de aynıdır. Terör bir bütündür mücadele de bütün olarak sürdürülmelidir!