Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy sakinleri, yaklaşık 200 gündür Akbelen Ormanı’nın linyit madenine dönüşmesini önlemek için çadır nöbeti tutuyor.
İkizköylüler’in direnişi sayesinde, Muğla 1. İdare Mahkemesi, Akbelen Ormanı için verilen açık maden işletme izninin yürütmesini durdurmuştu. Ancak ormandan kömür çıkarmakta ısrarcı olan YK Enerji Genel Müdürü Serhat Dinç basına bir süredir, “Akbelen Ormanı bize teslim edilmezse yakında İzmir, Muğla ve Aydın’da elektrik kesintileri başlar” demeçleri veriyor.
Enerji uzmanlarının birçoğuna göre, Türkiye’deki elektrik iletim sistemi YK Enerji Genel Müdürü Dinç’in ileri sürdüğü gibi çalışmıyor. Enterkonnekte sistem yerel bir kaynaktan üretilen enerjiyi yerele dağıtmadan ulusal ağa aktardığı için yerel bir elektrik arzı düşüşü ile yerel elektrik kesintileri arasında bağ bulunmuyor.
Medyascope''tan Doğu Eroğlu''nun haberine göre, bazı uzmanlarsa gaz kesintileri ve hidroelektrik santrallerdeki üretim kapasitesinin son dönemde düşük oluşu ve iletim hattındaki eksiklikler birlikte değerlendirildiğinde, kesinti ihtimalinin mümkün olduğunu söylüyor. İkizköylüler’in avukatları yargı sürecini etkilemeye çalıştığı gerekçesiyle YK Enerji Genel Müdürü Dinç hakkında suç duyurusunda bulundu.
Köylerinin bir mahallesi 2019’da, Yeniköy ve Kemerköy Termik santrallerine ait linyit madeni tarafından yutulan İkizköy halkı, madenin genişleme rotasındaki Akbelen Ormanı’nı korumak için yıllardır mücadele ediyor. Bu mücadele 17 Temmuz 2021’de Orman Genel Müdürlüğü’ne bağlı ekiplerin kesim için Akbelen Ormanı’na girmesiyle çadırlı nöbete dönüştü. Yaklaşık 200 gündür Akbelen Ormanı girişindeki çadır nöbetini sürdüren İkizköylüler, Muğla 1. İdare Mahkemesi’nin 11 Ağustos 2021 tarihindeki yürütmeyi durdurma kararıyla sevinmiş ve yargı sürecinin sonuçlanmasını beklemeye koyulmuştu.
Ormanda linyit madenciliği yapılmasına olanak tanıyan orman izninin yürütmesi durduruldu ama henüz mahkeme İkizköylüler lehine karar vermiş değil. Eylül 2021’de olaylı geçen keşif ve bilirkişi incelemesi sonrası mahkeme keşfin tekrarlanmasına karar verdi.
İKİZKÖYLÜLER YARGI SÜRECİNİ BEKLİYOR
İkizköylüler yargı sürecinin sonuçlanmasını beklerken, Milas ilçesindeki Yeniköy ve Kemerköy Termik santrallerini işleten YK Enerji firması da boş durmuyor.
Ekim 2021’den beri ulusal ve yerel birçok basın organına konuşan YK Enerji Genel Müdürü Serhat Dinç, aynı ifadeleri tekrarlayarak Akbelen Ormanı’nda kesintiye uğrayan madencilik faaliyetlerinin elektrik arzını tehlikeye düşürdüğünü, bu durumun öncelikle İzmir, Muğla ve Aydın’da, hatta Türkiye’nin genelinde elektrik kesintilerine yol açabileceğini ileri sürüyor:
“Bugün kömürümüz var ancak yürütmeyi durdurma kararının devamı arzda sıkıntı yaratacak. Yedi-sekiz ay içinde bunun sonuçlarını yaşayabiliriz. İzmir, Muğla ve Aydın başta olmak üzere bu durum tüm Türkiye’yi etkileyebilir. Barajlardaki su seviyesinin de düşük olması da bu riski artırıyor. İthal kömürdeki fiyat artışını da düşünürsek, güvenilir yerli kaynağı kaybetmeyi millet olarak istemeyiz.”
Dinç bu açıklamayı ilk olarak Enerji Günlüğü’ne 25 Ekim 2021’de yaptı. Ardından aynı açıklamayı İzmir merkezli Yeni Asır’a ve yine İzmir merkezli Gözlem Gazetesi’ne yineledi.
Türk Mühendis ve Mimas Odaları Birliği (TMMOB) ve Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Yönetim Kurulu Başkanlığı yapmış ve Türkiye Elektrik Kurumu’nda da görev almış elektrik mühendisi Teoman Alptürk, Türkiye’deki elektrik iletim hattının yapısı yüzünden, tek bir termik santralin devreden çıkmasıyla, santralin kurulu olduğu bölgede elektrik kesintileri yaşanmayacağını aktarıyor.
Alptürk, “enterkonnekte sistem” ya da “enterkonnekte şebeke” adı verilen elektrik dağıtım modeli sayesinde, devreden çıkan elektrik üretim santrallerinin bölgesel kesintilere yol açmayacağını söylüyor:
“Enterkonnekte sistem dediğimiz yapı bir havuz gibidir. Üretilen tüm elektrik bu havuza aktarılıyor ve daha sonra oradan dağıtılıyor. Yani Türkiye’de elektrik üreten bütün santraller enterkonnekte sisteme elektriği verir, oradan da elektrik tüketiciye ulaşır. Enterkonnekte sisteminiz doğru kurulmuşsa ve kurulu güç kapasiteniz yeterliyse, elektrik iletiminde sorun çıkmaz. Bugün Türkiye’de 100 bin megavatlık kurulu güç söz konusuyken ve enterkonnekte sistem her yere ulaşmışken, tek bir termik santralin devreden çıkması kesintilere yol açmayacaktır.”
Elektrik piyasası içindeki ticari faaliyetlerini sürdürdüğü için isminin gizli kalması kaydıyla görüşlerini aktaran bir uzman, açık ocak kömür işletmesi yöntemini terk etmedikçe YK Enerji’nin bölge halkıyla karşı karşıya gelmeye devam edeceğini ve bu tip tehditlere başvurmak zorunda kalabileceğini söylüyor.
Uzmana göre Yeniköy ve Kemerköy Termik santralleri özelleştirme sonrası rehabilitasyonlar kapsamında önemli geliştirmeler yaptıysa da YK Enerji’nin ulusal elektrik ağına yaptığı maksimum yüzde 2 olarak hesaplanabilecek katkının, termik santrallerin devreden çıkması durumunda başka kaynaklardan karşılanabilir: “Bölgede hidroelektrik santraller var. Soma bölgesinde kurulu termik santraller var. Doğalgaz çevrim santralleri ve Orhaneli Termik Santrali de mevcut. Akıllı bir enerji üretimiyle yüzde ikilik bir kayıp her zaman kompanse edilir.”
TMMOB’a bağlı Makine Mühendisleri Odası (MMO) Enerji Çalışma Grubu’ndan Orhan Aytaç, “Türkiye’deki elektrik dağıtım sistemi enterkonnekte olarak bağlı olduğu için, bir termik santralin devreden çıkmasının sistemi çok etkilememesi gerekir. Ama Yeniköy-Kemerköy Termik santrallerinin kurulu olduğu bölgenin, enterkonnekte sistemle bağlantı kalitesini de bilmek gerekir” diyor. Aytaç’a göre enterkonnekte sistemin ideal biçimde işleseydi, termik santrallerin devreden çıkması bölgeye kesinti yaşatması mümkün olmazdı ama bu konuda değerlendirmede bulunmak için enterkonnekte sistemin sınırlılıkları da hesaba katılmalı.
"KURAKLIK NEDENİYLE SANTRALLERDE ÜRETİM AZALDI"
TEDAŞ Genel Müdürlüğü yapmış elektrik mühendisi Osman Nuri Doğan’a göre enterkonnekte sistemdeki sorunlar, YK Enerji Genel Müdürü Dinç’i haklı çıkartabilir: “Kuraklık nedeniyle hidroelektrik santrallerde üretim azaldı. Doğalgaz arzında sıkıntılar yaşanıyor. Yenilenebilir enerji ise henüz yeterli kapasitede değil. Yani tüm gelişmeler termik santraller lehine. Türkiye’de 100 bin megavat kurulu gücümüz var ama 50 megavatlık tüketimi zor karşılıyoruz. Denizli’den Muğla bölgesine çekilmesi gereken yüksek kapasiteli iletim hatları henüz bitirilmediği için, YK Enerji’ye ait termik santrallerin devreden çıkması o bölgede gerçekten de sorunlar yaratabilir. Bölge dağıtım hattının ucunda. Bodrum ve çevresinde de özellikle yaz aylarında yüksek elektrik talebi oluyor. Yeniköy ve Kemerköy’deki termik santrallerin elektrik üretimi, neredeyse geçen hafta Organize Sanayi Bölgeleri’ne verilmeyen elektriğe denk. Yani düşük miktardaki bir üretimden bahsetmiyoruz.”
Osman Nuri Doğan’ın iletim hattı niteliği üzerinden yaptığı bu değerlendirmeye, bölgede fazla elektrik üretimi olduğunu belirten Teoman Alptürk katılmıyor: “Ege Bölgesi’nde fazlalık var. Rüzgar santralleri çok sayıda. Bölgede elektrik iletimi üzerine çalışan uzmanlara danıştığımda, onlar da bu bölgede atıl kapasite olduğunu, yeterli iletim hattı bulunmaması sebebiyle Bandırma, Bursa ve İstanbul’a elektrik iletim gerçekleştirilemediği için buradaki kurulu gücün atıl kaldığını aktarıyorlar.” Yani Alptürk’e göre termik santrallerin devreden çıkması, atıl kapasitenin devreye alınmasıyla dengelenebilir.
Medyascope’a konuşan avukat Arif Ali Cangı, mahkeme ve bilirkişiler üzerinde baskı yaratılmasını önlemek için suç duyurusunda bulunduklarını belirtiyor. Avukat Cangı’ya göre, elektrik kesintisi iddialarının kamuoyunda tedirginlik yaratması muhtemel: “İkizköylüler tarafından açılan iki ayrı davada, ÇED muafiyeti ve Akbelen Ormanı alanının maden işletmesi haline getirilmesi işleminin iptali davasında, biz mahkemenin tarafsız karar verebilmesi için hiçbir baskı altında kalmadan değerlendirme yapmalarını ve vicdani kanaatlerini kullanmalarını isteriz. Davanın başından beri olabildiğince hassas davranıyoruz. Buna karşın daha henüz dava devam ederken, bilirkişilerin rapor düzenlemesi aşamasında, eksik ve yanlış bilgilendirmelerle kamuoyunda bir tedirginlik yaratmak ve bu tedirginlik nedeniyle bilirkişiler ve mahkeme üzerinde baskı yaratılmak istenmesi girişimine tanık oluyoruz. Bu durumun, cumhuriyet savcılığı tarafından, ceza sorumluluğu açısından değerlendirilmesi için başvurumuzu yaptık. Asıl amacımız söz konusu davalarda müvekkillerimizin ve o bölgede yaşayan tüm canlıların yaşama hakkını korumak için mahkemeden adil ve hukuka uygun karar almaktır.”