“Terbiyesizlik!”
“Ekmek bulamazsanız pasta yiyin” demekten daha ağır sözler sarf ediyor Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Sayın Erdoğan ÖTV zammına tepki
gösterenlere.
“Sigara içmezsin olur biter, Porsche yerine Fiat kullan” diyor! İyi de siz Başbakan olarak, bakanlar olarak niye özel uçaklardan en ve Mercedes’lerin en pahalılarından inmiyorsunuz?!! Cümlenizin kapısında neredeyse iki elin parmakları kadar lüks makam araçları var. Madem öyle, niye örnek olmuyorsunuz? O paralar kimin cebinden çıkıyor? Elektriğine, doğal gazına zam yaptığınız, bir türlü hak ettiği maaşı vermediğiniz SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin cebinden çıkıyor.
Bu gerçeği hatırlattık ya Sayın Başbakan iyice küplere binmiştir. Yeni dönem milletvekilleri için araba tahsisini eleştirenlere “Terbiyesizler” diyebilen bir zatı muhteremdir kendileri. Eleştiriye bu kadar tahammülsüzlük zannederim Kuzey Kore’de bile yoktur. “Anamız ağladı” diyen çiftçiye “Ananı da al da git” demesini sürçü lisan olarak kabul ettik diyelim, bu “Terbiyesiz”lafını nasıl tevil edeceğiz! İşiniz gücünüz yoksa milli geliri Türkiye’nin dert beş katı olan ülkelerdeki bakan, başbakan ve milletvekillerine sunulan imkânlarla Türkiye’dekilere sunulan imkânları şöyle bir yan yana koyun karşınıza ne çıkacak bir görün diyor ve Erdoğan’ı küplere bindirecek bir soru daha soruyoruz:
“- Sayın Başbakan, milletvekillerine verdiğiniz telefon görüşmelerinin kullanılmayan bölümünü ulaştırma giderlerinde değerlendirebileceğine dair yeni bir uygulama başlatıyorsunuz. Detaya gerek yok, bundan böyle milletvekilleri meselâ normal vatandaştan daha ucuza uçak bileti alabilecekler!”
Bu ne iştir?
Bütün samimiyetimle söylüyorum, milletvekillerinin aylık gelirlerinin çok olduğunu falan iddia etmiyorum. Gözüm varsa gözüm çıksın. Ammaa... Sen devlet olarak bunca imkânlara rağmen milletvekiline daha ucuz uçak bileti alma imkânı verirken diğer yandan Deniz Feneri soruşturmasını yürüten savcıların daha fazla belge toplamak için Almanya’ya gitmek ihtiyacı hissettiklerinde “Uçak paralarını cebinizden ödeyin” dersen ve bu iddia Can Dündar tarafından kamuoyu gündemine getirilmesine rağmen dört gündür ağzına kavut almış olursanız, bu dünyada da mahşerde de yakanıza yapışacak ellerin sayısı bir hayli artıyor demektir. Hükümet olarak “Terbiyesizler” demekle ve mahkemelere vermekle bu hesaptan kurtulacağını ummuyorsunuzdur herhalde..
Bugün müsaadenizle derdimizi bize ait bir “taş”la “başlara” ulaştırmaya çalışalım:
“Neyleyim?”
Türkülerim ağlamakta,
Saz dar geldi ben neyleyim?
Cümle yazdım, manasına
Söz dar geldi ben neyleyim?
...
Tepelerde deve kini,
Üç’ün karnı yutar bini!
Tutamadım öndekini,
İz dar geldi ben neyleyim?
...
Dediler ki: Aslı ara,
Düştüm yola aldım yara!
Söz geçmedi kabuklara,
Öz dar geldi ben neyleyim?
...
Yüreklere har yağıyor,
Nimet yağmur zor yağıyor.
Meyvelere kar yağıyor,
Yaz dar geldi ben neyleyim?
...
Dosttan kem söz duya duya
Umutlarım düştü suya...
Bozuk kalbi okumaya
Göz dar geldi, ben neyleyim?
...
Kokmaktadır dokuları!
Gözyaşıdır takıları!
Örtemedi kokuları,
Tuz dar geldi ben neyleyim?