Temenniler-Yanılgılar
Geçtiğimiz bayramdaki Bayram Sofrası başlıklı yazının büyük bölümü temennilerden oluşuyordu. Sonuçta "önce insanız, sonra gazeteci". Gazetecilerin de "temennileri" vardır. İnsan olarak duygu ve düşüncelerini seslendirmeye, okuyucularıyla paylaşma hakkı vardır.
24 Haziran seçimlerinden hemen sonra bu sütunlarda seçimlere dair yazdıklarımla dalga geçen, kafasına göre alaya alan kriminal tiplerin internetten sahte isimlerle yolladığı mesajlar doğal olarak canımı sıktı. Her şeyden önce kendi ismini yazmaktan korkanların yazdıklarını ciddiye almadım. Lakin geçmiş yıllarda farklı kulvarlarda tanışmış olduklarımızın "zafer kazanmış eda"larına kırıldım. Evet her insan gibi yanılabiliriz. Bu yanılgıdan kendilerine pay çıkaranlara da meydanı bırakacak değiliz.
Türkiye'deki seçmenin yüzde 10'luk bölümü her seçimde geçişkenlik gösterebiliyor. Devletin tüm imkanlarını orantısız güç ile kullanan AKP ve siyasi mühendisleri bu gerçekten hareket ederek geçişkenliği Cumhurbaşkanlığında kendi lehlerine çevirmeyi başardılar. Gözden kaçan, AKP oylarının gerilemesidir ki bunu fark eden RTE derhal kongre ilan edip parti örgütündeki zayıflayan gedikleri kapatmak için çaba harcıyor. Ve kurulduğu günden bu yana sürekli değiştirdiği parti teşkilatının yarıdan fazlasını tasfiye ederek yola farklı bir kadro ile devam etmekten çekinmiyor.
***
Tek başına Meral Akşener'in rüzgârı ile yüzde 18-25 arasına kadar tırmanan İYİ Parti'nin beklenenin altında kalmasının yüzlerce sebebi var. Her şeyden önce Akşener'in partisinden daha az oy almasını irdeleyelim. "Abdullah Gül'ün çatı adaylığı projesini" bozduğu için bir nevi Akşener'den intikam alınmıştır. Arif olan anlar... Bu intikamı bu sütunlara sığdırmam mümkün değil. Çıkıp herhangi bir televizyon kanalında saatlerce tartışmaya hazırım.
İYİ Parti'de ilk kırılma aday listeleriyle başlamıştır. MHP'den ayrılış sebepleri arasında aday gösterilmeyişi olanlar İYİ Parti'de her istediklerini yapabileceklerini zira kendilerinin vazgeçilmez olduğunu sanmıştır. Oysa siyasette vazgeçilmezlerin çoğunlukta olduğu mezarlıklar vardır. Partinin omurgasını oluşturan "ülkücüler" yeni kurulan partinin tüm kademelerinde ve aday listesinin ilk sıralarında kendilerinin olmasını arzu etmiştir. Bu da Türkiye'deki yüzde 20'lik bir potansiyeli hedeflediklerini gösterir ki, İYİ Parti'nin hedefi iktidardı. MHP'nin yerine geçmek değil, MHP ve diğer seçmenlerle yüzde 51'i bulmaktı.
Listelerde umduğunu bulamayanlar artık "kronik" hale gelen alışkanlıkları ile başta sosyal medya olmak üzere, kulislerde, kuytu köşelerde "İYİLERİ Sandığa Gömün" oyununun peşine düşerek ayaklarına kurşun sıkmışlardır. Sonuçta 43 milletvekilinin 37'sinin ülkücü kökenli olduğunu inkar edemezler. 2 bin 800'den fazla müracaatın sadece 600'ünün listeye alınacağını elbette biliyorlardı. Partinin kuruluşu esnasında 90 kurucu hesaplanırken bunun 200'e çıkarılışında bile lokal krizler çıkmıştır. Zaman çok kısa idi. Keşke 3 bin kişilik kurucular kurulu olsaydı. Buna rağmen ilk 3 bine giremeyenler de tepki gösterebilirdi. Siyasi partiler yasası bir çok şeyi sınırlandırıyor. Partilerin GİK ya da MYK üye sayıları da sınırlı. 80 kişilik listeye giremeyen "bensiz parti yönetilemez" havasında.
***
Evet "istifa" gerekçeleri haklı olduğunda "erdemli"dir. Ancak gerek kurucular kurulunda gerekse diğer görevlerinden istifa edenlerin önemli bölümünün haksız olduğu kanaatimi ifade etmeliyim. Hele bazıları "haklı iken haksız konumuna düşmüştür." İYİ Parti'de hiçbir görevimin olmadığı gibi resmi üyesi de olmadım. Sadece gönül bağım var ve temennilerimi, yapıcı eleştirilerimi sürdürmeye devam edeceğim.
Son sözüm kötü alışkanlıklarını sürdürenlere... İftira, karalama, geçmişi karıştırıp arşiv çıkarma, belden aşağı dedikodu hastalığının muzdaripleri bu partinin pırıl pırıl gençlerini hedef almaya çalışıyor. Türkiye'nin zeka seviyesinin çok üzerindeki Bahadırhan Dinçarslan'ı infaz etmeye kalkıştılar. Bahadırhan'ın bazı fikirlerine katılmayabilirsiniz, o da birilerini sevmediğini ifade edebilir. Fakat bilgi birikimi ve feraseti ile İYİ Parti'ye lazım olan gencin siyasi istikbali de açıktı. Sosyal medyada hedef gösterilip istifaya zorlanması berbat bir taktiktir. İYİ Parti yönetimi bu ve benzeri krizlerde iyi sınav veremiyor. Her şeyi Sayın Akşener'den bekliyor. Bayram sonunda Bahadırhan'ın istifasının kabul edilmediğini duymak umuduyla iyi bayramlar.