Temel Karamollaoğlu'ndan önemli açıklamalar

Temel Karamollaoğlu'ndan önemli açıklamalar

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Halk TV’de gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Halk TV’de gazeteci Özlem Gürses’in sorularını yanıtladı.

Karamollaoğlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:

"Bizim Genel Merkez olarak bulunduğumuz binadan çıkmamız, bir dava nedeniyle oldu. Yeni binamızı da tamamlamak üzereyiz.

Eski binamızın karşısında eğitim binamız vardı, orayı boşalttık ve eğitimleri durdurduk, şimdilik genel merkez olarak kullanıyoruz orayı.

Biz Saadet Partisi olarak her görüşü dinlemeye hazırız. Çünkü her görüşün ortaya çıkışının bir sebebi vardır, olgunlaşır. Her görüş belli şekilde tutarlıdır. Tabii bizim de kendimize göre bir dünya görüşümüz var ancak diğer görüşlere ait kitapları da takip ediyoruz."

"DEMOKRASİNİN ALİM İLE CAHİLİ AYIRMAMASI ÖNEMLİ"

"Biz demokrasiyi en ideal çözüm olarak görmüyoruz ama mevcutların en iyisi olarak görülüyor. Hem avantaj hem de problem, alimi de cahili de bir oya sahip. Bu tam doğru mu değil ama ayrım yapmaya başladığınız zaman dengeyi nerede tutturacağınız belli olmuyor. Demokrasinin alim ile cahili ayırmaması önemli ama bunun dezavantajı da var. İktidara gelebilmek için halkın oyunun çoğunluğunun alınması gerekiyor. 

Biz demokrasiyi en ideal çözüm olarak görmüyoruz ama mevcutların en iyisi olarak görülüyor. Hem avantaj hem de problem, alimi de cahili de bir oya sahip. Bu tam doğru mu değil ama ayrım yapmaya başladığınız zaman dengeyi nerede tutturacağınız belli olmuyor. Demokrasinin alim ile cahili ayırmaması önemli ama bunun dezavantajı da var. İktidara gelebilmek için halkın oyunun çoğunluğunun alınması gerekiyor."

"SIKINTILAR ÇIKACAK"

"Ben NATO Parlementerler meclisindeydim. Her sene Pentagon’da brifing verirlerdi, son gittiğimizde eğer başkan herhangi bir şekilde diskalifiye olursa, başkan yardımcısı geçer, ona da bir şey senato başkanı geçer, onlar da bir şey olursa devam ediyor. Tarım Bakanı’na kadar Amerika’nın başına geçebilir diyorlar.

Daima seçilmiş birisi tutuluyor ama seçilmemişlerden birisini devreye sokmuyorlar. 

Burada senato onayı gerekiyor tabi… Biz bu sistemi denedik ama 20 yıl götürebildik sadece. Bugün çekişme ikliminden, düşmanlık iklimine geldik. Amerika’da da tıkanma başladı. Yarın, senato, meclis ve başkan ayrı partilerden olduğu zaman sıkıntılar çıkacak."

"HERKES BAĞIRIYOR AMA BU İNSAN HİÇ TEREDDÜT ETMİYOR"

"Komplo teorisyenleri fikir üretiyor. Aslında kapitalist sistemde zenginler, biz bu mekanizmayı nasıl koordine ederiz diye düşünmüşler ve bunun yolunu bulmuşlar. Amerika’da bütün milletvekili ve senatörler, kendilerini destekleyen grupların hizmetinde. Aslında biz çoğulcu demokrasi var diyoruz ama bu fiiliyatta çok güçlü değil. Birileri bu seçilmişleri kontrol ediyor. Bugüne kadar şöyle veya böyle Amerika’da bir istikrar vardı, liyakata, ehliyete önem veriliyordu ama şu anda konvoy mantığı ile ülkeyi yöneten bir insan var. Herkes bağırıyor ama bu insan hiç tereddüt etmiyor. Meclislerde kendisinin aldığı bir takım kararlardan dolayı, azletme süreci başladı. Azletme süreci Senato’da tıkandı. Onlar da suçsuz olduklarına inandıkları için değil ama Demokratların oyununa gelmeyiz diyerek Cumhuriyetçiler sürece karşı çıktı.

İran’da da bir demokrasi anlayışı var. Seçilecekleri belirleyen bir heyet oluşturdu. Herkes aday olabiliyor ama adaylığının onayını seçilmiş heyet belirliyor.

İran’daki kadınların hakkı herkesten fazla. 1979’da gerçekleştirilen saldırı İran’ı birleştirdi. İçerdeki herkes, dışardan gelen saldırıya karşı birleşti. Allah rahmet eylesin, Turgut bey ilk ziyaretini İran’a yaptığı zaman iş adamı heyeti ile yapıyor.

Ben İran mükemmel demiyorum ama herkes istikrar için bir yol arıyor. Şiirden seni hapse atıyorlar, sen de yazı yazarak başka birini hapse atıyorsun.

"ERBAKAN HOCA AVRUPALILARI, AVRUPA'DA ELEŞTİRDİ" 

Hakkın hakim olması hangi şartlarda olursan olsun, doğru doğrudur. Ama doğru şartlara göre değişebilir. İnsanların baskı ile temel inançlarını değiştiremezsiniz. Temel bir adalet anlayışı vardır. Biz 1978’de Erbakan hocamız ile Avrupa’ya gitmiştik ve İslam Konseyi vardı. Mısırlı bir entelektüel kurmuştu bu konseyi. NATO komutanlarını toplamışlardı ve Erbakan hocayı merak ediyorlardı. Erbakan hoca da bana dedi ki beraber gidelim. Biz bunlara hak nedir onu anlatalım dedi. Bunlar hak nedir bilmiyorlar dedi. Bunun üzerine dört tane prensibi onlara aktardı. Siz adaleti söylüyorsunuz ama yeri geldiğinizde adaleti delmekten çekinmiyorsunuz dedi. Siz diyorsunuz ki Avrupa üstün ırktır, Asyalıları sömürürüz diyorsunuz. Gücünüz varsa, fakir ülkeleri sömürmeye gidiyorsunuz dediler. Dördüncü husus da siz hukuktan bahsediyorsunuz ama baskıcı hükümetleri destekliyorsunuz dediler.

"BAYRAMLAR BİZİM İÇİN BAMBAŞKAYDI" 

İlk Ramazan’ı hatırlıyorum. Herhalde 6 yaşlarında falandım. Benim çocukluğum Develi’de geçti ve bir bahçeli evimiz vardı. İlle de sahura kalkmayı özenirdik. 6 yaşında sahura kalkmazsan oruç tutamazsın diye biliyordum. Orucu tutamıyorduk ama sahuru yaşıyorduk. İlk bayramları kendi memleketimizde geçirirdik, amcam öğretmendi. Bizim soyadımız Karamollaoğlu ama amcamların soyadı Karakaya idi. Gezici öğretmenlik yapardı. Bir köyden öbür köye gider, 1 ayda kalır, çocuklara ders verir ve öbür köye ders vermeye giderdi. Amcamın bahçesinde bayram bizim için ap ayrı bir hava olurdu.

"13 YAŞINDA EVDEN AYRILDIM" 

Pazarda ben Gürün’de 1940’lı yıllarında hiç meyve, sebze satıldığına şahit olmadım. Herkes kendisi yetiştirir ve komşusuna da satardı. İlk defa Akçadağ’a geldi. Orada babam kurucu müdürlük yaptı. Bir indim aşağıya dedim ki sebze ve meyve satılıyordu. Bunların satılabilir bir şey olduğunu ilk defa orada gördüm. 

Bizim damlar düz olurdu tabii, elma, armut, üzüm hepsini kuruturduk. Ayrıca bizde dut pekmezi çok farklı olur. Annem her sene bizim pekmezimizi kendisi yapardı.

Ben 13 yaşından itibaren evden çıktım. Eve biraz hasret kaldık tabii. Lisede parasız yatılı okudum. Akçadağ’da sınava girdim ve Kayseri’ye gittim. İlkokula Develi’de başladım, ilkokulu Malatya’da başladım. 2 sene de Akçadağ’da okudum ve Kayseri’de liseyi bitirdim. 

"NECİP FAZIL'I LİSEDEN ÇIKINCA TANIDIM" 

Okul döneminde üşüyorduk, sıra dayağı yiyorduk ama hiçbir şekilde siyasi anlamda bir çekişme yaşamıyorduk. Ancak ben liseyi bitirdiğim zaman farkına vardım, televizyon yok, gazete alacak parada yok, radyoda ara sırada dinleriz. İlk defa çıktık ve Said Nursi diye biri var. Tanımıyorum yani 1950’li yıllar, Said Nursi ve Necip Fazıl Kısakürek çıkmış. Evde politik bir ortam yoktu. Ama lise hayatında dünyadan habersizdik. Hiç unutmuyorum, sene içerisinde ders çalışmadığım için son 1 ayda gittim uykusuzluk hapı aldım, eczacı uyardı ama ben sonuna kadar kullandım. Tabii bütün yüz hatlarım öyle gerilmiş ki, sonra geçtim sınavları. Hocalarımız bizi iyi yetiştirdi. NATO’nun imtihanı vardı ve girdim sınava, 25 kişi yurt dışına gidecekti, babama yapamadığımı söyledim. Sonra Sümerbank, Etikimya, İstanbul Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi’nin sınavlarına girdim. Sonra ben Teknik üniversitesini 10’ncu olarak kazandım. İnşaat fakültesine girmiştik, sonra da Fransa’da jeoloji mühendisliğini kazandım ve gitmeyeceğimi söyledim. Daha sonra babamdan bir haber geldi ve meteruluji mühendisliğimi kazandığımı söyledi. Tabii ben yanlış yere gittim müracata onun için kaçırdım. 

"LONDRA BEKLEDİĞİM GİBİ DEĞİLDİ" 

27 Mayıs ihtilalini aldığımızda üzülmüştük ama evlerde kaldık üniversite döneminde. O zaman Mart’ta İngiltere’ye gittim ve Londra çok farklıydı. Londra genelde soğuk olur derlerdi ama o sene hava çok güzel geçti. Orada da evlendim tabii. Büyükelçiliğe gittik, kaydımızı yaptırmak için. Ateşe ile görüştükten sonra aşağıda bir genç ile karşılaştım. Sabri Tiryaki diye bir arkadaş, bana dedi ki ben kimseyi tanımıyorum bana sıkılırsan buraya gel dediler, ben de buraya geldim dedi. Orada arkadaşımla tanıştım. Politeknikte bize ayrı bir muamele yapmıyorlardı tabii. Orada üniversiteye girerken, lise diploması değil ders başına aldığınız notlar önemli. 

"ERBAKAN HOCANIN DURUŞUNDAN ETKİLENMİŞTİK" 

Türkiye’ye gelmeden önce Turgut beyin kardeşi Yusuf ile beraberdik. Bizim son yaptığımız Müslüman Talebe Federasyonu gibi federasyon vardı, o zaman da Turgut bey ile tanıştık ve Türkiye’ye dönünce Sümerbank’ya başladım ve Turgut bey ile tanıştım. Hemen beni planlamaya aldı ve ben 5 yıl çalıştım.

O sırada Erbakan Hoca ile tanışma fırsatım oldu. Bir yerde konuşuyordu, genç, yakışıklı ve dinamik, o zaman tanımıyordum Erbakan’ı. Odalar Birliği Genel Sekreterliği yapıyordu, bizden birtakım çalışmalarda katkı istedi. Arkasında 68’de Odalar Birliği Başkanlığına seçildi ve Demirel seçimi iptal etti. Erbakan hoca, siyasi mekanizma olmadan Türkiye’nin sorunları çözülemez dedi. 

Sayın Cumhurbaşkanı, parti genel başkanı oldu zaten. Her zaman etkili konumda oldu, parti olarak da iktidar kaldılar. Politikalarda, kutuplaşmaya ümit bağladılar. Beni üzen bu. Aslında fikirlerinde güçlü ve iddialarında haklılarsa, başkaları da çıksın konuşsun. Kimse başka bir şey istemiyor. Adalet, eşitlik olsun. Denetlenme, şeffaflık olsun. Herkes bunları istiyor. Biz aslında hiç de isabetli bir yol takip etmiyoruz derlerse, mucize olur. Bu iş böyle devam ederse, Türkiye böyle kalkınamaz. Türkiye’yi dışarısı da böyle görüyor. Dışarıdaki adam gelip buraya yatırım yapmaz." 

"HERKES KENDİ DOĞRUSUNU SAVUNMALIDIR" 

Şu anda en büyük grup CHP’nin ama biz de diyoruz ki CHP’nin, İYİ Parti’nin ve bizim bir programımız var. Bugünkü şartlar ittifaklar kurulacak ama kutuplaşma olmaması gerekiyor. İktidar ve ortağı kutuplaşmadan besleniyor. Karşı taraftakinin bir icra gücü yok, senin icra gücün var. Üçüncü ittifak ile ilgili bir şey söyleyemem. Seçime gidileceği zaman o günkü ortama bakmak lazım. Kutuplaşma ortamı var gibi. Kılıçdaroğlu, çok radikal kararlar alabiliyor. Bu tip noktalarda ben bu kararları almasını da takdir ediyorum ama bu dediğimiz nokta, İYİ Parti seçime girerken engel çıkarıldı ve İYİ Parti grup kurmak zorunda kaldı. Elbette muhalefet, iktidarın hatalarını gündeme getireceği için farklılar olabilir, ben doğal karşılıyorum bunu. Ancak ittifak, koalisyon demek değil. Parlementoya girildikten sonra herkes kendi doğrularını savunmaya devam edecektir.

Ben yakın zamanda bir seçim olacağını düşünmüyorum. Sayın Erdoğan ve Bahçeli'nin gündeme getirdikleri nedeniyle erken seçim iddiaları gündeme geldi. Sayın Cumhurbaşkanı'nın vereceği bir karar, Cumhurbaşkanı kaybetme ihtimali varsa, önündeki 3 seneyi riske atmaz. Ama kaybet riski daha da artarsa, kutuplaşma yolu ile kendine avantaj sağlayabilir."