Telefonla dahi kurulamayan birliktelik!..
Uzun söyleşileri özetlemek zordur. Okuyucuyu sıkmamak gerekir. Yazının akıcı olması ilk şarttır. Gazetedeki yer dengesi konusunda da hassas olmanız lazım gelir. Meramımı anladınız. Uzatmayalım... Dün anonsunu yaptığım; BBP lideri Mustafa Destici ile söyleşiyi bölümler halinde, noktasına, virgülüne kadar sizlere aktaracağım. Bu yüzden söyleşi bir noktadayken bazı geri dönüşler ve ayrıntılar göreceksiniz. Aynen konuştuğumuz gibi sizlere yazacağım. Özetlemeyeceğim. Çünkü; Türk Milliyetçileri ve Ülkücülerin içinde bulunduğu sıcak süreçte Mustafa Destici tarihe not düşecek açıklamalarda bulundu. Uzun ve flu bir dönemin perde arkasını büyük bir cesaretle araladı.
Söyleşinin sonuna kadar yoruma hiç girmeyeceğim. Gerçeklerin can acıttığı bir süreçte yorumu ve analizleri sadece ve sadece sizlere bırakıyorum. Günümüzde siyasette gerçekleri konuşmanın, gazetecilikte de gerçekleri yazmanın ne kadar zor olduğunu en iyi bilenlerdenim. Ankara haber merkezimizden arkadaşımız Hanife Açıkalın'ın fotoğrafladığı tarihi önemde söyleşiye başlayalım...
1 Kasım seçim sonuçları ile birlikte hem bu seçim hem de 7 Haziran seçimleri öncesinde çok konuşulan fakat gerçekleşmeyen MHP-BBP birlikteliğini değerlendirir misiniz?
Seçim sonuçlarının ülkemize milletimize, Türk ve İslam coğrafyamıza hayırlı olmasını temenni ediyorum. Tabii gönlümüz arzu ederdi ki demokratik bir anayasayla seçime gidelim. Ama 13 yıllık AKP iktidarı ne sivil anayasaya ne de seçim yasasına kavuşturmadı. Seçim sonuçlarının en büyük sebeplerinden bir tanesi antidemokratik olan, barajı içinde bulunduran mevcut seçim yasasıdır. Milletvekillerini liderlerin iki dudağı arasına mahkûm bırakan, tercihli sistemi ön görmeyen bir seçim sistemidir. Yasayı bir kenara bırakırsak başka olgular da var. Bu sonucun mimarları kimdir diye baktığımızda ortada yüzde 49'luk bir oy var. Tabii ki onların emeğine saygı duyuyorum, başarılarını da tebrik ettim. Siyasi iktidarın dışında kim bu sonucun doğmasında etkili oldu diye baktığımızda birinci tabii ki Sayın Cumhurbaşkanıdır. Bu seçimde de tarafsızlığını ihlal ederek tamamen AKP'nin bu sonucu alması için çaba sarf etti. Hatta 7 Haziran'dan başlayarak Meclis Başkanlığı seçilmesine kadar hatta tekrar bir seçime kadar bütün süreci onun yönettiğini herkes söylüyor. Bu sonucun bir diğer faktörü de MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli ve üst yönetimi olduğunu görüyoruz. 7 Haziran öncesi tutumları, bizim hiçbir şart koşmamamıza rağmen MHP-BBP iş birliğine yanaşmamaları, sadece bizimle değil diğer Ülkücü camianın önde gelenleriyle ve kuruluşlarla bu tür temasa geçmemeleri, bir seçim birlikteliği sağlamamaları, 7 Haziran sonrası ilk açıklama, koalisyon kurmayacakları ve erken seçim çağrısı yapmaları, seçim hükümetine bakan vermeyeceğiz söylemine kadar AKP'nin devlet imkânlarıyla tekrar seçime gitmesini sağlamış oldular. Bize karşı yapılan kırıcı ve incitici tavıra rağmen ben nefis yapmadan tekrar Devlet Bey'i aradım. 1 Kasım seçimlerinden önce arayıp tekrar gelin iş birliği yapalım, MHP oy kaybediyor. Dolayısıyla 7 Haziran'da bize yapılan muameleye rağmen iş birliği çağrısı yaptık. 7 Haziran'dan önce, biliyorsunuz önce görüşüldü daha sonra birden bıçak gibi kesildi. Ben kendisini aradım bir araya gelelim ve konuşalım dedim. Tamam, biz size dönelim cevabını aldık. Dönülmeyince tekrar aradım bu kez telefona çıkılmadı. Biz de yazılı bir görüşme talebinde bulunduk buna da bir cevap gelmedi. Camia bilsin istedim. Benim, partimin bu konuda hiçbir sorumluluğu yok. Ben bu tavırlara rağmen kompleks, nefs yapmadım. Çünkü burada ülkenin, devletinin, Türk İslam coğrafyasının geleceği var. YSK'ya listeler verilmeden 10 gün önce aramıştım.(1 Kasım öncesi-aht)
Bizim amacımız seçim iş birliğiydi. Ama hiçbir talebimiz yok. Siz neyi takdir ediyorsanız karar verin. Zaten o aşamada olabilecek şey bu olurdu. Listelerin verilmesine 1 hafta kala Genel Sekreterime onların Genel Sekreterlerini arattırdım. Bizim hiçbir ön şartsız seçim iş birliği yapmak istediğimizi Bahçeli'ye iletmelerini söyledim. Gelen cevap; zamanın yetersiz olduğu... Zaman diye bir problem yok çünkü bizim istediğimiz bir şey yok. 'Biz listelerimizi bozmayacağız, 7 Haziran listelerine sadık kalacağız o sebeple bu işi yapmamız mümkün değil' dediler. Bizim bir talebimiz yok ki listeye şu milletvekili bu milletvekili gibi bir talebimiz yok. Bunu Genel Sekreterimize tekrar söylettim. Bir gün sonra basın toplantısında Devlet Bey'e bu mesele soruldu o da zamanın yetişmeyeceğini söyleyerek bu işi geçiştirdi. Biz üzerimize düşeni yaptık. Bütün camianın bunu bilmesi lazımdır. 7 Haziran öncesinde bize yapılan usulsüzlüğe rağmen, çünkü bir siyasi parti Genel Başkanı randevu istediğinde verirsin, görüşürsün, sonra kabul etmeyebilirsin. İlla kabul edilecek demiyoruz. Bize nezaketsizlik yapıldı. Biz geçmişte aynı camia içinde bulunmuşuz, aynı mücadeleyi vermişiz. Ben ocak dönemimde Devlet Bey'in 01 plakalı Renault TX arabasını çok kullanmıştım. Aynı ocaktan geliyoruz. Netice, biz üzerimize düşeni yaptık. Bütün bu nezaketsizliğe rağmen bunun kabul edilmeyeceğini 7 Haziran'da da çok iyi test etmemize rağmen ülkemiz ve milletimiz için, Ülkücü camiaya karşı da söyleyecek sözümüz olsun diye yaptık.
Yani, 7 Haziran öncesi yalnızca bir telefon görüşmesi yapabildiniz, ikincisinde telefona çıkmadı ve randevu da vermedi mi?
Evet, o telefon görüşmesinde biz ayarlayacağız ve size döneceğiz demesine rağmen, telefonla da görüşemedim.
Sayın Bahçeli randevu vermedi, 1 Kasım'dan sonra telefonla da mı görüşemediniz?..
Benim aramalarım da şöyle, Genel Başkan Yardımcılarımız birbiriyle görüşüyor. Onlardan gelen, Genel Başkanınız Devlet Bey'i bir arasın, telefonunu bekliyor dediler. O şekilde aradım. Görüşme böyle sonuçlandı. MHP'den tekrar Devlet Bey'i arasın talebi geldi, o şekilde aradım. Yoksa durup dururken ben Devlet Bey'i aramadım.
Genel Başkan Yardımcılarının görüşmelerinde nasıl bir hava geliyordu size. Devlet Bey olumsuz muydu veya kim olumlu kim olumsuzdu?
7 Haziran öncesi aslında her şey olumlu gibiydi. 1 ay içinde yaklaşık 4-5 kez arkadaşlarım görüştü. Olumlu bir hava yansıtıldı bize sonra da görüşmeler bıçak gibi kesildi.
Peki, bunu nereye bağladılar? Genel Başkan Yardımcılarının bir gerekçe sunması gerekmiyor mu? Sonuçta bir masaya oturuldu, iki parti iki tüzel kişilik masaya oturuluyor. Herhangi bir gerekçe sunulmadı mı?..
Bize hiçbir gerekçe sunulmadı.
Peki, siz bu birlikteliğe ön şartsız gittiniz. Bunu yazılı olarak mı verdiniz?
Yazılı olarak değil ama sözlü olarak hep söylediğimiz bir şeydi. Yani kimse çıkıp da BBP bizden şunu talep etti diyemez. Biz çok hassas davrandık, o kadar hassas davrandık ki yönlendirme olarak görürler diye yaptığımız anketi bile göstermedik. Biz hiçbir talebimizin olmadığını açık ve net olarak söyledik. Kimse şu talepte bulundular diyemez. AKP'ye 37 milletvekili verdi. 7 Haziran öncesi de bizimle iş birliği yapmadığı için bir o kadar milletvekili de CHP, HDP ve AKP'ye verdi. Çok rahat 100'ün üzerinde milletvekili çıkaracaktık böyle bir şey istemedim ama diyelim ki 5 milletvekili istedik. Verse 40 vekil kazanıyorsun ve iktidar oluyorsun ki 5 talebimiz de olmadı yanlış anlaşılma da olmasın, velev ki diyorum. Biz onlara bırakmıştık. Bir deseler de tamamdı 3 deseler de 5 deseler de tamamdı.
Hiç sizden aday koymasalardı?
O da olabilirdi. Bize öyle bir yakınlık gösterselerdi. Cumhurbaşkanlığında biz tavrımızı net bir şekilde ortaya koyduk.
(Yarın; Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde olup bitenler)