Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, Zaporijya Nükleer Santrali'nde çıkan yangına ilişkin yaptığı açıklamada, yangının Rus işgalciler tarafından çıkarıldığını belirtti ve "Şu anda radyasyon seviyeleri normal düzeyde" dedi.
Öte yandan, Rusya ise yangının Ukrayna'nın saldırıları sonucu çıktığını savunarak, yangının önemli ölçüde kontrol altına alındığını duyurdu. Rusya Devlet Nükleer Enerji Kuruluşu Rosatom, santralin soğutma sisteminde çıkan yangının büyük oranda söndürüldüğünü bildirdi.
Uzmanlar, Zaporijya'da olası bir patlamanın etkileyebileceği 12 ülkeyi sıraladı. Bu ülkeler arasında Türkiye, Bulgaristan, Gürcistan, Romanya, Polonya, Belarus, Litvanya, Letonya, Estonya, Slovakya, Finlandiya ve Ukrayna yer alıyor.
TEHDİT KÜRESEL BİR SORUN
Diplomatik İlişkiler ve Politik Araştırmalar Merkezi (DİPAM) Başkanı Dr. Tolga Sakman, canlı yayında yaptığı açıklamalarda, Zaporijya Nükleer Santrali'nde meydana gelebilecek olası bir patlamanın sadece Ukrayna ve Rusya'yı değil, komşu ülkeleri de etkileyeceğini vurguladı.
Sakman, "Nükleer silah kullanımı ile nükleer santrali ayırmak lazım. Bu tesislerin varlığı, savaş durumlarında başlı başına bir tehdit haline geliyor. Birleşmiş Milletler (BM) bu bölgeleri koruma sorumluluğunu almalı. Çernobil felaketinden edindiğimiz dersler, nükleer santrallerin savaş bölgelerinde ne denli tehlikeli olabileceğini gösteriyor" dedi.
TÜRKİYE DE TEHLİKEDE
Enerji Uzmanı Altuğ Karataş ise Zaporijya Nükleer Santrali'nin Avrupa'nın en büyük nükleer santrali olduğuna dikkat çekerek, Türkiye'nin potansiyel etki seviyeleri açısından daha az risk altında olduğunu belirtti. Karataş, "Zaporijya, Türkiye'ye yaklaşık 650 ila 700 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Çernobil felaketinde olduğu gibi ciddi etkiler beklenmese de yine de dikkatli olmakta fayda var" ifadelerini kullandı.
Zaporijya Nükleer Santrali'nde çıkan yangın, Ukrayna ve Rusya arasındaki çatışmaların tehlikeli boyutlara ulaşabileceğini gösteriyor. Bölgedeki nükleer tesislerin güvenliği, sadece yerel değil, küresel bir endişe kaynağı olarak öne çıkıyor. Bu durumda, uluslararası toplumun, özellikle Birleşmiş Milletler'in, bölgede daha aktif bir rol oynaması gerektiği belirtiliyor.