Tebrikler Birgül Ayman Güler!
Birgül Ayman Güler’in TBMM’deki konuşması aynen şöyledir: “Kürt milliyetçiliğini bana ilericilik ve bağımsızcılık diye yutturamazsınız. Türk ulusuyla Kürt milliyetini eşit, eşdeğerde gördüremezsiniz.”
Bu sözler ancak tebrikle karşılanabilir; sizi kutluyorum Güler Hanım!
Aradan günler geçti; televizyonlar belki de yüzlerce defa Güler’in konuşmasını görüntülü olarak verdi. İstediğiniz zaman internette de görüntülü konuşmaya erişebiliyorsunuz. Fakat hâlâ bir takım yazarlar, siyasetçiler, Birgül Ayman Güler, “Türk milleti ile Kürt milleti eşit değil dedi.” demeye devam ediyor. Kör müsünüz, sağır mısınız? Bu ikisinden biri değilseniz kötü niyetlisiniz. Kulaklarınızı açıp tekrar tekrar dinleyiniz; Güler Hanım, “Türk ulusuyla Kürt milliyeti” diyor; “Kürt milleti” demiyor. O hâlde onun sözlerini çarpıtıp “milliyet” kelimesini “millet” e çevirenlerden Birgül Ayman Güler özür beklemekte yerden göğe kadar haklıdır.
Birgül Ayman Güler, üstelik defalarca “ulus” ve “milliyet” kelimelerinden ne anladığını açıklamıştır. Kötü niyetli olmayanlara, namuslu olanlara düşen iş, “milliyet” sözünü “millet” şeklinde çarpıtarak Güler’e yüklenmek değil, Güler’in “ulus ve milliyet terimlerine verdiği anlamlara şu şu sebeplerle katılmıyorum.” demektir.
Şimdi işin esasına gelelim.
Güler Hanım “Türk ulusu” terimiyle, siyasi kimliğimizi kastettiğini ve bu terimin ülkemizdeki bütün etnik kimlikleri kapsadığını açıkça ve defaatle ifade etmiştir. Yani vatandaşlık bakımından ulusumuzun, milletimizin adı, Anayasa’nın 66. maddesinde belirtildiği gibi “Türk” tür. Türk, bu anlamda üst kimliktir ve alt kimliklerle eşit değildir. Güler’in dediği budur. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının adının “Türk” olduğu, 1924 (88. madde), 1961 (54. madde) ve 1982 (66. madde) anayasalarında belirtilmiştir. Şimdi adımızdan vazgeçmemiz isteniyor. AKP, Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na verdiği teklifte “Türk” sözünü kaldırıyor ve “vatandaşlık temel bir haktır.” demekle yetiniyor. (Yalçın Doğan’ın yazısı, Hürriyet, 01.02,2013).
Temel mesele budur. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana anayasalarımızda yer alan adımızdan vazgeçecek miyiz? En az 1500 yıldan beri milletimizin adı Türk. Yüzlerce yıldan beri binlerce yerli ve yabancı kitapta, gazetede, dergide, belgede yüzbinlerce defa bizden Türk diye bahsediliyor. Şimdi bundan vaz mı geçeceğiz? Milletimizin adını temel yasamıza, bir bakıma devletimizin nüfus cüzdanı olan anayasamıza yazmayacak mıyız? Nüfus cüzdanlarımıza, kimliklerimize adımızı yazmamak ne demekse bu da o demek.
Almanyalı yok Alman var; Fransalı yok Fransız var; Amerikalı yok Amerikan var; Rusyalı yok Rus var; bütün bunlara karşılık Türk yok Türkiyeli var öyle mi? Delirdik mi biz? İnsan kendi kendine adını sildirir mi?
İnsanlar bir kere kimliğinden uzaklaşmayagörsün. Bugün millî adını bırakanlar yarın nüfus cüzdanlarındaki adlarından da vazgeçerler. Hakan, Yavuz, Türkân, Sevim gibi adlarından Türklüğü çağrıştırıp ayrımcılık yaratıyor diye vazgeçerler. Mehmet, Recep, Fatma, Emine gibi adları da Müslümanlığı çağrıştırıp dinî ayrımcılığa yol açıyor diye bırakırlar. Sonra da ya adsız olarak birer numara alırlar, ya da hiçbir ayrıma yol açmayacak yüzde yüz “nötr” adlar olarak homoerektus, iki ayaklı, dört ayaklı, memeli, kuyruklu, sürüngen, yarasa gibi adlar seçerler.
Elbette herkes istediği adı seçmekte serbesttir. Ancak Türk, bizim tarihten gelen millî adımızdır ve bu adı değiştirmeye, silmeye, yok etmeye ne atanmışların hakkı vardır, ne seçilmişlerin. AKP’si, CHP’si, BDP’si, hiçbiri Türk’ün adını silemez. Hele CHP, sen silkinmeli ve kendine gelmelisin. Evet, sosyal demokratsın, ama Türk olarak sosyal demokratsın, bunu unutma! Unutursan Atatürk’ü de, milliyetçilik okunu da yok etmiş olursun.