Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

TBMM Başkanının seçimi ve muhalefet

Her nedense MHP söz konusu olduğunda birilerinin algıları değil yargıları devreye giriyor. Bir başkalarının olgular değil ön yargılı dolguları aklına geliyor! Dahası MHP söz konusu olunca bazılarının ’kuyruk acıları’nüksediyor, soğukkanlılıkları, aklıselimlikleri ya da sağduyuları göç ediyor!

TBMM Başkanlığı seçimi sırasında MHP’nin takındığı tavır, ’AKP’ye koltuk değnekliği, stepne’vb. uçuk ve ucuz değerlendirmeleri bu bağlamda okumak gereklidir.

TBMM Başkanlığına elbette muhalefetten birisinin seçilmesi hem demokrasi hem de siyaseten çok daha iyi olurdu. Ancak bu yalnız MHP’nin değil bütün muhalefetin sorunuydu. Muhalefet adayının TBMM Başkanı seçilmesi ya da seçilmemesinden MHP’yi sorumlu tutmak düz mantıkla davranmaktır.

Üç muhalefet partisi, üç aday çıkararak başında TBMM Başkanlığını AKP’ye ’altın tepsi içinde’zaten sunmuş oldular. CHP’nin MHP adayına oy vermemesinin sorun olarak görülmediği yerde, MHP’nin CHP ya da diğer parti adaylarına oy vermemiş olması neden yargılanır ki?

Dahası MHP’nin “irademiz Öcalan” diyen, 7 Haziran akşamı “Sayın Öcalan’a teşekkür” ile söze başlayan HDP’yle kendisini muhatap kılacak bir konumdan uzak tutmasının neresi yanlıştır?

Daha vahimi ise Sayın Deniz Baykal’ın TBMM Başkanlığına adaylığını koymadan önce Türkiye’nin fiilen her şeyi (!) olan Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı görüşmedir. Erdoğan’ın siyasette bugünkü yeri edinmesinde Sayın Baykal’ın geçmiş dönemdeki tavrı da herkes tarafından bilinmesine rağmen bu görüşme gerçekleşmiştir. Baykal’ın bu görüşmesi MHP’de haklı tereddütlere neden olmuştur.

Devlet Bahçeli’nin sık sık Erdoğan’a 2003’te Cumhurbaşkanlığına giden yolu açan Deniz Baykal’a bu süreçteki “116 karanlık günü anlatın” türünden seslenişine bugüne kadar tatmin edici bir cevap gelmemiştir.

MHP, mevcut şartlarda -bir anlamda- kendisini, Davutoğlu’nun adayı İsmet Yılmaz ile Erdoğan’ın adayı Deniz Baykal arasında tercihe zorlanmış olduğu duygusuna kaptırmıştır. Nitekim Devlet Bahçeli, Baykal’ın TBMM Başkanı seçilmemesini ’Erdoğan’ın oyununun bozulması’olarak nitelemiştir.

MHP, CHP’nin önerisiyle Cumhurbaşkanlığı çatı adayı olarak gösterilen Ekmeleddin İhsanoğlu’nu TBMM Başkanlığına aday göstererek CHP’nin keskin biçimde hayır diyemeyeceği bir ismi bu nedenle öne çıkarmıştı!

Dahası da şudur: MHP lideri ilk iki tur oylama sonucu ortaya çıkan tablodan sonra açık, net ve kesin biçimde adayları olan Ekmeleddin İhsanoğlu’nun sonuna kadar arkasında duracaklarını eğer kendi adayları dördüncü tura kalmazsa boş ya da geçersiz oy kullanacaklarını söyledi.

Sayın Bahçeli bu açıklamayı Çarşamba günü saat 11.30’da yaptı. TBMM Başkanlığı için üçüncü tur seçimleri ise saat 15.00’de başladı. Siyasette üç buçuk saat sonuç olmak için önemli bir zamandır.

Şimdi bütün bu açıklamaların ne anlama geldiği açık değil midir? MHP’nin kamuoyuna yönelik olarak yaptığı bu açıklamadan Sayın Deniz Baykal’ın seçilme şansının ortadan kalktığı görülmüyor mu? Bu durumda üçüncü tur oylama sırasında CHP’nin tutumunu gözden geçirmesini siyasi zorunluluk olarak ortaya çıkarmış olmuyor mu?

MHP’den CHP adayı için oy bekleyenler, mevcut şartların değişmesiyle MHP adayı için CHP’den üçüncü turda neden oy gelmemesini eleştirmiyor?

CHP eğer AKP’nin adayının TBMM Başkanı olmasını istemiyor olsaydı Cumhurbaşkanlığı için kendi teklifleri olan Ekmeleddin İhsanoğlu’nun TBMM Başkanlığı yarışında dördüncü tura kalması için gerekeni yapardı.

TBMM Başkanlığı yarışında mevcut şartlar ve adaylarla üçüncü tur seçimi gerçekleştirilirken her şey açıktı. Halk tabiriyle görünen köy kılavuz istemezdi. CHP dahil herkes TBMM Başkanlığı seçimini AKP’nin adayının kazanmasını yalnızca seyretmişlerdir. Seyircilerin sonuçtan yakınmaya ya da günah keçileri yaratarak olan bitenden sıyrılmaya kalkmalarının etik yanı yoktur!

Yazarın Diğer Yazıları