Tayyip Erdoğan'ı susturan rest!
Lafa geldi mi mangalda kül bırakmıyor! Bağırıyor, çağırıyor, esiyor, gürlüyor!
Hele de karşısındaki zavallı biri ise yandı ki yandı!
Çifçi ise “Ananı da al git” diyor.
İşçi ise kışın dondurucu soğuğunda havuzlara döktürüyor.
Memursa kapıya koyarım diye korkutuyor.
Uzaktan laf atanı bile karakollara gönderiyor.
Ama karşısına Orgeneral Başbuğ misali nihayet kesin kararını vermiş biri çıkınca ve ültimatomu görünce hemen frene basıyor.
Sahi ne oldu o demokrasi mücahidi Başbakanımıza?
Niçin birden sus pus olup yelkenlerini indirdi?
Hani askeri vesayete karşıydı?
Orgeneral Başbuğ’a neden açıklarsan açıkla diyemedi?
Niçin o konudaki soruyu cevaplayacağına geçiştirme yoluna gitti?
Şimdi birileri, demek ki Başbakan’ın anladığı dil bu dese ne cevap vermeliyiz?
Evet Tayyip Bey’in Genelkurmay Başkanının açık bir meydan okuma olan, “Açıklarım” meydan okumasına suskun kalması bir kaç açıdan büyük önem taşıyor.
Birincisi Tayyip bey TSK’nın gözünü karartıp belli bir plan çerçevesinde harekete geçtiğini görmüş ve ödü kopmuştur.
İkinci husus Orgeneral Başbuğ’un gerektiğinde açıklarız dediği şeylerdir.
Muhtemeldir ki Başbakan onların ne olabileceğini seziyor ve açıklanması durumunda çok çok zora gireceğini düşünüyor.
Tersi olsaydı yani korkacak, ürkecek bir şeyi olmasaydı, 6 yıl önceki GATA’daki türban olayını bile siyasi rant adına yeniden gündeme getirip kullanan ve toplumu geren bildik Tayyip Erdoğan böyle bir fırsatı tepmez ve Başbuğ’a karşı Yeltsin’in tankın üstüne çıkması misali meydan okur ve kıyametleri koparırdı!
Diyeceksiniz ki TSK ile kapışıp onu yıpratmak ve de gerginliği tırmandırmak istememiş olamaz mı?
Böyle bir şey milyarda bir ihtimal değil zira TSK iki senedir neredeyse her gün dövülüyor, dahası bu iş bizzat hükümetin nezaretinde yapılıyor yani Erdoğan’ın böyle bir kaygısına hiç şahit olunamadı.
Sadece bu suskunluk ve geri adım bile göstermiştir ki Tayyip Erdoğan ve şürekası ile mücadelenin metodu kesin budur. Dolayısı ile bu metottan bırakın geri adımın atılması, geliştirilip üstüne
gidilmelidir.
Evet tam iki yıldır ilk defa psikolojik üstünlük TSK’ya geçmiştir, Genelkurmay bu durumu iyi değerlendirmeli ve taarruzu mevziden çıkarıp sahaya yaymalıdır. Yok bu yapılmayıp, gözdağı verdik yeter denilirse, hiç kuşkunuz olmasın bu iş bumerang misali geri tepecektir!
NE EKERSEN...
Toptan, yuhalanmamak için hangi cenazeye gitmedi?
Bazıları bilmez; Ergenekon tutuklusu Prof. Mehmet Haberal ile Köksal Toptan bir dönem çok çok yakın arkadaştı. Öyle ki 1991 genel seçimlerinde Mesut Yılmaz, Haberal Hoca’ya Rize’de ANAP’dan liste başı olmayı teklif ederken Hoca bunu geri çevirmiş ama bu tekliften bir hafta sonra Köksal Toptan’ın DYP adayı ol ricasını kıramamıştı... İşte neredeyse çeyrek asrı aşan bu müthiş yakınlığa rağmen Köksal Bey Haberal Hoca tutuklanınca köşe bucak kaçmış, mesela Rıfat Hisarcıklıoğlu’nun Sinan Aygün için yaptıklarının binde birini yapmamıştır... Bitmedi aynı Köksal Toptan Mehmet Haberal’ın babasının cenaze namazına bile katılmamıştır... Tabloyu zerre abartısız olarak bu şekilde sunduktan sonra yorumu size barakalım ve Toptan’ın cenazeye neden gitmedin sorusuna verdiği şu cevabı sunalım: “Gitseydim beni yuhalalardı.....” Eeee ne ekersen onu biçersin Köksal bey!
HELE BİR SEÇİM GELSİN!..
Bu sene buzdolabı niye dağıtılmıyor?
Hatırlayın geçen yıl tam bu günlerde Tunceli’ıe devletin buzdolabı, fırın, kanepe sevkiyatı vardı. Mahalli yargının yasaklamasına rağmen Vali Bey de bu işin dinamosu gibiydi. Başbakan da, dağıtım olayının o günlerde eşikte olan seçimle ilgisinin olmadığını söyleyebiliyordu... Evet Tayyip Bey milletin parası ile seçim arefesinde dağıtılan bu ianeleri rutin yardım olarak sunuyordu... Zaman her şeyi açığa çıkarıyor. Bakın geçen yıl yapılan bu yardımların bir benzeri bugün hiçbir yerde yok çünkü seçim gündemde değil.. Bir başka şey, üst yargı yani Yargıtay da, halkın parası ile örtülü olarak AKP adına yardım dağıtan malum Vali’yi cezalandırdı ve yapılan yanlışı hükmü ile tespit etti... Sahi o günlerde ne demişti Başbakan?... “Vali’me kimse dokunamaz....” Bak Adalet ne güzel dokundu gördün mü?
GÖLGELER...
Eroinci yeğen için Başbakanı arayan polis
Vatan gazetesinin duyurduğu haber ilginç. Önceki günkü manşeti Başbakan’ın gereğini yapın sözüydü.. Tayyip Bey eroinden yakalanan yeğeni için dokunabilirsiniz demiş.. Başbakan’ın dün doğruladığı bu olaya göre polis operasyon esnasında hadisede Erdoğan’ın yeğenini görünce konu hemen Tayyip Bey’e iletilmiş ve ne yapalım denilmiş... Başbakan da yasalar ne emrediyorsa onu demiş ve yeğen gözaltına alınmış. Anlaşılır gibi değil. Ne yani Başbakan dokunmayın dese dokunulmayacak mıydı? Burası Hitler ya da Saddam ülkesi midir ki böyle bir şey için Başbakan’a müracaat ediliyor? Genelkurmay ya da ASAL dairesi nasıl askere alınacaklar için Başbakan ya da başkalarına bir şey sormuyorsa polisin de bunu yapması gerekmiyor mu? Bu olayla görüldü ki polis artık AKP ve Tayyip Bey’in tamamen gölgesi haline getirilmiştir.