Taviz karanlık, gidişat zifiri!!!
AKP''nin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana Aydınlanma Devrimi''nin temel taşları olan Devrim Kanunları büyük tahribata uğratıldı...
Yoksul, eğitimsiz ve savaş yorgunu bir kitleyi ayağa kaldırmak için sosyo-ekonomik çabalar sürerken, 3 Mart 1924 tarihli Devrim Kanunları da Osmanlı''nın enkaz halinde bıraktığı Anadolu''yu çağdaş uygarlık seviyesine ulaştırmayı hedefliyordu...
Oysa Harf Devrimi''ni yok etmek için bile yıllardır yoğun çaba harcanıyor bu ülkede...
Sübyan mekteplerini canlandıran tarikat ve cemaatlerin 3-5 yaşındaki çocuklara Arapça ve Osmanlıcayı dayatması en basit örnek...
Halifeliği kaldıran yasaya ise 98 yıl sonra bile direniyor kimi çevreler...
Baksanıza "hain miydi'' değil miydi" tartışmalarının zirveye çıktığı bir dönemde, AKP''li Pendik Belediyesi iki caddeye Vahdettin ve Abdülhamit''in adlarını vermekten çekinmedi...
Hilafeti savunan Osmanlıcı dernekler bile faaliyet gösteriyor Türkiye''de...
Peki; Tevhid-i Tedrisat olarak bilinen Öğretim Birliği Yasası''nın dinci eğitim uğruna tarumar edilmesine ne demeli?..
Bir gecede binlerce eğitim kurumunun imam hatipe dönüştürüldüğü bir ülkedir Türkiye...
İmam hatipler sadece ortaokulda eğitim vermiyor, kız imam hatipler de Türkiye''nin her tarafında yaygınlaştırılırken, laik eğitimi hedef alan uygulamalar, imamların öğretmen olarak görevlendirildiği diğer öğretim kurumlarında da bir furya halinde dayatılıyor...
Anadolu lisesi sınavlarında sadece iktidarın değil, tarikatların, cemaatlerin ve belediyelerin tüm çabası, kontenjan açığı bulunan imam hatipleri doldurmak için kampanyalar düzenlemek...
İşte Millî Eğitim kurumlarında tarikat ve cemaatlerin cirit atması yetmezmiş gibi, eğitim müfredatından Atatürk''ün, cumhuriyetin, Kurtuluş Savaşı''nın ve laikliğin çıkarıldığı bir kahredici dönemi de yaşıyor Türkiye...
HELALLEŞME PAZARLIĞI MI?..
1934 tarihli Kıyafet İnkılabı''ndan ise eser yok artık Türkiye''de...
Trakya''daki bir şehirde cübbeli polis, GATA da cübbeyle dolaşan bir doktor, hatta tarikat tekkesinde sarıkla, cübbeyle görüntülenen amiral unutulmadı...
Artık kamu kurumlarında kim memur, kim sıradan vatandaş belli değil...
Saçı sakalı birbirine karışmış kıyafeti dağınık öğretmenlerde, memurlarda devlet ciddiyeti kalmamış...
Ve kravatsız, ceketsiz pejmürde giysilerle, devletin en önemli kurumlarını işgal eden başıboşluğun ve pervasızlığın gerisindeki asıl çabanın türban dayatması olduğu da unutulmuyor...
CHP''nin de desteğiyle türbanın kamu kurumlarında serbest bırakılmasının ardından Devrim Yasaları''nı adeta çöpe atan uygulamalar her gün devletin bütün kurumlarından yansıyan fotoğraflarla dışa vuruyor; Artık bu ülkede türbanlı hâkimler, savcılar, askerler ve polisler de var...
Türkiye''de radikal dinciler bile kılık kıyafet konusunda en özgürlükçü dönemi yaşıyor da, "gaflet, dalalet ve hatta hıyanet" neyin nesidir acaba?..
Hilafet enkazının ardından çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmaya çalışan Türkiye''de, Devrim Yasaları''nın artık esamesi bile okunmazken, cumhuriyet karşıtı çabalar sadece kılık kıyafet pervasızlığı üzerinden de yürütülmüyor...
Dindara değil, dinciliğe tavizlerin verilmesi ile birlikte; Türkiye sadece kılık kıyafet, Tevhid-i Tedrisat ve saltanatın kaldırılmasının sonrasında siyaset eliyle dayatılan gericiliğin ağır sonuçlarını yaşamıyor, bir yandan da radikal dinciliğin zirve yaptığı bir çıkmazın içerisinde bocalıyor...
Şeriat yanlısı örgütler artık çok güçlü bu ülkede... Yıllar önce siyasi suikastlarla gündeme gelen İslami Hareket, Hizbullah, sonraları El Kaide ve IŞİD''in silahlı eylemleri yetmezmiş gibi, tarikat ve cemaatlerin nasıl bir tehdit oluşturduğu da 15 Temmuz 2016''da Fethullahçıların darbe girişimiyle ortaya çıkmıştı...
İşte tüm bunlar da Devrim Yasaları''nı hiçe sayan uygulamaların ve devletle siyasetin tavizleriyle pervasızlığının ağır sonuçlarıydı...
KARŞI DEVRİMCİLİĞE CESARET VERMEK!..
Türkiye; laikliği hedef alan ve cumhuriyet kurumlarını (millî varlıklarına kadar) erozyona uğratan gerici, bölücü siyasetin kıskacında boğulurken, CHP''nin salt (AKP''yi yenme iddiasıyla) her kesime taviz stratejisinde iletişime geçtiği kişiler, dernekler, gruplar, tarikatlar, cemaatler ve kendilerini "kanaat önderi" sayan zatlarla ulemalar basına kapalı toplantılarda CHP''den ne istediler acaba?..
Kılıçdaroğlu''nun yıllar önce "tehlikededir diyemem" şeklinde bir gafletle dile getirdiği laiklikle ilgili duyarlılığın gevşetilmesini mi istedi helalleşme grupları, yoksa tarikat ve cemaatlerin yasal statüye alınmasını mı?..
Bunların yanıtlarını elbet tarih ortaya çıkaracaktır ama CHP liderinin durup dururken, hem de Türk Medeni Kanunu''nun uygulamaya konulduğu 4 Ekim 1926''nın yıldönümünde (!!!) başörtüsünü koruma altına almak için Meclis''e kanun teklifi vermesi hangi stratejinin, dayatmanın ya da beklentinin vahim sonucudur acaba?..
Hiç kimse, "AKP''liler, seçimi kazanması halinde CHP türbanı yasaklayacak diye propaganda yapıyor" şeklindeki tabansız iddianın arkasına sığınmasın...
Ola ki seçimi muhalefet kazandığında, ne CHP''nin içerisinde böyle bir beklentiyi dile getirecek bir direnç var, ne de bir strateji...
Laiklik, cumhuriyet ve Atatürk konusundaki tavizlerin radikal dinci terörden Fethullahçı darbeye, eğitim kurumlarının imam hatipleştirilmesinden medrese zihniyetinin hortlatılmasına kadar sarsıcı sonuçlara ulaştığı ortadayken, hiç kimse "CHP''nin kanun teklifinin, dinci siyasetin elindeki enstrümanı almaya" hizmet ettiğini de ileri sürmesin...
Hangi gerekçeyle olursa olsun; zaten tamamen serbest bırakılan kılık kıyafet meselesinin CHP tarafından zamansız, yersiz, gereksiz biçimde Meclis''e getirilmesi, Aydınlanma Devrimi''nin 98 yılı aşkın süredir ayakta duran kazanımlarını darbelemekten ve karşı devrimcileri cesaretlendirmekten öteye gitmeyecek...
Dinci siyasete taviz verilmesi geçmişte laik cumhuriyeti nasıl darbelediyse, son gaflet gelecekte de hiç kuşkusuz daha ağır tahribatlara yol açacaktır...
Çünkü "gaflet, dalalet ve hatta hıyanet"in nelere yol açtığı tarihin sayfalarında ayrıntısıyla yazıyor...
Üstelik; 1960 öncesindeki "siz isterseniz hilafeti bile getirirsiniz" lafları ile 1990''lardaki, "laik cumhuriyet, yıkılacak elbet" sloganları at başı gidiyor bu ülkede!!!