Taviz, ihanet ve bumerang!!!
Taviz bazen gafletten, bazen cehaletten, bazen de ihanetten beslenir...
İhanetin tetiklediği tavizin sonu da ihanettir...
Tavizden taviz koparmaya çalışılan sistem ise bazen bir bumerang gibi gelir sahibini de vurur...
İşte kişiler, kurumlar ya da topluluklar adına verilen tavizler bazen kendi ayağına kurşun sıkmak da olur ki, sonu her zaman felakettir!..
Türkiye''de bürokrasi ve siyasetin tarihi de tavizlerin yol açtığı yıkımlarla doludur...
İşte 2010 yılı öncesinde PKK ile mücadele ediyor diye göz yumulan radikal dinci Hizbullah, sonunda büyütüldü ve Diyarbakır Emniyet Müdürü Ali Gaffar Okkan ile 5 polis memurunu şehit etti, örgütün saldırılarında yüzlerce kişi yaşamını yitirdi...
AKP''nin "açılım" adı altında PKK ve türevlerine verdiği tavizin sonucu da devlet-millet, huzur ve güven açısından kahredicidir;
Habur''da davul zurna ile karşılanan teröristler çadır mahkemelerinden kurtulunca önce Mardin ve Hakkari sokaklarında milis, militanlar gibi silahlarla, sloganlarla yürüdüler, sonra Diyarbakır''ın ortasında hendek kazarak yüzlerce güvenlik görevlisini şehit ettiler...
Peki ya iktidarın FETÖ''cülere "ne istediler de vermedik" diye yoğunlaştırdığı tavizin devlete "darbe" olarak dönmesine ne demeli?..
Darbe girişiminde yüzlerce can kaybı ve yaralı, devasa operasyonlar ve devletin içerisine sızan on binlerce FETÖ''cü ile devam eden amansız mücadele...
Peki; bu kadar kötü deneyime rağmen siyasetin her kesiminde "gaflet, dalalet ve hatta ihanet"le de tarif edilebilecek tavizlerin kahredici sonuçlarından ders alınmamasına ne demeli?..
HELALLEŞME, ANAYASA VE "BOMBA!.."
AKP''yi iktidardan düşürmek için yürütülen hırslı mücadele artık "düşmanımın düşmanı dostumdur" hastalığıyla bile tarif edilemeyecek bir tavizler silsilesini de gündemde tutuyor...
Ne tuhaf ki; geçmişte PKK açılımı ve FETÖ konusunda verdiği tavizler yüzünden siyasi olarak da büyük darbe alan AKP, özellikle muhalefet içerisinde neredeyse her kesime verilen tavizlerden yararlanmak için şimdilerde ellerini ovuşturuyor...
Ne yazık ki AKP''nin önüne gelen paslar "gol" olarak tanımlanıyor, umut peşindeki kitleler ise kahroluyor!..
CHP lideri, 16 Kasım 2021''de TBMM''deki grup toplantısında helalleşecekleri grupları sıralarken "28 Şubatçıların açtığı yaraları kapatıp helalleşeceğiz. İkna odalarına sokulan başı kapalı kızlarımızla helalleşeceğiz" demişti ya, CHP tabanı işte o gün bugün kara kara düşünmeye devam ediyor!..
Bu da yetmezmiş gibi, devletin bürokrasisinde, askerden polise, savcıdan valiye kadar türbanlılar koltukları zaten işgal ederken,
Kılıçdaroğlu''nun adına "helalleşme" denilen tavizleri yüzünden ve (gündemden tamamen çıkmış) türban üzerinden AKP''nin eline koz verilmesi de CHP''yi sarsmaktan öteye gitmiyor...
İşte daha önce yeni Anayasa tartışmaları nedeniyle büyük tepki çeken CHP Milletvekili İbrahim Kaboğlu bile AKP''nin türbana Anayasal güvence getirecek olan önerisini "çok tehlikeli" bulmuş ve "bu Anayasa''ya konulmuş bir bomba... Partiler bu tuzağa düşmemeli" demiş!..
Evet, eskiden Diyanet bürokratları, vaizler ya da din sömürücüsü sahte hocaların laikliğe meydan okuyan (çoğu İslam dışı söylemleri) radikal dincilere cesaret verirken, ne yazık ki artık muhalefetin taviz içeren vahim çıkışları cumhuriyet karşıtlarını daha da pervasız hale getiriyor...
İşte Yargıtay tarafından "terör örgütü" olarak tanımlanmasına rağmen şehirlerde hilafet çağrıları yapan Hizb-ut Tahrir''in yayın organı, geçen hafta TBMM''nin yakınındaki bir kültür merkezinde laik cumhuriyete kafa tutacak toplantılar yapmış da, tarikat oyları peşindeki muhalefet günlerdir sesini bile çıkartmıyor!!!
TUNCAY ÖZKAN''I KİM DURDURACAK?..
Evet; rotadan çıkınca hedefe ulaşamayacağını anlamayan muhalefetin tavizleri sadece CHP''nin helalleşme ve sonrasındaki türban yasası skandalından ibaret değil...
Türklük kavramı ve Devrim Yasaları''na karşı duran DEVA Partisi ile cumhurbaşkanlığı adayı konusunda sürekli kriz çıkartarak taviz kopartmaya çalışan ve "Altılı Masa''da çatlak" algısı yaratan Gelecek Partisi''nin kaotik çıkışları da muhalefeti zayıflatıyor...
Ancak bir de CHP içinde Atatürk''e kefere ve Dersim üzerinden katliamcı diyenler, Fethullah''a saygı sunmuşken (danışman adı altında) CHP örgütlerini dolaşan Muhammed Çakmak gibiler ya da Anıtkabir''e harcanan paraya tepki gösteren gafiller yetmezmiş gibi, bir de Tuncay Özkan vakası var ki, ona verilen tavizler de CHP''yi her gün yaralamaya devam ediyor...
İşte Kılıçdaroğlu; İzmir''de "asansör bakım ihaleleri" ile medyanın diline düşmüşken, son olarak "Kemal Bey sık sık beşli çete vurgusu yaparken nedense Bayburtlu Şentürkler ailesinin aldığı işleri hiç gündeme getirmez? Tuncay Özkan''ın bu aileyle yakınlığı buna sebep midir?" sorusuyla gündeme gelen Tuncay Özkan karşısındaki suskunluk da CHP''de infial yaratıyor...
"İstanbul ve İzmir belediye başkanlarıyla kavgalı" olduğu yazılan, CHP''nin televizyonunda CHP''lilere bile ambargo uygulayacak kadar pervasızlaşırken, (bu konuda Kılıçdaroğlu''nun uyarılarını dinlemeyen), ancak Barzani televizyonunun CHP binasında özerklik çığırtkanlığı yapmasına ve Türk Bayrağına sansür uygulamasına göz yuman Özkan''a neden müdahale edilmediğini bütün parti örgütleri merak ediyor...
Sormak lazım; CHP delegesince kurultaylarda dışlanan (Selahattin Demirtaş''ın kankası) Tuncay Özkan basın danışmanlığını doğru düzgün yapabilseydi, son olarak CHP lideri bir canlı yayında, SADAT reklamı nedeniyle sıkıntıya düşer miydi?..
Evet; yazının başında dikkat çektiğimiz gibi devlette, bürokraside, siyasette verilen tavizler bazen büyük yıkımlara ve ihanetlere yol açar, bazen de bir bumerang gibi gelir sahibini vurur!..
Velhasıl, ideolojilere, topluluklara ve kişilere yönelik taviz siyasetinin kime, nasıl darbeler vurduğu Türk siyaset tarihinin arşivinde de duruyor...
Bundan en çok AKP''yi devirmek isterken, aslında güçlendiren (!) muhalefet ders çıkartmalı!..