Taslaman mı Sifil mi? Ben "Müslüm Gürses" diyorum…
Habertürk televizyonunun günler öncesinden 'Büyük Kapışma' anonsuyla yayınladığı proğramda felsefe profesörü Caner Taslaman ve ilâhiyatçı Yrd. Doç. Ebubekir Sifil karşı karşıya gelmişler ve kozlarını paylaşmışlar. Kozlarını paylaşmışlar deyince aklıma geldi, koz dediğimiz şey pek de paylaşılabilir birşey değildir aslında, ama neden böyle denir onu da bilmiyorum gerçekten…
Bu 'Büyük Kapışma'nın mevzuu da hadisler…
Proğramın ardından sosyal medyada başlayan tartışma ise hangisinin gâlip geldiği… Her konuda olduğu gibi insanlarımız karpuz gibi ikiye bölündüler, 'Taslamancılar' ve 'Sifilciler' olarak… Laik ve son onbeş yıllık iktidar ile limonî olanlar hadis mevzuuyla çok alâkalı olmasa da 'Taslamancı' kesilmiş, hakikat gibi bir derdi olmayan ve tabii normal olarak da ilâhiyatçı olması hasebiyle kendi cehâletlerinin okumuş temsilcisi olarak 'Sifilci' olmuşlar…
Televizyonda değil ama daha sonra internette izleyince proğramı, bendeniz de 'Taslaman mı Sifil mi?' tartşmasındaki safımı Müslüm Gürses olarak belirledim…
Deve sidiğinin şifâ olduğunu ama sek içilemeyeceğini söyleyen Sifil karşısında, "Hatalarına bir nilüfer / Sevgisizliğine bir kalp verdim / Artık geri ver / Geri veremezsin aldıklarını…" diyen Müslüm Gürses'in tarafındayım bendeniz…
Kadının sünnet edilmesinin kadının cinsel arzularını arttırdığını söyleyen Sifil karşısında, "Çünkü sen çölüme yağmur oldun / Sen geceme gündüz oldun / Sen canıma yoldaş oldun / Sen kışıma yorgan oldun" diyen Müslüm Gürses tarafındayım bendeniz…
Özellikle yaz aylarında oramıza buramıza konarak sinirlerimizi altüst eden, uykularımızın içine eden ve elimizdeki plastik şaplak ile öfkeyle öldürdüğümüz sineğin bir kanadında zehir diğer kanadında panzehir olduğu için o sineği yemeğimize girdiğinde, yemeğe iyice batırararak atıp yemeğe devam edebileceğimizi bir hadise dayandıran Sifil karşısında, "Tanrı istemezse yaprak düşmezmiş / Tanrı istemezse insan ölmezmiş / Sen Tanrı mısın beni öldürdün" diyen Müslüm Gürses tarafındayım bendeniz…
Ne alâkası var demeyin…
Koskoca ilâhiyatçı doçent yardımcısından çok daha fazla hikmetli sözler bıraktı geriye Müslüm Baba…
Sevgi dolu şarkılar bıraktı geriye Müslüm Baba…
Bendeniz Müslüm Gürses tarafındayım, siz Erkan Oğur'un tarafında olun meselâ…
Sifil'in saçmalıklarını dinleyeceğinize ya da Taslaman'ın, Erkan Oğur'dan "Öyle bıkmışım ki kendimden / Kurudum düştüm dalımdan / Sanki ruhum çıktı canımdan /Sen benden gittin gideli" türküsünü dinleyin veya "Bir derdim var bin dermana değişmem, Benim yaralarım tuzum tuzum der" desin Erkan Oğur ve siz dinleyin…
En azından ruhunuz inşirah bulur…
İlâhiyatçı Beyler size gelince:
Biz, Peygamber'in yüceliğini acve hurmasının mucizelerinde değil, sineğin kanadının altında tespit etttiği anti-mikropta değil, atı Burak ile göğün bilmem kaçıncı katına çıkmasında değil, kız çocuklarını gömen ve tefessüh etmiş bir toplumu ahlâken hangi yüksekliğe çıkarmasında buluruz.
Siz deve sidiğinin içinde debelenip durunuz…