"Taşeron" ya hani...

Bir garip şuursuzluk hali içerisinde ülke...

***

PKK'nın, Karadeniz'de Tokat, Giresun, Ordu ve Trabzon'u hedef seçtiği, konuşlanma yerlerinden birinin de Maçka olduğu -BİR KERE DAHA- ilan edileli 3 ayı geçtiği halde...

Trabzon'da, bu ilanla eş zamanlı olarak, tıpkı önceki gün olduğu gibi -YİNE- Maçka'da, terör örgütüyle çıkan çatışmada bir şehit verdiğimiz halde...

Sadece son iki yılda, Karadeniz'de PKK terörüne verdiğimiz şehit sayısı 14'ü bulduğu halde...

Daha geçtiğimiz yaz, Gümüşhane'de yapılan operasyonda PKK'ya ait 6 depo ve bir sığınak bulunduğu ve buralarda biksiden, M16'ya, el bombasından, EYP malzemelerine, kaleşnikof şarjörlerinden uzun menzilli telsizlere, haritalardan fünyelerde envai çeşit katliam malzemesi ele geçirildiği halde...

Sadece geçen yılın saldırı takviminde Giresun Doğankent'teki Yaşmaklı Barajı, Gümüşhane Kürtün'deki Akköy II Hidroelektrik santrali, Giresun Çaldağ'daki Jandarma Karakolu, Giresun Güce'deki Jandarma Karakolu, Gümüşhane Torul'daki Harmancık Tüneli olduğu; Trabzon, Ordu, Gümüşhane, Artvin'de değişik zamanlarda çok sayıda çatışma yaşandığı halde...

"Çok iyi korunan(!)" Ana Muhalefet Partisi liderinin konvoyu dahi silahlı saldırıya uğradığı halde...

Hâlâ "PKK'nın ne işi var Karadeniz'de" diye sorabiliyor insanlar; üstelik hayretle!

***

Demek ki "küreselleşen terör" diye başlayan o ahkam kesmeler hep hikaye...

Demek ki, "terör"ün ne olduğuna, neden olduğuna dair hiçbir şey bilmiyor aslında hiç kimse...

Demek ki, "taşeron örgüt" nitelemesi "moda" diye kullanılıyor sadece...

***

Aksi olsaydı eğer, ABD'nin ne işi varsa PKK'nın da o işi olduğunu bilinirdi Karadeniz'de!

NATO, Karadeniz'e girebilmek uğruna Türk Ordusu'na neden Balyoz indirdiyse, PKK'nın da o yüzden vurduğu bilinirdi Mehmet'lere, Eren'lere...

***

Güvenlik sorunu yok mu?

----------

Aylardır aranan, başlarına astronomik ödüller konan, adlarıyla sanlarıyla kodlarıyla bilinen teröristlerin, Cumhurbaşkanı'nın daha bir hafta önce -İçişleri Bakanı'nın eşliğinde- tatil yaptığı bölgede, İçişleri Bakanı'nın "memleketinde" cirit atabiliyor olması mı daha vahim; biri çocuk, biri asker olmak üzere iki evladımızı katlettikten sonra kaçabilmiş ve hâlâ yakalanamamış olmaları mı?

Manzara buyken, kim nasıl kızabilir Türkiye'de güvenlik sorunu olduğunu iddia edenlere?

***

Hoşaf tesisi de diyebilirdi

-------

Ajans, Cumhurbaşkanı'nın açılışını yaptığı ve İsrail'le özdeşleşmiş kola markasına ait olan tesisi, "meyve suyu üretim tesisi" diye geçmiş abonelerine... Yine de "abartmış" sayılmaz; "yerli ve millî organik hoşaf tesisi" de diyebilirdi bu zeminde!

***

Mağduriyet mektupları bitmiyor

-------------

Mağduriyet iddiasıyla yollanan mektuplara her gün yenileri ekleniyor. Onlardan biri Ali Boğa'dan...

Ordu'da darbe "FETÖ/PYD yapılanması"na mensup olduğu iddiasıyla gözaltına alınıp tutuklanan Jandarma Albay Yasin Ölmez'in ailesi adına yazan Boğa, Ölmez'in darbe gecesi de dahil olmak üzere söz konusu dönemde memleketi Manisa'da tatilde olduğunu, sonrasında Aydın-Didim'e geçtiğini; tatili boyunca Manisa, Denizli ve Didim'de kaldığı apart kayıtları, kullandığı aracın MOBESE kayıtları ve benzin istasyonlarından alınan akaryakıt faturaları günü gününe nerede ne yaptığını belgeliyor olmasına rağmen darbecilikle suçlandığını ileri sürüyor.

"Sadece Manisa-Denizli-Aydın illeriyle Ordu arasında mesafe göz önünde bulundurulduğunda bile bunun mümkün olamayacağı anlaşılır. Kaldı ki, Jandarma Okul Komutanlığı'nda öğretmen albay olarak görevli olduğu için Ölmez'in emrinde veya sicil verdiği herhangi bir askeri de yoktu" diyen Boğa, emniyet kayıtlarıyla Ölmez'in ByLock kullanmadığının, banka hesap kayıtlarının temiz olduğunun kanıtlandığını, Ordu ilinde hiçbir telefon görüşmesi, kamera kaydı, hakkında yazılı emir-belge-talimat bulunmadığını buna rağmen Ankara'da çöp kutusundan çıkan bir belgenin delil sayılması suretiyle hâlâ -13 aydır- cezaevinde tutulduğunu yazıyor.

Mektuba göre, Ölmez'in yaşananlardan dolayı mağdur olan eşi boşanma davası açıp kendinin ve kızlarının soyadlarını değiştirdi. Kızları okullarını (biri burslu tıp öğrencisi diğeri ise iktisat bölümü) bırakma noktasına geldi.

Ölmez hakkında yayımlanmış haberler, ailesinin iddiasının aksine Ordu'da gözaltına alındığı yönünde...

Ama bilgi kirliliğinin bu denli yoğun olduğu ortamda ne gazete haberleri ne de bu mektuplar değil ancak ve sadece "adil bir yargı" hükmedebilir mağduriyete de, mahkûmiyete de...

Bu nedenle, her zaman ve herkes için adalet, gecikmemiş adalet dileğiyle sunalım iddiaları yetkililerin ilgi ve bilgisine...

Yazarın Diğer Yazıları