Tarikatlar kapatılsın

Bu ülkenin başına ne geliyorsa kapısının içerisinden girip denetlenemeyen tarikatlardan geliyor.

Ajan da bunlarda, istismar da bunlarda, darbecilik de bunlarda…

Hâlâ da çıkıp Müslümanlığa sığınmaya çalışıyorlar.

Dinle ahlakla alakaları yok. Evet, bilerek genelliyorum. Çünkü artık iş genellenecek noktaya geldi.

Yeter!

Türkiye neredeyse 1 haftadır 6 yaşındaki bir çocuğun 29 yaşındaki biri ile evlendirilmesi ve cinsel istismarı ile çalkalanıyor.

Değerli dostum ve program arkadaşım Timur Soykan ilk BirGün gazetesinde yazdı. Sonra Salı günü yeni deliller ile birlikte Halk TV''deki Kayda Geçsin programında Şule Aydın, Timur Soykan ve ben derinlemesine gündeme getirdik ve çağrı yaptık.

Çok ses getirdi. Siyasilerden sanatçılara, futbol dünyasından gazetecilere, tüm yurttaşlar yaşanan rezilliğe tepki gösterdi.

Daha önce de yaşandı ne yazık ki…

Bu sefer son olsun diye tüm ayrıntılarının incelenmesi konusunda ısrarcı oluyoruz. Çünkü istismara uğrayan kişi bunların ortaya çıkmasını istiyor. Başka kimse bunu yaşamasın istiyor.

Program yayınlandıktan sonra sunulan fotoğraflardan birisi daha çok gündem oldu. 6 yaşındaki bir kız çocuğu gelinlik üzerinde. Aile önce bir video yayımladı sonra canlı yayına çıktı ve "kardeşimizin ruh hali iyi değil. Böyle durum yok" dedi.

Malum tarikat ve cemaat tandanslı yapılar ve onların destekçileri de reddetme yolunu seçtiler ve mağdur kızın çok daha büyük yaşlardaki fotoğrafını yayınlayarak rezilliğin üstünü örtmeye, "dinimize saldırıyorlar" argümanı ile kandırdıkları kitleyi konsolide etmeyi tercih ettiler.

Din simsarlarının genel klasik tavrı. İnanan insanlar zaten böyle bir şeyin ne dinde ne günümüz koşullarında olamayacağını bildiği için tepki veriyor.

Ancak uyanık kitle iddianame ekinde bulunan 8, 10, 12, 14 yaşlara ait olan fotoğraflar konusunda ses çıkarmıyorlar. Aslında çıkaramıyorlar. Hatta Aile Bakanlığı''nın, Kültür ve Turizm Bakanlığı''nın, Cumhurbaşkanlığı cephesinin açıklamalarını anlayamadılar. Vicdanı olan, merhameti olan, dürüst olan hiç kimse bu rezilliğe destek olmaz.

İnsan hiç değilse kendi çocuğundan empati kurar yahu!

Ama siyasal İslamcılar, dini ticari unsur olarak kullanan din tüccarları, yalanlama ve örtbas yolunu seçmeye girişti bile…

Mesela aile bireyleri -ki videodaki kızlar daha hayatta yokken- gelişen olay hakkında "böyle bir şey yok" dediler.

Zor durum tabii ki…

İddianamede yer alan bilgiye göre çocuk 14 yaşında rahatsızlanınca doktora götürüyorlar. Hastanede doktor durumu anlıyor ve şikayet ediyor. Kız kendisine ezberletilen 17 yaşındayım yalanını söylüyor. Kemik testi isteniyor. Test için cemaat eşrafından biri, çocuğun yanında geliyor. Teste 21 yaşında başka birini buluyorlar. Bu test raporu savcıya veriliyor. Savcı şikayeti takipsizlikle kapatıyor.

Bu tarikat mensupları savcı nasıl inandı diye kendi aralarında alay ediyorlar.

Sahte Müslümanlar!

HSK, takipsizlik kararı veren bu savcı hakkında soruşturma başlattı. Şimdi sıra sahte rapora göz yumanlarda…

Değerli dostlar, savcının derin araştırmalar sonucunda yazdığı iddianamedeki tespitleri lütfen bir kez daha okuyun ve okutun:

-Şüpheliler Yusuf Ziya Gümüşel ve Fatma Gümüşel''in müşteki 6 yaşındayken şüpheli Kadir İstekli ile müştekinin dini nikahını kıydıkları,

-Bundan sonra Kadir İstekli''nin müştekiye karşı cinsel istismar eylemlerinin başladığı, müşteki 13-14 yaşlarında iken yöresel nişan ve düğünün yapıldığı,

-2012 yılında yapılan soruşturmada müşteki ve annesi, şüphelinin düğün tarihini 07/04/2012 olarak verdikleri, müştekinin bu tarihte 14 yaşında olduğu ve düğünden sonra şüpheli ile birlikte aynı evde yaşadıkları,

-Müştekinin hastanede doğmuş olması nedeniyle 14 yaşındayken şüpheli Kadir İstekli tarafından diğer şüphelilerin onayı ile cinsel istismara uğradığının kesin olduğu,

-6 yaşından 14 yaşına kadar ise töresel düğün öncesi yine anne ve baba olan şüphelilerin göz yummasıyla şüpheli Kadir İstekli''nin müştekiye zincirleme olarak cinsel istismarda bulunduğu,

-Müşteki iddiası, şüpheli Kadir İstekli''nin kısmi ikrarı, bilirkişi raporu ile tespit edilen ses kayıtları ile anlaşıldığı…

Bu ilk defa yaşanmadı.

Eğer bu karanlık yapıları, tarikat ve cemaatleri kapatmazsak, kapatılmıyorlarsa da tam bir devlet denetimi altına alıp kurumsallaştırmazsak, üzülerek belirtmem gerekiyor ki son da olmayacak.

En kötüsü de bu olaya açık, net bir tavır koyamayanların olması.

Daha da kötüsü ise böylesine ahlaksızca bir istismarın tek bir kişi tarafından yapılması değil, bunun çevresinde onlarca kişi tarafından kabul görmesi.

Böyle durumlarda Atatürk''ün Türkiye''yi, toplumu ve ahlakımızı kurtaran yegane insan olduğunu hatırlamak gerekiyor.

Yazarın Diğer Yazıları