Tarikatlar iğrençliğe kılıf bulabilirler mi?
Türkiye sarsılıyor. İsmailağa Cemaati''ne mensup bir tarikat ileri geleninin 6 yaşındaki kızını 29 yaşındaki müride teslim etmesini, evlendirmesini konuşuyoruz.
Korkunç bir şey... İlâhiyatçıların bir araya gelip bildiri yayınlamalarını beklerdim. 17/25 Aralık yolsuzluk tartışmaları sürerken, 2014''te iktidarı savunmak için 110 ilâhiyatçı akademisyen, yolsuzluk delilleri ortaya çıktığı hâlde, "ulü''l-emr" gördükleri zatı temize çıkarmak için bildiri yayınlamışlar, ilimlerine gölge düşürmüşlerdi. Bari şimdi bunu telafi etsinler.
Tarikatta/cemaatte minik yavruların akıl almaz istismarına karşı Diyanet genel bir açıklama yapıyor; "Kız çocuklarının erken yaşta evlendirilmesi hususunda devletimizin ilgili kurumlarının konuyu hassasiyetle takip ettiklerine ve adaletin tecelli edeceğine inancımız tamdır." diyor.
Ne biçim açıklama! "Küçük yaşta..." Sanırsınız ki, bulûğa yeni ermiş çocuklar. Hey Ali Erbaş Bey! Çocuk 6 yaşında... Heceleyeyim: Al-tı! Hâlâ tarikatı/cemaati koruma derdindeler.
"Tarikatta/cemaatte yavruların akıl almaz istismarı..." dedim. Araştırılsın, daha nice iğrençlikler ortaya çıkacaktır.
İğrençlik münferit düşünülemez. Hem tarikat önde geleni olacak hem münferit hareket edecek!... İlk olması mümkün mü? Devlet şimdi meselenin üzerine gitmez, cemaat ve tarikatları masaya yatırmazsa, bilinsin ki; ileride nasıl olsa yatırılacak, iğrençlikler ortaya çıkarılacak, zamanında müdahale etmeyen mevcut yönetim, siyasî tarihimizin en kara sayfası olarak tarihe geçecektir.
Geçmişte, "''Tarikatlar gölgeli kalmamalı''" alıntı başlıkla, Diyanet İşleri Başkanlığı için adı geçenlerden Prof. Dr. Hasan Kâmil Yılmaz''ın tarikatlara dair sözlerini vermiştim. Hatırlatacağım:
"Denetlenebilir olmak Diyanet İşleri Başkanlığı''nın en büyük avantajıdır. Bugün Türkiye''de İslâm adına faaliyet gösteren pek çok cemaat ve tarikatın şeffaf ve denetlenebilir olmaması gerçekten bir problemdir. Osmanlı döneminde devlet bu tip tarikat yapılarını denetlemeyi gündemine almıştır. Çünkü onlardan çok çekmiştir." (12 Ocak 2018)
Saray Hükûmeti''nde, "Osmanlı" deyince bütün vücudu ra''şeler sarıyor ya, Osmanlı''yı bari dikkate alsınlar.
Reis Beyimizin ortalığı inletmesi gerekirdi. Saray başdanışmanları her gün her şey için konuşan R. T. Erdoğan''ın prompterına bu iğrençliği tel''in edecek bir metin koymaya çekindiler belli ki... Ak Parti''den birkaç isim, mecbur kaldıkları için ses verdiler.
Gençlerimiz dinden uzaklaşıyor, sözleri sık duyuluyor. Bu tür iğrençlikler yüzünden tarikatlar/cemaatler, tarikatların cemaatlerin kümelendiği vakıflar/dernekler daha da sorgulanacaktır.
Türk Yurdu''nun Eylül 2022 sayısında, Türk Ocağı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Öz''ün "Kimlik, Din ve Gelecek" başlıklı makalesi dikkatimi çekmişti. Gençlerin dini sorgulamaları üzerinde duruluyor ve araştırma sonuçları veriliyor:
"KONDA''nın araştırmalarına göre, 2021''de din ve mezhep dağılımında her 100 kişinin 94''ü bir dinî inancı olduğunu belirtiyor. Bunların yüzde 88''i Sünni Müslüman, yüzde 5''i ise Alevi Müslüman. Dikkat çeken verilerden biri ise, ''Dinî inancı yok.'' seçeneğindeki artış. 2011''de dinî inancı olmayanların oranı yüzde 2 iken, 2021''e gelindiğinde bu oran yüzde 6''ya yükselmiş durumda. Toplumun dindarlık seviyesinde özel bir değişiklik göze çarpmasa da kendini ''İnançsız/ateist'' olarak tanımlayanların oranında belirgin bir artış var. 2011''de yüzde 2 olan inançsız/ateist oranı, 2021''de yüzde 7''ye yükselmiş durumda; yani ateist sayısı on yılda aşağı yukarı dörde katlanmış."
Hükûmet edenler bir düşünsünler... Neden acaba?