Tarihlendirme
Tarihlendirme terimini kronoloji karşılığında kullanıyorum. Gelin şimdi 2009''dan itibaren bir tarihlendirme yapalım. Karşılaştırma olsun diye 1991''deki bir olayı da alalım.
20 Ekim 1991: Genel seçimlerde Erdal İnönü başkanlığındaki Sosyal Demokrat Halkçı Parti, Halkın Emek Partisi''nden (HEP), aralarında Hatip Dicle, Leyla Zana, Ahmet Türk, Orhan Doğan''ın da bulunduğu 21 kişiyi meclise soktu.
19 Ekim 2009: 34 PKK''lı, sınırda kurulan mahkemelerce affedilerek Habur sınır kapısından içeri girdi ve on binlerce bölücü tarafından zafer işaretleriyle karşılandı.
2008-2010: Ergenekon, Balyoz vb. davalarla Türk ordusunun birçok general ve subayı tasfiye edildi. Operasyonlar sırasında başbakan bu davaların savcısı olduğunu söylüyordu.
2010-2011: Fethullahçıların, Deniz Baykal ve bazı MHP ileri gelenleri hakkında kasetleri yayımlandı. Baykal istifa etti; Kemal Kılıçdaroğlu CHP genel başkanı oldu. Bu operasyonlar sırasında Başbakan Erdoğan, "Ne özeli, genel genel!" diyordu.
2011: Suriye iç savaşına ABD ile birlikte Türkiye de müdahale etti ve Suriye''den Türkiye''ye göç başladı. Milyonları bulan ve Türkiye''nin demografik yapısını değiştirebilecek bu göç devam ediyor.
13 Eylül 2011: Oslo görüşmelerinin ses kayıtları yayımlandı. Ses kayıtlarında PKK''nın Avrupa temsilcileriyle başbakan Erdoğan''ı temsil eden Hakan Fidan ve MİT ileri gelenlerinin görüşmeleri, Fidan''ın Öcalan övgüleri vardı.
21 Mart 2013: Öcalan''ın mektubu Diyarbakır meydanında Kürtçe ve Türkçe okundu. 3 Nisan 2013''te Âkil Adamlar heyeti kuruldu.
16 Temmuz 2014: "Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun" adı altında çözüm süreci yasası çıktı.
28 Şubat 2015: Başbakan yardımcısı ve bazı bakanlar ile Öcalan''ı temsil eden HDP''li Sırrı Süreyya Önder, Pervin Buldan, İdris Balüken Dolmabahçe Sarayında bir araya geldi; mutabakat metnini Sırrı S. Önder okudu.
15 Temmuz 2016: FETÖ darbe teşebbüsünde bulundu, 100''den fazla insanımız şehit oldu.
11 Ekim 2016: Devlet Bahçeli, "Karşımızda iki alternatif yol vardır. Biri bizim için de en doğru olanı Sayın Cumhurbaşkanının yasal ve anayasal sınırlara çekilmesidir. Bu olmayacaksa, ikinci yol fiili duruma hukuki yol aranmasıdır." dedi ve kısa süre içinde Erdoğan''ı destekler hâle geldi. Destek bugün de devam ediyor.
Görüldüğü gibi AKP iktidarı zamanında olanların tamamı "eylem"dir ve bu eylemler sonunda binlerce insanımız şehit olmuş, bölücülük açıktan açığa konuşulur olmuştur. Sosyal Demokrat Halkçı Parti''ye ait bir tek eylem vardır, 1991 seçimlerinde HEP milletvekillerini meclise sokmak. Kılıçdaroğlu hiç iktidar olmadığı için yukarıdaki eylemlerin hiçbirinden sorumlu değildir. Bölücülük ve Fethullahçılık konusunda Kılıçdaroğlu''nun bazı söylemleri vardır fakat hiçbir eylemi yoktur.
Benim "kâbus" dediğim çözüm süreci ve Fethullah Gülen''le iş birliği, daha dün denecek kadar kısa bir zaman önce yaşanmıştır. Bugün de HÜDA-PAR ile iş birliği yapılıyor. Ekonomik durumu, yasa tanımazlığı, antidemokratik baskıları ve cumhurbaşkanı Erdoğan''ın söylemlerini söz konusu bile etmedim.
Bugün bir kâbustan kurtulma ihtimali belirmiştir. Bu ihtimali zayıflatacak her teşebbüs yanlıştır.
Son bir söz: Milliyetçilik; ülke çıkarını, grup çıkarının ve "Bize neler yapıldı?" anlayışının üstünde tutan bir fikir sistemidir.