102 yıl önce 25 Nisan 1915'te gün ışırken düşman donanmasının yoğun ateşi altında; İngilizler ve Anzak adını verdikleri İngiliz sömürgesi Avustralya ve Yeni Zelanda'dan topladıkları askerlerle topraklarımızı işgale yeltendiler.
***
Artık Çanakkale kara savaşlarıyla birlikte Şevket Süreyya Aydemir'in dediği gibi "Mustafa Kemal'in zuhuru" başlıyordu... Kara savaşında düşmanın nereden çıkarma yapabileceği tartışıldı. Mustafa Kemal Kabatepe ve Seddülbahir'den, Alman komutan Von Sanders ise Bolayır ve Anadolu yakasından çıkarma yapılabileceği görüşündeydi. Alman komutanı Von Sanders'in görüşü ağır bastı ve askerler o yöreye yerleştirildi.
25 Nisan 1915'te sabah gün ışırken donanmanın yoğun ateş desteği ile İngilizler, Mustafa Kemal'in düşündüğü noktadan, Seddülbahir'in 5 ayrı bölgesine asker çıkarmaya başladı. Ve tarihin gördüğü en kanlı savaş başlamış oldu...
***
İngiliz ve Fransız orduları, müttefikleri Rusya'ya Akdeniz yolunu açmaya çalışıyordu. Böylece Rusya'ya yardım gidecekti. Bunun için önce Çanakkale, sonra İstanbul Boğazı'nın açılması gerekiyordu. Bu amaca ulaşmak için İngiliz sömürgesi olan Avustralya ve Yeni Zelanda'dan, yani dünyanın öbür ucundan Çanakkale'ye on binlerce asker sevk ettiler. Orası, ne yazık ki, hepsinin mezarı oldu.
Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk 1934 yılında onlara şöyle seslendi:
"Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar, gözyaşlarını dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu topraklarda canlarını verdikten sonra bizim evlatlarımız olmuşlardır."
***
Sevgili okuyucularım; bu kısa hatırlatmadan sonra Çanakkale kara savaşlarının dahi komutanı Mustafa Kemal'le ilk röportajı yapan Ruşen Eşref Ünaydın'ın "Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal İle Mülakat"ını yayımlamaya başlıyoruz.
Gazetecilik emek isteyen, bilgi isteyen, meşakkat gerektiren bir meslektir. Öyle gazeteciler vardır ki ölümü bile hiçe sayarak, savaş meydanlarında, kelle koltukta kamuya bilgi aktarmak için en ön saflarda haber peşinde koşarlar.
Çanakkale Savaşları sırasında da bu durum değişmemiştir. 50 kadar Batılı gazetecinin Çanakkale'de haber muhabirliği yaptığı biliniyor.
Bulgarların Otro gazetesi muhabiri olan Wanda Zembrzuska, tek bayan gazeteci olarak savaş meydanlarında koşturmuştur.
Avustralyalı gazeteci Charles Bean, Çanakkale Savaşı ile ilgili haberleri ülkesine gönderiyordu. Daha isimleri aklımıza gelmeyen yabancı gazeteciler de görevlerini yerine getiriyor kamuoylarına savaş hakkında bilgi veriyorlardı.