​​​​​​​Tarihî eserler için önemli bir ikaz

Tarihî eserlerimizi koruyabiliyor muyuz? Bir ünlü tarihçimizin mektubu meseleye açıklık getirecektir.

Mektup bana değil; Yozgat gazetesinin yazarı Abdülkadir Çapanoğlu'a geldi. Abdülkadir Bey, 7 Ocak günü, köşesinde "Yozgat'lı ünlü tarihçiden Yozgat'a ilişkin tarihi mektup" başlığı altında yayınladı.

Mektubun gelişinin sebebi de önemli, cevabı da. Mektup, Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak'tan. İdeolojik tavrın, yanlış anlamanın, kavrayamamanın neleri alıp götürdüğünü ortaya koyuyor.

Abdülkadir Bey, mektubu "Türk Tarih Kurumu ve Türkiye Bilimler Akademisi şeref üyesi olan ve son olarak da 2019 Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri kapsamında sosyal bilimler alanında ödüle layık görülüp ödülünü bizzat Cumhurbaşkanımızın elinden alan hemşerimiz değerli bilim insanı Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak Hocam da bu yazımla ilgili olarak bana aşağıdaki email'i göndermek lütfunda bulundu." taltifiyle veriyor:

"Sayın Çapanoğlu, / Yozgat'ın elde kalan üç beş tarihî eserinin korunması için yazılarınızla nice zamandır çırpınıp duruyorsunuz. Kırk yıl önce vefasız ve beni ciddiye almadıkları için görevlerini yerine getirmeyen bazı hemşehri katılımcı 'akademisyenlerimiz' sayesinde- talihsiz Yozgat Tarihi projeme başladığımdan beri zaman zaman ben de çırpınıp durdum./Merhum Yılmaz Göksoy da çok çırpındı. Mekânı cennet olsun.

Aziz Çapanoğlu, / Yozgat'ın tarihinin katili önce güzelim konaklarını apartman "sâbısı"[sahibi. Yozgat ağzı. A.T.] olmak maksadıyla bizzat kendisi kundaklayıp yakan yıkan tarih ve çevre bilincinden yoksun, rant peşinde koşan, o konakların yerine ucube beton yığınlarını diken sözüm ona 'şehirli' takımından Yozgatlının bizzat kendisidir.

İkinci sıradaki katiller, aslında kendi siyasi ikballeri uğruna, görünürde Yozgat'ı sözüm ona 'imar etmek için' tarihi çarşı ve binalarını yıkan bizzat bazı belediye başkanlarıdır.

Üçüncü sıradaki katiller, köyünden çıkıp Almanya'da çalışıp para biriktirerek bazı konakları satın alan, yıktırıp 'apartman sâbısı' olan köylü vatandaşlarımızdır.

Ama tarihî çevrenin asıl katilleri birkaçı müstesna, sözüm ona Yozgatlı, ne oldum delisi, seçilene kadar millete yağ çeken, seçildikten sonra Olimpos'a çıkıp kendini 'tanrı' zanneden kibirli, tarih bilinci yoksunu, 'okumuş cahil', kültürsüz bazı milletvekillerimizdir.

Yozgat'ta doğdum, büyüdüm, yaşadım,74 yaşındayım ve bunları bizzat gördüm, yaşadım, iyi bilirim. İçimi acıttınız. O güzelim Büyük Cami ve mahalle camilerinin hazinelerindeki ["hazirelerindeki" mi? A.T.], kitabelerinde Yozgat'ın tarihini ve kültürünü haykıran, muhteşem mezar taşları ya asit yağmuru ya da ihmaller yüzünden heba olup gitti.

Ya sökülüp atıldı, ya da kırılıp tahrip edildi. Bir kısmını merhum Şeyhzade Ahmet Bey kaldırtıp korumak maksadıyla evinin bahçesine taşıtmış. Harf inkılabı üzerine, yukarıdan bir emir gelmediği halde, inkılaba şirin görünmek isteyen o zamanki belediye başkanları tarafından eski binaların -bu arada Şadırvan'ın o sözünü ettiğiniz kitabesi dâhil olmak üzere- lise binasının, askerlik şubesinin ve daha nicelerinin kitabeleri -yurt çapında olduğu gibi- ya kazındı, ya da müdahale üzerine betonla sıvanıp ancak kurtarılabildi.

Tekrar ediyorum, yukarıdan emir gelmediği halde, sırf 'hapsedilirim' korkusuyla halk tarafından yazma basma birçok eski kitap ya yakıldı, ya da kuyulara atıldı vs. Bu hikâye ise uzun ve hüzün vericidir. / Selam ve saygılar."

Hocamızın, "Yozgat Tarihi" çalışmasını heyecanla beklediğimizi belirtmek isterim.

Yazarın Diğer Yazıları