Popüler Bilim Dergisi’nin Nisan ayındaki sayısında bilimsel araştırmacı Haluk Tarcan, geçmişten bu yana Türk kimliğinin izlerini sürüyor. Türk kimliğini bir prizmaya benzeten Tarcan, “Bu uygarlığı DNA testleriyle tahrip etmek isteyenler, Türkleri, kimliği bilinmeyen, tarihte geç ve tecrübesiz kalmış bir halk sayarak yola çıkmışlardır. DNA araştırmalarına güven duymamıza imkân yoktur. Çünkü bu araştırmalar, istihbarat servislerinin güdümündedir; ABD’nin siyasi projelerine göre üretilmektedir” diyor. Anadolu tarihi iddia edildiği gibi, 40 binlerden çok daha önce 9 milyonda , yaşamış olan adına ANKARAPİTEK verilmiş olan bir homonoid, yarı insan / yarı maymunla başlar. Bundan sonra (-15-onbeşbinlerde) profesör Ersin Alok’un Doğu Anadolu’da bulduğu Ren geyiği fosili ile Orta Asya’dan göçlerin ilk sinyali verilir. İtalya’ya yerleşmiş olan Etrüskler, Qamunlar, Fransa’ya yerleşmiş olan Oduq -Àl’ler, Mezopotamya’daki Sümerler ki, kendilerine Kenger dedikleri ortaya çıkmıştır hepsinin dilleri Türkçe’dir ve onları bir Türk kitlesi haline getiren Ön-Türk uygarlığıdır. Orta Asya’dan göçler, dünya tarihinde en büyük sonuçlar yaratmış çeşitli dönemleri, Avrupa, Orta Doğu, Uzak Doğu ve Amerika kıtalarına yayılmış olan, seri halinde insan kitlelerinin dalgalanmasına neden olmuş önemi insanlık tarihi bakımından birinci derecede olan göçlerdir. Andrè Martinet, “Steplerden Okyanuslara” adlı eserinde Kurgan halkının büyük ve ezici dalgalar halinde Orta Asya’dan kopup Atlas Okyanusuna vardığını göstermektedir.
Haluk Tarcan’ın araştırmasında Türklerle diğer kıtalarda yaşayanlar arasında ilginç bağlantılar yer aldı.