'Tarih tekerrürden ibarettir'
Gündemi allak bullak eden ve kim ne derse desin, AKP’yi güç durumda bırakan Suriye’nin trajik fotoğrafına bakarken, eski tarihlere de göz atmak gerekiyor.
Gerçekten de, sanki tarih tekerrür ediyor.
Gazeteci-yazar Lüffü Akdoğan’nın, yeniden yayınlanan çarpıcı tespitleri, aslında günümüze projektör yakıyor.
Bir zamanların “güçlü” Suriye Cumhurbaşkanı Şükrü El Kuvvetli’nin “derin” sözleri ve sitemleri tarihi adeta canlandırıyor:
“Durup dururken, şimdi Türkiye sınırlarımıza asker yığıyor. Celal Bey, Adnan Bey, İsmet Paşa, bunlar akıllı insanlardır. İsmet Paşa her ne kadar muhalefette ise de; ağırlığı olan bir devlet adamıdır.
ll. Dünya Savaşı’ndan ben, Kudüs Müftüsü Hacı Emin El Hüseyin, Ekrem Ziter, Riyat El Sulh, Suriye’nin, Lübnan’ın ve tanınmış siyasi kadrosu, Fransızlar ve İngilizler’den kaçarak, İstanbul’a gittik ve orada siyasi mülteci olduk. İsmet Paşa, Tevfik Rüştü Aras, Şükrü Saraçoğlu, bize çok yakınlık gösterdiler. Sonra, İngilizler’in ve Fransızlar’ın baskısıyla Roma’ya ve Berlin’e sürüldükse de; Türkiye’de gördüğümüz misafirperverliği asla unutmayız.
Şimdi soruyorum, Adnan Bey ne yapmak
istiyor?
Yeniden Osmanlı İmparatorluğunu mu yaşatmak istiyor, Orta Doğu’da? Menderes, inanıyor mu ki; Amerika, İngiltere, Fransa, Rusya, onun bölgede önemli rol oynamasına müsaade edeceklerdir.
Hayır asla.
Amerika, İngiltere, Türkiye’yi ve Adnan Bey’i kullanmak istiyor. Kime karşı? Bize karşı. Tıpkı İsrail’kullandığı gibi... Sonuç ne olacak. Adnan Bey, bizi Nasır’ın ve Rusya’nın kucağına atmış olacaktır.
Siz, nasıl büyük bir devletin himayesine sığınıyorsanız, biz de karşı tarafta bulunan Rusya’ya sığınacağız. Bizi komünist yapacaktır Adnan Bey. Hem de zorla komünistlerin kucağına atıyorsunuz bizi. Komünistler, Suriye’ye yerleşirse, sınırımızda bin kilometreyi bulan yumuşak bir karnımız vardır. Esasen Rusya’nın isteği o değil mi? Akdeniz’e, Basra Körfezi’ne yerleşmek... Sıcak denizler peşinde değil mi? Bu petrol varken, Amerika, İngiltere ve Rusya daima burada kalacaklardır. Kavganın sahası Orta Doğu’dur. Bütün oyunlar burada oynanacaktır. Bu oyundan ne Adnan Bey’e, ne Nasır’a, ne de bize fayda gelir. Gelin, el ele verelim. Bizi, kimsenin kucağına atmayın. Birlikte meselelerimizi çözelim, menfaatlerimiz müşterektir.
Biz, birbirimizi sevmeye, birbirimizle iyi geçinmeye mecburuz. Türkiye’nin, Amerika ile olup, Lazkiye’de bir hükümet darbesi içinde bulunması hiç de hoş değildir. Söylediğim gibi, Mısır’la birleşmek mecburiyetinde kalacağız. Bu çalışmalar da bir hayli ilerledi. Biz eşit haklara sahip, demokratik bir sistem içinde birleşmeye artık kararlıyız.”
Lütfü Akdoğan ağabeyin bu satırlarından, ders alınması icap ediyor.