Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

Tarhuncu Ahmed Paşa ve 17/25 Aralık Operasyonu

Üzerinde yaşanılan bu toprakların tarihi, bir anlamda rüşvet, yolsuzluk ve israfla mücadele edenlerin yenilgilerinin de tarihidir. Tarihin her aşamasında rüşvet ve yolsuzlukla mücadele Türkiye’de en zor ve tehlikeli alan olmuştur. Tarih bize bunun böyle olduğunu söyleyen sayısız örnekler sunmaktadır
Osmanlı’dan bugüne rüşvet ve yolsuzlukla mücadele eden devlet adamlarının rüşvet ve yolsuzluk yapanlar karşısında yenilgileri başarılı olmalarından çok daha fazladır. Rüşvet, israf ve yolsuzlukla mücadele edenlerin bir çoğu bu uğurda başını vermek zorunda kalmıştır. Tarhuncu Ahmed Paşa bunlardan yalnızca birisidir.
Masrafları kısmak, rüşvet ve irtikâbı önlemek için hatır gönül dinlemeden hareket eden Tarhuncu, yolsuzlukla mücadelesi yüzden çok miktarda düşman edinmiştir.
Onun suçu sarayın masraflarını kesmesi, giderleri denetim altına almaya çalışmasıdır. Devletin gelir ve gideri arasında denge kurmak, paranın değerini stabil tutmak, gümrük kaçaklarını kaldırmak, saray ve tersane giderlerini azaltmak ve yolsuzluğu yok etmek için ciddi gayretler göstermiştir.
Osmanlı Devleti maliye sisteminde ilk kez olarak 1652 yılı için, Tarhuncu bütçesi adı verilen bir bütçe defteri bile hazırlar. Gelir ve gideri gösteren bir bütçe ilk kez ortaya çıkar. Tarhuncu Ahmet Paşa, özellikle sarayın ve devlet ileri gelenlerinin harcamalarında kesinti yapar.
Tarhuncu’nun tedbir ve uygulamalarından çıkarları zarar gören bütün menfaat grupları ona karşı birleşir. Gelirleri kesilen, yolsuzluk yapma imkanı ortadan kalkan ve bundan dolayı çıkarları zarar görenler ona diş bilemekle kalmaz aynı zamanda onun aleyhine onlarca entrikaya da başvurur.
Tarhuncu Ahmet Paşa hakkında saray mensupları ve çıkarları zarar gören kesimler bir çok yalan ve iftiraya baş vururlar. Tarhuncu’nun gözden düşürülmesi ve ortadan kaldırılması için harekete geçerler. Önceleri onun Sadrazamlıktan azledilerek bir sınır vilayetine gönderilmesini düşünürler sonra bundan vazgeçerler. Çünkü Tarhuncu’nun yerine gelecek veziriazam onun sadakatle devlet ve millet için çalıştığını fark edecektir. ‘Eğer sağ kalırsa o vakit yine bir biçimde vezirliğe gelir bizden intikam alır’ duygusuna kapılırlar. Ondan ebediyen kurtulmak düşüncesi onları yeni arayışa sevk eder.
Şer cephesi bu durumda Tarhuncu’nun, zamanın padişahı 4. Mehmed’i tahtan indirip yerine kardeşi Süleyman’ı padişah olarak tahta geçirmek istediği yalanını yayarlar. Henüz 11 yaşında olan 4. Mehmed’i de buna inandırırlar.
Tarhuncu’nun ölüm fermanı verilmiştir, donanma işlerini görüştüğü sırada saraya çağrılır ve katledilmek üzere cellatlara teslim edilir.
Onun katledilmeden önceki şu sözleri tarihin kanlı sayfaları arasında kayıtlıdır.
“Beni katletseler asla mustarip olmam; şehadet canıma minnettir. Ben bir belaya giriftarım ki ölümden gayri kurtuluş yoktur. Sadakat ve doğruluğumdan bana düşman olan hainlerin sözleri makbul olup beni haksız yere gayza hedef kıldılar. İyi ve doğru için say-ü gayret ve hizmetim bilinmedi”.
Padişaha da şunları söyler:
“Padişahım, sen beni şeri (Allah’ın hükmü.. Yasa) ile öldürmüyorsun. Benim mucib-i katl (katlimi gerektiren) suçum yoktur; zulüm ile öldürüyorsun. Ruz-u mahşerde iki elim yakandadır”.
Tarhuncu’ya Allah rahmet eylesin!
Sonuçta yolsuzluk bir kültür sorunudur. Sistem çürümüş, yoz ve yozlaşma üzerine oturmuşsa süreç kendi kendini besleyen bir mekanizmaya dönüşür. Bu durumda yolsuzluk normalleşir. Yolsuzluğun normalleşmesi durumunda ise normalin kendisi kavram olarak etkisini kaybeder.
Hırsızlığı, rüşveti ve yolsuzluğu yüce bir amacın aracı olarak niteleyerek bu aşağılık süreçleri normalleştirmeye çalışanlar amaçlarına ihanet edenlerdir. Onlar tartışmaya bile konu olamazlar. 17/25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu, ancak tarihi müktesebatı içinde değerlendirilirse yeterince anlaşılabilir.

Yazarın Diğer Yazıları