Tanışma sandığı....
O, bağlı kalacağına namusu ve şerefi üzerine yemin ettiği Anayasa'yı tanımasa da olur; böyle bir "hak" icat etti kendisine:
- Anayasa'yı çiğneme hakkı!
Deler, geçer, ezer; "fırlatanlara" demediğini bırakmadı ama kendisi üzerinde bile tepinebilir! İsterse kevgire çevirir...
Bulunduğu makama seçildikten sonra otomatikman düştüğü halde milletvekilliğini devam ettirir, derhal istifa etmesi gereken Başbakanlığı "işgal" eder, tarafsız kalması gerekirken çıkar bir siyasi partiden taraf olduğunu hem de "ne var ki bunda" pişkinliğinde ilan eder; o partiye oy ister, milletvekili ister...
***
O, milletin vekillerinden oluşan Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni tanımasa da olur; mevzu bahis "dört parmaklılar"sa "dünya 5'ten büyüktür" velakin iş Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının temsiline gelince "1 (seçilmiş), 550 (seçilmiş)ten büyük" olabilir pekala... Kafasına eserse bir darbe indiriverir -nedir yani keyfinin kâhyası mı var sanki memlekette- oldu da bitti maşallah;
"Parlamenter rejim bekleme odasında!.."
***
Muhalefet, ana muhalefet hatta iktidar hiç fark etmez; o, siyasi partileri tanımayabilir... Tanımak zorunda mı yani! Onlar kim ki? Ne ki? Boşuna değil zahir dönüp dolaşıp aynı soruyu yöneltmesi:
- Sen kimsin!
***
O, Başbakan'ı tanımayabilir; o nedenle bir tek görüşmeyi, buluşmayı, toplantıyı es geçmez, hepsinde "tanıdığı" bir "irade"yi iliştiriverir yanına!
Yargıyı tanımayabilir; tanıyabileceği türde bir "fetva" alınıverir, yüreğine su serpilir! Günahsa da o muaf(!), günahı fetvayı verenin boynuna o saatten sonra!
Sınırları tanımaz; Kur'an ayeti değil ya! Oradan değil de buradan geçse kıyamet mi kopar şu sınır dediğin!
Atatürk'ü, emanetçi olduğu koltuğun sahibini tanımamakla kalmaz; tanıtmamak için de elinden geleni ardına koymaz; ki karşısına dikilmesin Türk nesli!
Ama biz hepimiz tanımak zorundayız zatı alilerini! Yoksa hükümet kurmak yetkisi de neymiş; yağmurlu havada su vermez adama!
Ve, bu sınır tanımaz, kanun tanımaz, hak, hukuk, hatır tanımaz haliyle koca ülkeye "tek başına" hükmedebilir;
Böyle sanıyor!
Saray büyük, dön dolaş, iki bağır, üç tehdit savur, gün mü geçer böyle... Torun torbayla oyuna sardıysa bu ara, başına kavuğunu kondurup eline de "sopa"sını almakla olur sanıyor;
"Başkan" ilan etti kendi kendini!
***
Hep aslında sizi tanımaması bunların sebebi;
Madem kan revan içindeki, "ah" dolu sandıklarda arayacak meşruiyetini... Türk Milleti için şerri hayra çevirme vakti:
Tanıtın kendinizi!
Tanısın sizi!
Öğrensin bir Bilal uğruna milyonlarca Mehmet feda etmeyeceğinizi!