Harput Kalesi Kazı Ekibi Başkanı Prof. Dr. İsmail Aytaç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tarihi kaynaklara göre MÖ 8. yüzyılda Urartu Krallığı döneminde kurulan kalenin, daha sonrasında Roma, Sasani, Bizans, Abbasiler, Selçuklular ve en son Osmanlılar gibi birçok medeniyete ev sahipliği yaptığını belirtti.
Bu yönüyle Harput Kalesi ve çevresinde birçok medeniyete ait izlerin bulunduğunu ifade eden Aytaç, yürütülen kazı çalışmalarında bu izlerin ortaya çıkarıldığını söyledi.
Kalenin Sarayönü bölümündeki kazıda buradaki Urartu varlığını çok net bir şekilde ortaya koyan baskı ve silindir mühür olarak kullanılan taş mühür bulduklarını aktaran Aytaç, şunları ifade etti:
"Bulduğumuz bu baskı ve silindir mührü MÖ 7. yüzyıla tarihledik. Bu mührü, özellikle Urartu Krallığı döneminde önemli kişilerin yetkilerini ve özel mülkiyet anlayışını gösteriyor. Anladığımız kadarıyla Urartu Krallığı ile Urartu Kalesi olarak başlayan Harput Kalesi önemli bir yönetim merkezi olmuş. Nitekim şehir bu özelliğini yüzyıllarca korumuştur. Bugüne kadar Harput Kalesi'nde Urartu dönemine ait kalıntılar bulduk ama yazılı en net belgelerden birisi elimizde bulunan bu mühürdür."
"BİZİM İÇİN ÖNEMLİ BİR BELGEDİR"
Aytaç, tarihte mühür geleneğinin MÖ. 6 binli yıllardan itibaren başladığını, kişiye ya da yetkisine ait bir imza niteliği taşıdığını dile getirdi.
İlk mühürlerin pişmiş topraktan olduğunu, sonrasında taş ve metal mühürler yapılmaya başlandığını aktaran Aytaç, şunları aktardı:
"Mührün baş kısmına kanatlı keçi figürü, yanlara da kanatlı at figürünü işlemiş. Bu mührün Sarayönü denilen kısımda çıkması, Sarayönü'nden kalenin güneyine kadar bir Urartu yerleşmesi olduğunu gösteriyor. Kaledeki bu Urartu yerleşmesi devamıyla beraber Helenistik Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı şeklinde devam eden dönemlerde her zaman yerleşim görmüştür. Kaledeki kazılarda farklı mühürler de elde etmiştik. Ama bunların içerisinde en eski olanı Urartu dönemine ait olan bu taş mühürdür. Bizim için önemli bir belgedir."